Sevilay Yükselir Ertuğrul Özkök'ü eksik dinlemiş...
Ben sana söyleyeyim neden başbakanın yanında yer almadıklarını. Çünkü güvenmiyorlar Başbakan’a....
ADNAN BERK OKAN
Başbakan, Niğde’de gençlere seslenirken; Cemaat ablalarından biri gelir de kendilerini ikna etmeye çalışırsa o gelenlere neler söylemeleri gerektiğini hatırlattı…
Cemaat’e ait olduğu bilinen STV'de (Samanyolu) haberleri sunan Kemal Gülen ise Başbakan’ın tavsiyelerini meydanda kendisini dinlemeye gelmiş bir başörtülü kadını azarlaması olarak aktardı izleyicilere...
Ben de “Kemal Gülen kaybetti” dedim…
Çünkü yaptığı habercilik gazetecilik ilke ve ahlâkına aykırı idi…
Kemal’in yaptığına benzer bir ayıbı da Sabah yazarlarından Sevilay Yükselir yapınca pas mı geçecektim?..
Geçseydim bana yakışır mıydı?..
Önce...
Sevilay Yükselir’in nerede ayıp ettiğini anlatayım…
Aaaahhh Sevilay ahhh!... Deyin ki; Sevilay'ı da tıpkı Başbakan'ı olduğu gibi kandırdılar... yani... Aykırı Sorular'ı izlemedi Sevilay... Birileri onu işletti... Ertuğrul'un Enver'e söylediklerinin bir bölümünü aktarıp diğerlerini söylemedi... Veya gerçekten de Ertuğrul'un konuştuğu Başbakan'a yakın o kişi (Kimse) anlattı Sevilay'a... Ama... Öyle eksik anlatmış ki felâket... Yani... Anlatan da pek dürüst değilmiş... Şimdi asıl ayıba geleyim... Sevilay'ın, dinlediklerine hemen inanıp Ertuğrul için söylediklerine... Bakın: “Ertuğrul Özkök kusura bakmasın, eğer sen dost muhabbetinde bu lafları edip, yazında başka türlü bir çizgi çiziyorsan, kusura bakma ama sen ikiyüzlü bir adamsın. Ben Ertuğrul Özkök’e soruyorum. Sen dost meclisinde ‘Bu bir savaş. Türkiye’yi seven Başbakan Erdoğan’ın yanında olmalıdır’ dedin mi, demedin mi? Niye bunları yazılarında göremiyoruz. Bu çok sahtekarca bir bakış, çok ikiyüzlü bir bakış” ... E pes yani ve e yuh yani Sevilay... Yahu bir hanımefendiye yakışır mıı bu üslûp... Neymiş?.. Ertuğrul "ikiyüzlü" imiş... Neymiş?.. Bunları köşesinde yazamadığı için "çok sahtekarca bir bakış, çok ikiyüzlü bir bakış” imiş... Yahu Sevilay... Ertuğrul, Enver'e söylediklerini köşesinde de yazıyor... Yazıyor ama senin gibi eksik bırakmıyor... Tamamını yazıyor... Aaaahhh Sevilay ahhh!... Dön de bir bak bakalım maziye... Gazetecilik ilke ve ahlakından verdiğin tavizlere değer mi?.. |
Sabah & atv’ye bağlı A Haber’de konuk olduğu bir televizyon programında, Ertuğrul Özkök’ün bir dost muhabbetinde “Paralel yapı” meselesini analiz ettiğini ve “Korkunç bir savaş var. Türkiye’yi seven Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durmalıdır” dediğini iddia etti…
Ayıp neresinde mi?..
Anlatayım…
Evet…
Sevilay kısmen haklı…
Ertuğrul Özkök öyle bir lâf etti...
Yani…
Birebir öyle olmasa da mealen o anlama gelebilecek şeyler söyledi…
Ama…
Gizli saklı değildi söyledikleri…
Bir dost meclisinde ise hiç değil…
Ya nerede söyledi?..
Aykırı Sorular’da söyledi…
Özkök, 25 Şubat gecesi
Aysever önce Hükümet - Cemaat kavgasını hatırlattı Özkök’e...
Hükümetin medya gurubunda yer alan iki gazetenin Cemaatin 7.000 kişiyi mahkeme izni olmaksızın dinlediğini ertesi gün de Erdoğan’ın oğluyla yaptığı telefon konuşmasının yayınlandığını hatırlattı.
Ve sordu: “Siz burada kimden tarafsınız?”
Ertuğrul Özkök aynen şu cevabı verdi:
“Ben kimseden taraf değilim.
Yalnız bir şey söyleyeceğim sana.
İzmir’deydim dün, İzmirli olduğum için, Binali Yıldırım’ın İzmir projelerinin tanıtımına katıldım. (Ondan sonra da gittim CHP’nin belediye başkan adayı Aziz Kocaoğlu ile yemek yedim akşam da İstanbul’a döndüm).
Orada (Binali Yıldırım’ın toplantısında Başbakan’ın yakınlarından birine söyledim.
‘Bakın’ dedim.
