Sergen’i kıskanacak kadar küçücük...
TİB Başkanı için sürekli “bir kamu görevlisi” diyerek kendini mahkeme yerine koymasına itirazı olanlara soruyorum:
ADNAN BERK OKAN
Okurlarımdan kimileri soruyorlar:
"internet yasası konusuna girmiyorsun?. Ne iş?.. Patron kulağını mı büktü?"
Kulaklarım Sergen’i kıskanacak kadar küçücüktür…
Kimsenin eline gelmez...
Bizim patronun zaten "kulak çekme" gibi bir huyu yoktur...
Neden yazmadığıma gelince...
Aslında yazdım...
Yok, hayır...
Münhasıran o konuda yazmadım...
Ama...
Şimdi unuttuğum birkaç yazımın arasında tam da Cumhurbaşkanı'nın itirazı olan iki madde hariç "gereklidir" dedim...
Karşı çıktığım maddelerden biri:
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) tanınan sınırsız yetkilerdi...
TİB, özel hayatın ihlal edildiği ve bundan dolayı erişimin engellenmesi istemiyle başvuranların bu talebini hiçbir mahkeme kararı olmaksızın uygulayabilecek ve sorunlu olduğuna karar verdiği yayını en geç 4 saat içinde durdurabilecekti...
Yani...
TİB bir “mahkeme”, başkan da "yargıç" vazifesi görecekti...
İtirazım TİB’in mahkeme, başkanın da "yargıç" vazifesi görecek olması değildi.
Bu arada unutmadan…
TİB Başkanı için sürekli “bir kamu görevlisi” diyerek kendini mahkeme yerine koymasına itirazı olanlara soruyorum:
İcra ve Vergi Daireleri Müdürleri ve tabii ki yargıçlarla savcılar; Filancagiller Holding personeli mi?..
Yahu tabii ki onlar da "Kamu görevlisi"...
Yani; kanunla yetkilendirildikten sonra ha icra veya vergi dairesi müdürü ha TİB Başkanı…
Hem…
TİB Başkanı’na yetki verilince, telâfisi mümkün olmayan görüntülerin daha fazla yayılması da engellenecek…
Bir diğer itirazım ise başkan tarafından konulan erişim yasağının haberi yayımlayan kurum tarafından mahkemeye başvurularak "kaldırılması" için talepte bulunmasınaydı...
Yani “madem suçsuzsun ispat et bakalım” demek gibi bir şey…
Demokrat Parti’nin son günleri yani…
Cumhurbaşkanı o durumun düzeltileceğine dair söz alınca bence en doğrusu oldu.
Veto etseydi yasa virgülüne bile dokunulmadan ve hem de aynı gün bir kez daha kabul edilecekti ve bu defa cumhurbaşkanının "veto" yetkisi de yoktu...
Diğer itirazım olan madde de düzeltilecek...
Başbakan ve ilgili bakan Cumhurbaşkanı'na söz verdiler...
O madde neydi?..
Hatırlatayım:
İnternet gezginlerinin hangi sitede ne kadar süre ile kaldığı, kimin kimle iletişim kurduğu gibi bilgiler (Trafik) arşivlenecek; TİB istediği an bu bilgilere ulaşabilecekti...
Sanal alemde gerçek fişleme...
Fişleyen; Hükümet...
İçim rahat değil...
Çünkü...
Yıllardır destek verdiğim başbakan ve bakanlarına artık güvenemiyorum...
Sanki her an Cumhurbaşkanı'na verdikleri sözden de cayacaklarmış gibi geliyor...
Nitekim yeni düzenlemede TİB'in erişimi yasakladıktan hemen sonra mahkemeden yasağın devamını istemesi ve mahkemenin de 48 saat içinde karar verme şartındaki "48 saat" yok...
Mahkeme hiçbir zaman karar vermeyebilir de yani...
Yani...
"Özel hayata ait görüntüler ve sohbetler" olması şartıyla TİB Başkanı'na aynen icra ve vergi dairelerine verildiği gibi yetki verilmesi şartıyla erişimin engellenmesi ama hemen de mahkemeden o yasak için karar çıkartılmasını destekliyorum...
Mahkeme "yok bunda bir şey... Bu özel hayat değil ki... Evet, görüntüler/konuşmalar mahkeme izni olmaksızın elde edilmiş ama bu sadece görüntü ve konuşmaların ‘delil’ olma özelliğini sakatlar; gazetecilikte kullanılmasını değil"...
Evet…
Eğer Cumhurbaşkanı’nın talep ettiği düzeltmeler yapılırsa bence internet yasası için “mükemmel” bile denilebilir…
Hele hukuk devletinden umudu kestiğimiz bugünlerde gözümüz gönlümüz bile açılır…
Amaaaaa…
Başbakan ya da muhalefet partilerinden birinin genel başkanı...
Kim olursa olsun fark etmez…
Yani siyasi ve etkinliği olan, siyasi yarışta yer alan bir lider…
Eğer…
Medya guruplarından birinin üst düzey bir yöneticisini arayıp haberlere müdahale eder, iktidarın (Başbakanın) veya muhalefet liderlerinden birinin sesinin kesilmesi istenilirse…
Ve…
Bunun ses kaydı ya da görüntüleri elime geçerse…
Ömrümün hapiste geçeceğini bilsem de yayınlarım arkadaş…
Haberin nasıl elde edildiğine hiç bakmam...
Çünkü…
O görüntüler veya ses kaydı bütün demokrasilerde haberdir...
Özel hayatla ise alâkası bile yoktur…
Kamuoyunu ilgilendirdiği için “kamu yararı” bile vardır…
Ya da sorayım:
Ayakkabı kutularının içinden ne çıkar?..
Ayakkabı çıkar...
Ama…
Ayakkabı kutularının içinden ayakkabı yerine yeşil, yemyeşil dolarlar çıkıyorsa eğer…
O görüntüleri kim ve nasıl elde ederse etsin haberdir arkadaş?..
Ve ben bir medya yöneticisi olsam…
Uzman kişilere (Kendi kontrolüm yetmez) seslerin ve görüntülerin gerçek olup olmadığını inceletir; “üzerlerinde oynama yok” raporunu alırsam bir saniye tereddüt etmeden yayınlarım…
Yahu…
Ayakkabı kutusu içinden ayakkabı yerine Dolar (Veya başka para) çıkıyorsa…
O kutuların sahibi bir üst düzey bürokrat değil de Elmacıklı Ali Aga bile olsa haberdir arkadaş…
Özel hayatla ilgisi yoktur?..
Haaa...
Birileri ayakkabılarıyla veya ayakkabı kutusuyla seks yaparken görüntülenir (Adamın biri su damacanasının ırzına geçmişti)…
İşte o görüntüler yayınlanmaz…
Hatta meraklılarından birinin Nallı Ayşe’ye ilânı aşk faslındaki konuşmaları kaydedilmiştir…
Onlar da yayınlanmaz tabii ki...
Sapık da olsalar "adamların fantezisi kardeşim" der geçerim...
Bu kadar…
Yani…
Eğer Başbakan ve ilgili bakanı sözünde durur da Cumhurbaşkanı’nın tavsiye ettiği değişiklikleri Meclise getirirlerse bu yasadan iyisi Şam’da kayısı…