MEDYA KÖŞESİ

Sevilay Yılman'dan olay Metin Akpınar yazısı! Kimse boşuna atarlanmasın!..

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Metin Akpınar'ın sözlerinin demokratik değerlere ve ideallere aykırı içeriğe sahip, kullandığı cümlelerin de darbeye çağrıyı, övgüyü çağrıştıran cümleler olduğunu söyledi.

Sevilay Yılman'dan olay Metin Akpınar yazısı! Kimse boşuna atarlanmasın!..

Metin Akpınar'in ifadelerinin neresi demokrasiye uygundu?

Bildiğiniz gibi, önceki gün Metin Akpınar ve Müjdat Gezen meselesi ile ilgili bir yazı kaleme aldım.

Ve son derece objektif, tarafsız bir göz ve kalple kendi bakış açımdan olayı yorumladım.

Dedim ki; “Akpınar’ın o programda sarf ettiği cümleleri ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirmek yanlıştır. O konuşma demokrasiye uygunluk açısından problemli, sıkıntılı bir konuşma olmuştur!”

Okumamış olanlar için söz konusu yazımın linkini iliştiriyorum şuracığa…

 Neyse... Çok fazla geri dönüş aldım o yazı dolayısıyla.

Hem yakın çevremden, eşten dosttan hem de eksik olmayın siz okurlardan…

Ancak övüneyim mi, saçımı başımı mı yolayım bilemiyorum ama gelen yorumların tamamı olumsuzdu.

Çok garip ama birkaç insaflı okurum hariç hemen her dönüş yapan yazının bir tarafında kendisini memnun edemeyecek bir şeyler bulmuştu.

Bazılarına göre, ki bunların tamamı iktidar karşıtı, muhalif insanlardı…

Akpınar’ı acımazsızca infazladığımı ve bunu saraya, Erdoğan’a yaranma çabasıyla yaptığımı öne sürüyorlardı.

Diğer taraf ise, Erdoğan’ın Akpınar ve Müjdat Gezen’le ilgili “müsvedde” betimlemesine inat iki sanatçı hakkında “duayen” yazarak aslında üstü kapalı bu insanlara sahiplik ettiğimi filan söylüyorlardı.

Bir kere sondan başlayayım…

Ben bu iki sanatçının filmlerini, tiyatrolarını, şovlarını izleyerek büyüdüm.

Kah güldürdüler kah ağlattılar ama hep evimizin vazgeçilmezleriydi bu isimler.

Politik olarak yanlıştırlar, doğrudurlar apayrı konu ama sonuçta Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, bu ülkede yaşayan herkesin bu iki ismin çok büyük sanatçılar olduğunu kabul etmesi hakikatli ve de hakkaniyetli bir yaklaşım olur.

Ayrıca şunu samimiyetle söylüyorum, bu iki insan hakkında soruşturmanın başlatılmasına, savcılığa götürülmelerine en çok üzülenlerden biri de bendim.

Hele de Akpınar’ın evinden çıkıp, polis otosuna doğru yürürken ki o hali, duruşu çok içimi burktu; bilinsin isterim.

Ancak bu yazmış olduğum önceki yazımın arkasında durmayacağım anlamına da gelmez.

O konuşma belki suç değil ama demokratik değerlere ve ideallere aykırı içeriğe sahip bir konuşma... 
Akpınar belki tam olarak öyle söylemek istemedi, ama nihayetinde ettiği cümleler; maalesef darbeye çağrıyı, övgüyü çağrıştıran cümlelerdi.

Keşke Sayın Akpınar konuşmasına başladığı; “Bireylerin özgür iradeleriyle geleceklerini tayin edebildikleri bir rejim demokrasidir. Bizim bu polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasidir!” sözlerinin sonunu da aynı yorumlama ile bitirmiş olabilseydi.

Mesela… O cümlelerinin devamında; “Demokrasi olmaz ise belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir” demek yerine; “Ülkedeki kutuplaşmanın, kamplaşmanın ortadan kalkması, hangi görüşten olursa olsun herkesin huzur ve güven içerisinde Türkiye’de yaşayabilmesi için; demokrasiden ve onun ilkelerinden uzaklaşmamak, aksine daha çok sarılmamız gereken bir zorunluluktur” demiş olsaydı.

Hülasa…

Kimse kusura bakmasın ve bana boşu boşuna da atarlanmasın!

Demokrasiyi özümsemiş bir demokrat olarak Akpınar’ın yaptığı o açıklamaların gerçekten doğru bir yaklaşım olmadığını yazmak bir gazeteci, yorumcu olarak sorumluluğumdu ve ben bu sorumluluğumu yerine getirdim.

Ve bütün bunlara rağmen hâlâ benim bu bakış açımı doğru bulmayan, öfkelenen ve olmadık abuk subuk yorumlarla şahsıma hakaretler yağdırarak, saldırma niyeti olanlar var ise…

Onlara soruyorum... Sadece onlara!

Bir insanın bir yandan demokrasinin ne güzel bir şey olduğunu övüp, diğer yandan demokrasi olmaz ise ihtilalin olacağını ve siyasi liderlerin asılıp, zehirlenme ihtimalinin olduğunu söylemesinin...

Bu ülkenin geçmiş ihtilallerinin referans verilip, üzerine böyle bir ihtimalin de hep var olduğunun altının çizilmesinin demokratik kriterlere uygunluğu nerede? Ne tarafında?

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar