Serdar Turgut'un büyük ikilemi
Serdar Turgut bugün HaberTürk'teki yazısı konusunda oldukça ikilemde kalmış. Okurlarıyla yaşadığı ikilemi paylaşan yazar "Bu ikilem, bir yazar için korkunç bir şey" dedi.
"Bir pazar da olsa insanları rahatlatan, biraz gülümseten bir yazı yazamayacağım bugün, lütfen beni anlayın" diyen Serdar Turgut, yaşanan terör olaylarından sonra nasıl pazar yazası yazacağı konusunda ikilemde kaldığını ifade etti.
İŞTE SERDAR TURGUT'UN O YAZISI
Ben normalde her haftaya onu planlayarak başlarım.
Hayatım çoğunlukla okuma yazmaktan ibaret olduğundan planım hep buna yöneliktir.
Hangi gün neyi yazacağım konusu, planımın en önemli boyutudur.
Kafamda şema oluştuktan, o yazıları kafama yazmaya başladıktan sonra gelişmelere göre bunun değişmesi mümkündür.
Normal bir hayatım varmış gibi bu rutini sürdürmeye çalışıyorum.
Bugün pazar olduğu için okuyucularımı biraz rahatlatayım, biraz gülümseteyim diyerek birkaç parçadan oluşan bir yazı buketi planlamıştım.
Normal bir hayatım varmış gibi yapmaya çalışıyorum, ama hiçbirimizin normal denilebilecek yaşamları artık yok.
Terör, hayatlarımızı darmadağın etmeye çalışıyor.
Fiziksel zarar almadan bir gün geçirsek bile mutlaka o gün ruhi bir darbe alıyoruz, vicdanlarımız paramparça ediliyor.
Bizim uzağımızdan fiziksel zarar haberleri hep geliyor.
Bugünü de planladığım gibi yaşamaya çalışırken yine terör, yine şehit olan insanların haberi geldi.
“Acaba yine devam etsem mi?” diye biraz düşündüm, ama hayır devam edemeyecektim.
Bir pazar da olsa insanları rahatlatan, biraz gülümseten bir yazı yazamayacağım bugün, lütfen beni anlayın.
ACABA DOĞRU MU YAPIYORUM?
Bu kararı alırken üzerinde iyice düşündüm.
O yazıları bugün yazmama kararımın arkasında dururum, ama doğru mu davranıyorum bundan da emin değilim açıkçası.
Bunu da sizlerle tartışmak, paylaşmak istiyorum...
Teröristin amacı, korku ve endişeyi yayıp toplumu teslim almak, hatta birbirine düşürmektir.
Planladığım pazar yazısı yerine aslında ne kadar acılı ve üzgün olduğumu anlatsam, terörist bunu keyifle okuyacak, “Bak yarattığım mutsuzluğun boyutuna” diyerek ellerini ovuşturacak.
İrademi zorlayıp planladığım yazıları yazsam okuyucu bana kızacak, terörist“Bak bu amacıma da ulaştım, nasıl da karşı karşıya getirdim bunları”diyecek.
Bu ikilem, bir yazar için korkunç bir şey.
İYİ YAZAR OLMAK
İyi yazar olmak, bazen gerçekten hissetmediğin duyguları hissediyormuş gibi yazabilmektir.
Sadece kendi duygularını yazmaktan ibaret olsaydı yazarlık, bugün kimseye“romancı” diyemezdik, herkes “otobiyografici” olurdu.
Romancı, kendi hayatı tamamen sakin ve huzurluyken seri katiller üzerine yazabilen kişidir...
Veya aşkı hiç tatmadığı halde dünyanın en güzel aşkını anlatabilen insandır. Köşe yazısı gayet tabii ki bir roman değil. Ama bu da her gün bir deneme işte. Bu dediklerim, deneme yazarları için de geçerli.
İşte bu yüzden ben görenlerin sıkıcı diye adlandırdığı bir kişi olsam da yıllar boyunca insanlara kahkahalar attıran mizah yazabildim.
Demek istediğim, kendi moralim o kadar iyi olmasa da, içim rahat olmasa da yine de insanları biraz rahatlatan, onlara moral veren pazar yazımı bugün yazabilirdim, ama yazmıyorum.
Bu teröre bir teslimiyet mi, ben öyle olduğunu düşünmek istemiyorum.
Doğru davranıp davranmadığımı da bilmiyorum.
Sizlerin fikirleri önemli.
Bana biraz zaman ayırıp fikrinizi iletirseniz teşekkür ederim.
ŞUNU DA UNUTMAYIN...
13 Aralık günü bu köşede, “Terör Türkiye’yi hizaya sokma operasyonudur”başlıklı bir yazı yazmıştım.
Arşivimizden rahatlıkla bulabileceğiniz o yazım şöyle başlıyordu:
“Her içimizi buran acı olaydan sonra ‘Bu terörün arkasında kimler var?’ sorusunu soruyoruz.
Cevaplar kişinin ideolojik tavrına, hayata bakışına göre değişiyor.
Bence terör, Türkiye’yi hizaya sokma operasyonudur ve arkasında ülkemizin hizadan çıktığını ve bize ders verilmesi gerektiğini düşünenler vardır.”
O gün yazıma böyle başlayıp analizimi yaptım.
Bugün planladığım yazı yerine sizinle duygularımı paylaşmamı yeterli görmediyseniz, ricam arşivimizden o yazıyı bulup bir daha okumanızdır.