Serdar Turgut'un adı çıkmış bir kere...
Ve İsrail, Akdeniz çanağındaki o büyük doğal gaz hattına (su canavarına) işte o nedenle “Leviathan” adını verdi…
ADNAN BERK OKAN
Mizah yeteneği yüksek kişileri ciddiye almama gibi bir hastalığımız var…
Kim bilir?..
Belki de genlerimizden geliyor bu hastalık…
Dünyada; neşeli, bol kahkahalı birinin “gülme lan karı gibi!” diye uyarıldığı bir başka millet var mı bilmiyorum…
Ama…
Bizde neşeli, kahkaha atmayı bilen birisinin “gülme lan karı gibi!” denilerek azarlandığı alışıldık bir olay...
Efendim;
Sözü Serdar Turgut’a getireceğim…
Türk yazılı basınının mizah yeteneği en yüksek yazarı…
Aksini söyleyenle pes etmemecesine tartışırım…
Dikkat lütfen…
“En komik” demedim…
“Mizah yeteneği en yüksek” dedim…
Zira ortalık “komik”ten geçilmiyor…
İşte bu; mizah yeteneği en yüksek yazarımızın Gazete HT’de yayımlanan ve normal şartlarda manşetlerden düşmeyecek; haber kanallarında günlerce tartışılacak haber/analizleri görmezden geliniyor…
Sanki kasten ignore ediliyor Serdar…
Ya da, “bırak canım sen de… Adam genelde komik ve tuhaf şeyler yazıyor; bu haberleri de öyle bir şeydir mutlaka” denilip geçiliyor mu ne?..
Serdar Turgut’un yazdıkları eğer gerçekten de öyle bir akıl yürütme ile görmezden geliniyorsa bu medya ile hiçbir yere varamayız…
“Falanca sanatçının kıçı, filanca sanatçının memesi” ile uyutulur gideriz…
Hooop; efendiler!..
Orada, adı "mizah yazarı"na çıkmış bir Serdar Turgut var; yanı başınızda…
Ya okumuyorsunuz…
Ya da okuyor ama yazdıklarından bir şey anlamıyorsunuz…
Yahu adam neredeyse davul zurna çalıyor köşesinde…
Daha ne yapsın?..
Eline nısfiye alıp tek tek hepinizi dolaşıp alttan mı üflesin yazdıklarını?..
O zaman mı anlayacaksınız ancak?..
Dün Gazete HT’de; “ABD, Türkiye'yi tehdit olarak algılarsa” başlığı altında bir makalesi yayımlandı…
Muhteşem bir habercilik…
Mükemmel bir analiz…
Tek eksiği vardı…
İsrail’in, Doğu Akdeniz'de deniz zemininde neredeyse 100 yıllık talebini karşılayacak kadar büyük olan bir doğalgaz hattının adı olan Leviathan’ın anlamını açıklamamak…
Dikkat!..
İsrail’den söz ediyoruz…
Bir konuda tek nokta, iki nokta veya üç ya da daha çok nokta koymuşsa bile bunu derin mesajlar vermek için yaptığı bilinen İsrail’den…
Böylesine inatçı ve inançlı bir devlet; bir doğal gaz hattına Thomas Hobbes’un ünlü eseri Leviathan’ın adını vermişse bin kere düşünmek gerekmez mi?..
Leviathan ne mi?..
Kısaca anlatayım…
Tevrat ve İncil'de adı geçen Leviathan, kötülüğü temsil eden bir su canavarıdır…
Dikkat lütfen: Su canavarı…
Thomas Hobbes, ünlü "Leviathan" adlı eserinde o su canavarı ile mutlak güç ve yetkilere sahip egemen bir devleti ifade eder…
Ve İsrail, Akdeniz çanağındaki o büyük doğal gaz hattına (su canavarına) işte o nedenle “Leviathan” adını verdi…
Mutlak güç, tek egemen devlet…
Kim?..
İsrail…
İyi de…
Bu kadar özgüven nereden kaynaklanıyor?..
İsrail sadece kendisine mi güveniyor?..
Tabii ki hayır…
Ve Serdar Turgut daha önce de bu konuda defalarca yazdı…
Kimileri (sanırım); “yahu biz bu Serdar’ın yaptığı haberleri kamuoyuna duyurursak taraftarlarımızı korkutur ve elimizi zayıflatırız” diye mi düşünüyorlar ne?.
Eğer öyle düşünüyorlarsa bu, muhtemel İstanbul depreminin bir gün mutlaka geleceğini bildiği halde, “İstanbul deprem bölgesi değil” demek gibi bir şeydir…
Serdar Turgut makalesinin bir yerinde şöyle yazıyor:
“İsrail, Filistin ve Kıbrıs açıklarını da kapsayan büyük bir bölgeye yayılmış alanda 453 milyar metreküp doğalgaz olduğu hesaplandı.
Bölgemizdeki savaşları, iç savaşları, darbeleri, PKK ile başlatılan barış sürecini, bunların hepsini petrol ve doğalgaz kaynakları üzerindeki egemenlik mücadelesini görmeden tam anlamanız mümkün değildir.”
