MEDYA KÖŞESİ

Serdar Akinan, Şemdinli'yi sormaya devam ediyor

Kamışlo'ya gidişi ve Şemdinli'deki çatışmalara yönelik sorularıyla "fitne-fesat" suçlamalarına konu olan Serdar Akinan'dan sert bir yanıt geldi...

Serdar Akinan, Şemdinli'yi sormaya devam ediyor
GAZETECİLER.COM
Akşam yazarı Serdar Akinan, son günlerde hükümete yakın medyada aldığı eleştirilere sert bir yanıtla karşılık verdi. Akinan'ın Kürt sorunu temalı çalışmalarını "fitne-fesat" olarak suçlayan bazı yorumları köşesine taşıyan Akinan, Kamışlo'ya neden gittiğini, Şemdinli'deki çatışmalara neden ilgi gösterdiğini yazdı.

Gazetecilik mesleğinin gereğini yaptığını vurgulayan Serdar Akinan, büyük medyanın Şemdinli ve Uludere örneklerinde gösterdiği otosansüre meslek ahlakı gereği ortak olamayacağını söyledi. Şemdinli'de yaşanan savaşa dönük oalrak Türk medyasının ve redmi kaynakların suskunluk içinde olduğunu ama ANF'nin gün gün saat saat haber geçerek kendi iddiasını ortaya koyduğunu hatırlatan Akşam yazarı, sadece gazetecilik yaptığı için "orada ne oluyor?" sorusunda ısrar ettiğini yazdı.

İşte Akinan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Bu ülke toprakları içinde yaklaşık 10 gündür, yakın tarihinde ilk kez, PKK bir bölgeyi tutuyor. 'Vur-kaç' taktiğini 'Vur-kal' olarak değiştirdiğini ilan ediyor.
Şemdinli'de son derece önemli bir çatışma var...
Resmi kaynaklar 'çatışma yaşanmadığı' yolunda tek bir açıklama yapmıyor.
Bölgedeki kaynaklar şehir merkezine birkaç kilometre mesafeden yükselen dumanları yayınlıyor. Binlerce asker Şemdinli'ye yollanıyor. Ve hala, 'Kontrol sağlanmıştır' şeklinde tek bir açıklama yapılmıyor. Dışişleri Bakanı, 'Ne olduğunu biliyorum ama anlatamam' diyor.
Tıpkı Kuzey Suriye'de olduğu gibi Türkiye açısından hayati önemde bir süreç yaşanıyor.
Ve, bir gazeteci olarak çatışan iki taraftan birinin haber sitesi (ANF) saat saat, nokta nokta yaşananları belli rakkamlarla -iddia ediyor-...
O iddiaları, tıpkı Uludere, Dağlıca, Silvan, Kazan vadisi gibi artık önce sosyal ağlarda duyuyoruz. Twitter'ın iletişim mimarisinden ötürü bu iddiayı dillendirdiğiniz anda da ummadık biri (veya resmi bir yapı) anında yanıt verebiliyor. Veya susuyor. Ta ki er ya da geç gerçek ortaya saçılana kadar.
Şu ana kadar anlattığım gazetecilik ve ahval.
Fakat karşı karşıya kaldığım vahim tablo şu:
Kendisine gazeteci diyebilen belli isimlerin beni kasıtlı ve organize bir itibarsızlaştırma (ötesinde hedef gösterme) kampanyasına girişmiş olması.
Saldırılarını nasıl temellendiriyorlar?
'Durup dururken Kamışlı'ya gitti! Bunda bir bit yeniği var. Üstüne üstlük Şemdinli'yi yazıyor. Ortalığı karıştırıyor. Fitne ve fesat bunda!'
Buradan bir kez daha açık ve net ilan ediyorum. İmkanım olsun yarın sabah ne yapar eder Şemdinli'ye giderim. Kandil'e giderim, Halep'e giderim... Haber neredeyse, hayatım pahasına giderim.
Beni mesleki olarak eleştirecek insanlarla ilgili tek kriterim var. Aynı meslekten miyiz? Buyrun haber orada... Sahada... Bana beni atlatarak ders verin. Gidin, risk alın ve gerçeğin iddia edildiği gibi olmadığını ispatlayın. Devlet politikasını kollamak, resmi açıklamalar çerçevesine sadık kalmak biz gazetecilerin görevi değildir. Biz gerçeğin peşindeyiz. İcazet alarak, belli odakların çıkarlarını gözeterek yapılana gazetecilik faaliyeti denmiyor.

Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR