ANALİZ

Sen aşk nedir bilir misin be Pakize!..

Pakize'nin "Gerçek AŞK"ı tatmadığı ve tanımadığı neredeyse resmi makamlarca bile tescil edilmiş gibi...

Sen aşk nedir bilir misin be Pakize!..
ADNAN BERK OKAN

Pakize Suda bugünkü (07.08.2011) Gazete HT'de

Niye kızıyorsun kardeş!


"Reklâmcı" denildiğinde aklına "Mengü Ertel" gelen kuşaktanım.

Ertel (merhum) batma ihtimali olan bir firmayla çalışmazdı...
Bir reklâm şirketinin yöneticisine daha ilk görüşmelerinde, "kaç para?" diye soran bir reklamveren zaten gidicidir...
Adlarını verdiğim firmaların bütün hepsi Ali Taran'la çalışmaya başlamadan önce "reklâm bütçemiz şu kadar" demek yerine "bize kaça patlar?" sorusunu sormuşlardır...

Ali Taran "iyi bir reklâmcı"dır...
Müthiş işler yapmıştır; kabul...
Bu kadar "ünlü" olmasının sebebi yaptığı o başarılı işlerdir...
Ama...
O başarılı işleriyle tanındığı içindir ki ben mefhum-u muhalifinden baktım olaya...
Bakın Tayyip Erdoğan Taran'a karşı ne güzel "tavır" almış...
Ali Taran, sunumda beğenildiğini fark ettiği seçim tanıtım çalışmaları programı için "Ne zaman imzalıyoruz?" der demez toplantıyı bitirmiş ve bir daha aramamış bile...
Bu olay bile Ali Taran'ın "iyi bir reklâmcı" ama çok kötü öngörüleri olan sıradan biri olduğunu gösterir...
Karşısındaki adamın (Recep Tayyip Erdoğan) hayat felsefesi, "güvenmek ve güvenilir olmak" üzerine bina edilmişse o adama "ne zaman imzalıyoruz?" diye sormak, küfür etmekten beterdir...
Bu en basit gerçeği bilmeyen biri müthiş reklâm metni yazabilir, mükemmel yaratıcı fikirlere sahip olabilir...
Ama...
İş hayatında "asla" başaramaz...
Nitekim çektiği "No ofsayt" filmini hatırlayan bile yok...
Çünkü çok kötü bir filmdi...

Neden kötüydü?..
Çünkü "ticaret, öngörebilme yeteneğidir"...


" başlığı altında yayımlanan makalesinde (yine) bir çok "doğru"nun yanında o kadar da her zamanki "yanlışlarını" sıralıyor...
Pakize'nin "Gerçek AŞK"ı tatmadığı ve tanımadığı neredeyse resmi makamlarca bile tescil edilmiş gibi...
Pakize "Gerçek AŞK"ı bilmiyor...
Kendi yaşadığı bir takım "tutku"ları "AŞK" mı zannediyor ne?..

Sevgili Pakize;
Takmışsın kafayı AŞK'a ve evliliğe...
AŞK kötü...
Evlilik daha da kötü;
sana göre...
Geç bunları kızım geç...
Kendi yaşadığın felâketleri "evlilik" ya da "aşk" olarak tanımlayıp da "ahkâm" kesme...

Zırvalıyorsun yine:
"Aşkı korumanın yolu yoktur" diyorsun...
Haydi oradan be...
Aşkın korunmaya ihtiyaç yok ki yolu olsun...
Yol, ulaşılma ihtiyacı olan bir yere gidebilmek için yapılır...
Kalpten kalbe yol olur mu?..
Kalpten kalbe kablosuz ulaşım vardır...
Yani; Aşk "vayrles"tir kızım...

Hangi, çağda kaldın sen be?..
Hâlâ telgrafın tellerinde misin ne?..

"Konuşa konuşa korunan aşka rastlamadım ben" diyorsun...
Tabii rastlayamazsın...
Yüreği olmayan birinde yüreğe; beyni olmayanda rastlanmaz beyne; bunu unutma Pakize...
Zaten aşk "dır dır, vır vır" konuşarak korunmaz ki...
Korunabilir olsaydı...
Hem karısıyla, hem seninle "Vır, vır, vır; dır dır dır" konuşarak 13 yıl geçiren Gökhan Güney'le olan ve "aşk" zannettiğin "tutku"yu koruyabilirdin...
Ama...
"Vır, vır, vır; dır dır dır"...

Kendin beceremedin; AŞK'ı suçlama bari Pakize...
Kendin başaramadın, "Evlilik" kurumunu karalama Pakize!..
Sen, evli bir adamla (Gökhan Güney) 13 yıl yaşadın...
Hem de şarkıcı olduğun bir dönemde...
Hem de "evliye gönü verme eve gider unutur" diye haftada en az 2-3 kere şarkı söylediğin halde...
Yani...
Göz göre göre...
Yani...
Bile bile...
Şimdi kalkmış, AŞK'ı kötülüyorsun...
"Evlilik" isimli kutsal kuruma "hakaretler" ediyorsun...
Haydi oradan be sen de; Pakize!..

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR