Serdar Turgut için...
O zaman başbakanlardan biri çıkıp milletvekillerine, “siz isterseniz şeriatı bile getirirsiniz” diyebiliyordu…
“Çoğunluk Sistemi”, içinden Hitler ve Mussolini gibi diktatörler çıkarınca gelişmiş demokrasiler bu defa “Çoğulcu Model” üzerinde uzlaştılar.
Neden?..
Çünkü “Çoğunluk Sistemi” demokrasiyi kirletiyor, vasıfsız kılıyordu.
Çoğunluğun oylarıyla iktidar olan parti kendisini seçenlerin düzeyinden yukarı çıkamıyor, çıkmayı denemiyordu bile…
Böylece “seçkincilik dışlanıyor kardeşim” adı altında “Yüksek Kalite” öldürülüyordu…
Diyelim ki iktidarı belirleyen çoğunluk (Mesela) laik sistemden haz etmiyordu…
O zaman başbakanlardan biri çıkıp milletvekillerine, “siz isterseniz şeriatı bile getirirsiniz” diyebiliyordu…
Oysa laiklik çoğulculuk demekti…
Nüfusun belki de on binde birini bile oluşturmayan “Ateistlerin, deistlerin, agnostiklerin” inanç özgürlüklerinin de korunması demekti…
Biliyor musunuz?..
Türkiye demokrasisinde, “en özgür” olunduğu sanılan dönemlerde bile bu konularda özgürlük hakkı tanınmadı yurttaşlara…
Yani…
Halkımızın inançlarından ötürü başörtüsü takabilmesi ve başörtüsüyle üniversiteye girmesi, kamuda görev alması nasıl yasaklandıysa; ateist ya da deist ya da agnostik yurttaşların inançlarını (Veya inançsızlıklarını) özgürce savunmaları da yasaktı…
Neden?..
“Halkın dini inançlarını tahkir ve tezyif ettiği” iddiasından ötürü…
Bu kadar uzun bir girişi; Serdar Turgut’un bugünkü Gazete HT’de “Keşke Türkiye'de doğmamış olsaydım” başlığı altında yayımlanan “yürekli” ve “haklı” makalesi nedeniyle yaptım.
Ne yazık ki Serdar haklı…
Ne yazık ki kuşkularının hiçbirinde “kuruntu” yok…
Bakın ne diyor Serdar:
Bize aksak, eksik de olsa bir cumhuriyet bırakmış olan Atatürk'ün ideallerine bağımlı kalınsa, bizlerin özlediği hayat olabilecekti, derken bir de baktık ki bu ilkelerden hızla uzaklaşıldı ve bize tamamen yabancı olan hatta bizim gibi insanlara düşman da olabilen bir düzen oluşmaya başladı.
Üstelik bu düzen zorla da kurulmuyor. Çoğunluk olan bitenden çok memnun gibi...
Bu tespitine katılmamak, “yanılıyor” diyebilmek için Serdar’ın hayat tarzından nefret etmek gerekir…
Zaten Serdar da tercih ettiği yaşam tarzından nefret edilmesi için bizzat devlet tarafından bir ortam yaratılmasından şikâyetçi…
Uzatmayayım…
Nefis bir yazı…
Haklı kuşkular…
Doğru tespitler…
Ve en önemlisi…
Yüreklice yazılmış bir makale…
Alkışlarım Serdar Turgut için…