Yani ey güzel insanlar!..
İsrail; “O bölgenin tek egemen devleti ben olacağım” deyip projeye “Leviathan” adını veriyor…
Türkiye, “biz o kuşun etini sana yedirmeyiz” demek istiyor ama bunu böyle söyleyeceğine bize La Fonten’den masallar anlatıyor…
“Suriye” diyor; “Mursi cici adamdır” diyor ve dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor…
İşin fenası; İsrail’in o projeye “Leviathan” adını verme cesaretini ABD’den aldığını bilmiyormuş gibi ABD ile hemen her konuda “papaz” oluyor…
Serdar’ın makalesinin başlığını bir kere daha hatırlayalım:
“ABD, Türkiye'yi tehdit olarak algılarsa”
Pekiii…
ABD Türkiye’yi ne zaman tehdit olarak algılar?..
Söyleyeyim:
Türkiye’nin Kürtlerle savaşmakta; kökten İslâmcı çevrelerle ise yakın durmakta ısrarcı olduğu konusunda bütün şüphelerinden arınırsa…
Yani…
Bazı zekâ özürlülerin "Erdoğan, Büyük Kürdistan Oyununu Bozdu" diye attıkları manşet aslında PKK ile barış sürecinde de Hükümet’in (Erdoğan’ın) samimi olmadığının cümle âleme ilânı gibi bir şeydir…
ABD en başından beri Türkiye’yi bölgenin bir numaralı petrol taşıyıcısı (dağıtıcısı) ülke yapmak istemektedir…
Ama bunu yaparken Türkiye’yi Sünni ve kan dökmekten başka hiçbir yöntem bilmeyen kökten dincilerle değil; Müslüman oldukları halde çok daha sekuler, çok daha demokrasiye yatkın Kürtlerin kuracakları yeni bir devletle komşu yapmayı amaçlıyor…
Daaaa…
Türkiye ABD’nin altın tepsi içinde sunduğu bu imkânı elinin tersiyle iterse; Müslüman Arapların sevgilisi olacağını sanıyor…
Oysa olamayacağını Mursi’nin başına gelenlerden ve Arap halklarının değil, o halkları “sığır” gibi güden egemenlerin aldıkları tavırdan sonra görmüş olmalıydı…
Anlatamıyoruz ki; bu dünyada ne dostluklar ebedidir, ne düşmanlıklar…
Anlatamıyoruz ki bu dünyada ne dindaşlık önemlidir, ne soydaşlık; ne dildaşlık…
Bu dünyada devletlerarası ilişkileri tek şey belirler: Ulusal menfaatler…
Ulusal menfaatler de önüne gelene “cart curt” etmekle korunmaz…
Ya da Serdar’ın dediği gibi:
“… Bu yüzden kimseye, sınırımıza asılan bir sembol nedeniyle esip gürlemeyi, barış sürecine kaygılar düşürmeyi tavsiye etmiyorum”.
Ah Serdar ah; tavsiyen güzel de, “dinleyen” kim?..
Ey güzel insanlar!..
Serdar başka şeyler de yazıyor…
Neler mi?..
Okuyun o halde:
“Bütün güçlerin bölgedeki enerji kaynaklarında gözü var ve bu güçlerin hepsi, ihtiyaçları olduğu enerji kaynaklarının boru hatlarıyla güvenli merkezlere taşınması için Türkiye üzerinde anlaşmışlardı.
Tuz Gölü'nün altında dünyanın en büyüklerinden birisi olacak doğalgaz depolama sistemi, bunun için hazırlanıyor olmalı.
Türkiye barış sürecini sonuna kadar düzgün götürebilirse, bölgede uluslararası güvenliğe gölge düşürecek bir büyük hata yapmazsa, dünya enerji güvenliği konusunda en güvenilen ülkelerden biri olacak.
Amerika'nın da bu konuda güveni tamdı ve büyük oyun planlarında bu yönde düzenleme yaptı. Ancak Suriye ile aramızdaki bölgeye bazı aşırı dinci silahlı örgütlerin yoğun olarak yerleşmesi ve din devleti kurulacak söylentileri, Amerika'nın kafasında enerji güvenliği açısından kuşkular yarattı.
Leviathan bölgesi üzerinde hak iddia eden İsrail ve Amerika için bu bölgede El Kaide gibi örgütlerin bulunması, enerji güvenliği açısından bir kâbustur.
Türkiye bu yüzden bu tür örgütlerle ilgili politikalarında çok dikkatli olmalı ve Amerika ile aramızı gerginleştirecek türde onlarla bir yakınlaşma yaşamamalı. Bölgedeki çıkarların büyüklüğü ve bu çıkarlarda bizim payımızın ve gelecekteki potansiyelimizin büyüklüğü, ideolojik kaygıları aşıp geçmelidir.
Büyük oyunlar gerçekçi politikalarla oynanır. Türkiye eğer isterse şu anda hâlâ bunu yapabilecek güçtedir.”
Başka sözüm yok…
Tanık (Serdar yani) sizin sayın medyam…