‘Başbakan’a şunu sorun.
Böyle bir olayda bizim gibi insanların, bu ülkenin laik demokrasiye bağlı medeni insanlarının başbakanın yanında yer alması lazım.
Eğer paralel bir örgüt varsa, bizim hepimizin ‘ama’ bile demeden Başbakan’ın yanında yer almamız lazım….”
Enver Aysever araya girdi, “Siz alıyor musunuz?” diye sordu.
Ertuğrul, Enver’in sorusuna cevap vermedi…
Yani, Sevilay’ın dediği gibi; “Korkunç bir savaş var. Türkiye’yi seven Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durmalıdır; ben de Hükümetin yanındayım” demedi…
Kaldığı yerden devam etti…
“Neden almıyor insanlar?..
Sadece ben değil…
Mesele ben de değilim…
Niye bu olayda Türkiye’nin en okumuş insanları, en demokratik değerlere sahip insanları başbakanın yanında yer almıyorlar?.
Bunu Başbakan’ın kendisine sorması lâzım ve cevabını kendisinin bulması lâzım.
Ben sana söyleyeyim neden başbakanın yanında yer almadıklarını.
Çünkü güvenmiyorlar Başbakan’a. Ben de güvenmiyorum.”
Evet ey güzel insanlar!..
Bana “sen de hep Başbakan’a destek veren yazarlarla uğraşıyorsun ama” diyenlere bir kere daha söyleyeyim…
Ben hep Başbakan’a destek veren yazarlarla uğraşmıyorum…
Ben; gazetecilik ilke ve ahlâkından nasibini almamış meslektaşlarımın ayıplarını sizlerle paylaşıyorum…
Ne yapsaydım?..
Sevilay’ın ayıbını görmezden mi geleydim?..
Ey canlar, cananlar!..
Sevilay Yükselir belli ki CNNTÜRK’te Özkök’ü dinlemiş …
Ama…
CNNTÜRK’te dinlediklerini Ertuğrul Özkök’ün bir yakınından dinlemiş gibi aktardı…
İşte bu; gazetecilik ilke ve ahlâkına aykırıdır…
Ayıptır…
Ve hatta yalana sapmaktır…
Sevilay diyebilir ki:
“Ben o programı izlemedim”…
Nereden bileceğim izlemediğini?..
Ertuğrul’un kendisine sadece “Korkunç bir savaş var. Türkiye’yi seven Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durmalıdır” dediğini aktaran dostunun adını verdi de ben o dostunu arayıp sormadan mı yazdım bunları?..
Yoooo…
“Dost meclisi” diyor Sevilay ama dostun kim olduğu belli değil…
O halde geriye kalan tek seçenek; Aykırı Sorular’ı izlemiş olması…
İŞTE AYKIRI SORULAR'DAKİ O ANLAR:
Ama dedim ya…
Ertuğrul'un, Enver’e “… Böyle bir olayda (Hükümet – Cemaat savaşında) bizim gibi insanların, bu ülkenin laik demokrasiye bağlı medeni insanlarının başbakanın yanında yer alması lazım” dediği doğru...
Doğru ama o kadar da değil…
Devamını yukarıda aktardım…
Sevilay, Ertuğrul’un söylediklerinin devamını da aktarsa mesele yok…
Ama…
Hem eksik aktarıyor…
Hem de Ertuğrul’un bir dostundan dinlemiş havası veriyor…
Farz edin ki Ertuğrul bunlara benzer şeyleri bir dostuyla da paylaşmış olsun…
Sevilay’ın söylediklerini öğrenince ne gelir aklına Ertuğrul’un?..
Arkadaşı ya da dostu; aralarında yaptığı o konuşmayı Sevilay’la paylaşmışsa, aynı dostunun diğer başka konuşmaları da paylaşmış olabileceğini düşünmez mi?.
Ve…
O dostuna olan güvenini kaybetmez mi?..
Demek istemem o ki…
Sevilay’ın ekranda dinlediği konuşmalara kaynak olarak Özkök’ün bir dostunu göstermesi…
Ve bir de üstüne üstlük…
Konuşmanın sadece bir kısmını ve o kısmı da kendine göre düzenleyip ekranda izleyicilerle paylaşması gazetecilik ilke ve ahlâkına aykırıdır…
Ayıptır…
Ve hatta yalana sapmaktır…
Ey güzel dostlar…
Bektaşi’nin biri “Kuran’da namaza durmayınız diye yazıyor” demiş…
Şaşırmışlar dinleyenler…
“Göster bakalım hangi ayette?” deyince Bektaşi ilgili suredeki ayeti gösterir…
Oysa şöyle yazmaktadır:
“İçkili namaza durmayınız…”
Sevilay çok sayıda Bektaşi fıkrası bildiği için midir nedir; lâfın bir kısmını almış, asıl en vurucu olan kısmını ise aynen Bektaşi’nin yaptığı gibi gizlemiş…
Ayıp etmiş…
Aslında bunun başka adı var ama ben şimdilik sadece “Ayıp etmiş” demekle yetineceğim…