Sevda bacım de bakem hele sen ne sevirsen?..
“Hadi len!.. Ya namaz kılacak ve cami sevecek, ezanı dinleyeceksiniz; ya da ittirin gidin…”
ADNAN BERK OKAN
Rahmetli dedeciğim (Babamın babası) yakınımızdaki camie gittiğimizde benden iki yaş büyük ikiz amcalarımla beni uyarır “namaz kılmak için ne kadar uzağa giderseniz o kadar çok cevabınız olur. Attığınız her adım sevabınızı arttırır” derdi.
Günümüzde ise genç, orta yaşlı, yaşlı herkese öğretilen şu:
“Ne kadar yakın bir camie giderseniz o kadar çok sevaba girersiniz…
Ben dedemin mi yoksa bugünkü “akıl hocalarının” mı haklı olduklarını bilemem…
Umarım "Ulema" açıklar...
Tahmin ettiğiniz gibi sözü Validebağ Korusu’na yapılacak veya yapılmakta ısrar edilen camie getireceğim.
Medya yine mutat ikiye ayrıldı…
“Camiciler”…
“Yaptırmayızcılar”…
“Camiciler” aynı zamanda iktidar yanlıları…
“Yaptırmayızcılar” ise muhalifler…
“Camiciler”, “Yaptırmayızcılar” için “Dinsiz, camiden nefret ediyorlar” dedikten başka bir de “hadi kış kış” yapıyorlar tavuk kovarmış gibi…
Kim mi?..
Meselâ, Yeni Şafak’ta Sevda Türküsev…
Bakın ne dedi:
“Validebağ'da ezan sesi duymak istemeyen başka ülkeye gitsin!”
Bunun anlamı ne?..
“Hadi len!.. Ya namaz kılacak, camii sevecek ve ezanı dinleyeceksiniz; ya da ittirin gidin…”
Bu cümleden başka bir mana çıkaranınız varsa buyurun izah edin…
İşin kötüsü…
Bu cümlenin mefhumu muhalifi ise şöyle:
“Siz çekin gidin lan…”
Bir ülkede potansiyel iç savaşı çıkaran “iki nefret cümlesi”…
İlginçtir, ikisinin da manası aynı…
Camiciler kolayını bulsalar her apartman için bir cami yapacaklar…
Bu açıdan ve “Yaptırmayızcılar”ın itirazlarına baktığımda, ikincilerden yana durmak geliyor içimden…
Çünkü…
İkinciler “Cami istemiyoruz, ezan dinlemekten sıkılıyoruz” demiyorlar…
Öyle dediklerini “Camiciler” iddia ediyor…
Peki ne diyor “Yaptırmayızcılar”?..
Şöyle:
“Minareye değil, minareyi çalıp kılıf hazırlayanlara karşıyız”…
Ama…
Minareyi çalmak için kılıf hazırlayanlar yavuz hırsız...
Minare hırsızları; minareyi seven ama yapılacak yerin uygun düşmediğini savunanları “ezan düşmanı” gibi göstermek için yırtınıyorlar
Şimdi, yazımın başındaki anekdotuma döneyim…
Ben dedeciğimden ne kadar uzak camie gidip namaz kılarsam o kadar çok sevap kazanacağımı öğrenmiştim…
Bugünküler en yakın camide kılınacak namazın en makbul namaz olduğuna inandıkları gibi beni de buna inandırmak istiyorlar…
Bu arada Validebağ Korusu’na en uzak camii ne kadar mesafedeymiş biliyor musunuz?..
Söyleyeyim: 850 metre…
Vaalidebağ inşaat yoğun bir semt olduğuna göre, mevcut cami ile yapılacak camii arasındaki en uzak konut 425 metre olacak…
Yani…
6 dakika yerine üç dakika yürüyecek cemaat…
Ya da; 1200 adım yerine 600 adım atacak…
Yani be arkadaş!..
600 adım daha az atıp hem daha az sevap (bana göre) kazanmaya hem de bu kadar insanın canını yakmaya değer mi?..
Allah bildiği gibi yapsın...
Mevlana, Mesnevi’de der ki:
“Havuza su taşıyan borular kirli ise havuzun suyu temiz olabilir mi?..”
Yani…
Futbol medyası böyle de siyasal, sosyal ve magazinel medyası çok mu mükemmel?..
Buyurun o halde…
Az sonra okuyacağınız açıklama,Ermenek’te 18 emekçi yurttaşımızın (Büyük ihtimalle) ölümüne sebep olan madenin sahibinden:
"İşletmekte olduğumuz maden ocağında tüm iş güvenliği tedbirleri alınmış, bu zamana kadar gerekli denetimlerin hepsi yapılmış, maden ocağı hukukun emrettiği şekilde işletilmiştir. Kazanın oluş nedeninin şu anda tespit edilmesi imkânsız olmakla birlikte, içeriden kurtulan kardeşlerimizin bize verdiği bilgeye göre doğal bir afetten bahsedilmektedir."
İktidar medyasıyla maden sahibi aynı şeyi söylüyorlar…
Olan bitenden kendisi sorumlu değil…
Ya?..
“Doğal afet” sorumlu…
Doğal afet ise onların “inanç” yapılarına göre “kader” olduğuna göre asıl suçlu“kader”…
Yani: (Allah affetsin ama onlar için öyle olduğu için yazmalıyım) Asıl suçlu "Kaderi öyle yazan"...
Yani: Allah…
Allah bunları bildiği gibi yapsın inşallah…