GÜNDEM

Sevilay Yılman o fotoğrafı paylaşıp gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu

İstanbul'un deprem gerçeği ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Habertürk yazarı Sevilay Yılman, İstanbul semalarından çekilmiş bir fotoğraf paylaştı. "7 ve üzerinde bir büyüklükle yaşanacak depremin bu fotoğraftaki İstanbul’u ne hale getireceğini düşünün…" diye yazan Yılman, Kanal İstanbul için ayrılacak bütçe ile İstanbul'un depreme hazır hale getirilebileceğini ifade etti.

Pınar Erden
Pınar Erden[email protected]
Sevilay Yılman o fotoğrafı paylaşıp gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu

Kanal İstanbul projesi üzerinden 'yapılacak, yaptırmam' tartışması sürerken Habertürk yazarı Sevilay Yılman da 'Diyelim ki, deprem bilimin alanı, Kanal İstanbul siyasetin. Ee?' başlıklı yazısında İstanbul'un çürük bir şehir ve beton yığını olduğunu söyledi. Yılman, milyonlarca insanın ölümüne neden olacak deprem gerçeği varken Kanal İstanbul projesi için var olan bütçe ile depremin yaratacağı tahribatın azaltılmasının mümkün olduğunu söyledi ve sordu:

Kanal İstanbul gibi çılgınca bir hayalin peşinden sürüklenmek mantıklı mı, akla uygun mu? En mühimi de insani mi?

Diyelim ki, deprem bilimin alanı, Kanal İstanbul siyasetin. Ee?

Önceki gün bir daha yokladı İstanbul’u…

Hem de kuvvetlice…

Kandilli ve AFAD bu son yoklamanın büyüklüğünü 4.8 olarak ilan ettiler.

Başta 1999 felaketini yaşamış, sonrasında da sadece İstanbul'da değil, Bodrum'da da yeraltında yaşanan sarsıntıları bizzat tecrübe etmiş biri olarak korktum tabii ki bu defa da

Her zaman olduğu gibi yine ellerim havaya kalktı ve dakikalarca evreni yaratandan bir daha bize bunu yaşatmaması için dualar ettim.

Ettim de ancak biliyorum ki ben değil, kim dua ederse etsin eninde sonunda bize o büyük tecrübeyi de yaşatacak Rabbim.

O gün nerede olurum/oluruz bilmemiz mümkün değil tabii ama bildiğimiz bir şey var; o da bilim adamlarının işaret ettiği o büyük deprem yaşandığında İstanbul’un çok büyük hasar ve kayıp vereceğidir.

Çünkü İstanbul çürük bir şehir!

Beton yığını ayrı konu…

Nihayetinde hemen her gün sallanan Japonya’da da epeyce yüksek katlı binalar var.

İstanbul’un çürüklük sorunu var olan betonunun yüzde 70’inin imar kurallarına aykırı dahası mühendislik bakımından tam bir facia olmasından kaynaklı.

1999 depreminin merkez üssü Yalova, Gölcük olmasına rağmen etki ettiği İstanbul’da nasıl bir tahribat yarattığını ve bilim adamlarının tamamının olacak o büyük depremin merkez üssünün bu kez İstanbul olacağına dikkat çektiklerini sanırım hatırlatmama gerek yok!

Bakın sizinle İstanbul semalarından yeni çekilmiş bir fotoğraf paylaşıyorum.

İyi bakın lütfen bu fotoğrafa…

Sonra da 7 ve üzerinde bir büyüklükle yaşanacak depremin bu fotoğraftaki İstanbul’u ne hale getireceğini düşünün…

Gözünüzün önüne korkunç bir tablo geliyor değil mi?

Peki, deprem bir gerçek ise…

Yüce Yaradan’ın mutlaka İstanbul’a yaşatacağı bir tecrübe, sınav ise… Ve bizim de bunu değiştirmemiz söz konusu bile değil ise…

Biz bu korkunç tabloyu nasıl değiştirebiliriz?

Böyle bir imkanımız var mı?

Var tabii…

Eğer elimizde “Kanal İstanbul” gibi çılgın bir projeye ayıracak kadar bir bütçe var ve biz bu bütçeyi “önce insan” deyip İstanbul’un büyük depreme hazırlığı için kullanabilir ve tamamında değilse bile büyük kısmında kentsel dönüşüm projeleri uygulayıp şehri pekala o büyük depreme daha hazır hale getirebiliriz…

Hayal kurmak elbette güzeldir.

Hayallerin peşinden gitmek de…

Ancak deprem gibi korkunç bir gerçekle karşı karşıyayken çılgın bir hayalin peşinden koşup var olan gerçeğin yaratacağı korkunç sonu değiştirmeye çalışmak daha akıllıca değil mi?

Bu arada projeyi destekleyenler, başta Celal Şengör olmak üzere bazı bilim adamlarının “Kanal İstanbul depremi tetiklemez" savını bir savunma olarak kullanıyorlar.

Doğru, bu proje depremi tetiklemez ama bunu bir savunma olarak kullanan projeciler neden aynı bilim adamlarının İstanbul’da mutlak suretle bir büyük deprem yaşanacağına dair söylediklerini duymazdan, anlamazlıktan geliyorlar?

Soruyorum o projecilere…

Özellikle de Kanal İstanbul bilimin değil, siyasetin alanı diyenlere…

Hadi diyelim siz haklısınız ve siyasetin alanı bu proje…

Peki belki de milyonlarca insanın ölümüne neden olacak bu korkunç deprem gerçeği kabak gibi ortada dururken ve eldeki o bütçe ile en azından bu gerçeğin yaratacağı tahribatı azaltmak mümkün iken…

Kanal İstanbul gibi çılgınca bir hayalin peşinden sürüklenmek mantıklı mı, akla uygun mu?

En mühimi de insani mi?

Yorumlar