Şefika ve Şefika’lar bütün insanlığın geleceğidir…
“Vicdan yarılması”… Türkiye’de son zamanlarda neredeyse hemen her konuda yaşanan o büyük tehlike…
ADNAN BERK OKAN
Onunla aynı şehirde (Muğla) yaşıyoruz…
O, ailesiyle birlikte merkezde oturuyor…
Henüz "yolun başında"…
Ortaokul öğrencisi…
Karım ve ben ise son seçimlerden önce “Belde” olan ancak bana göre köy görünümünden bir türlü kurtulamamış bir mahallesinde "hayat nöbeti" tutuyoruz…
Dün karımla ben onunla tanışmak şerefine eriştik…
On üç yaşında bir “Hanımefendi”…
Ancak…
On yaşındayken, bir yılda okuduğu 285 kitap ile Türkiye'nin en çok kitap okuyan öğrencisi olarak Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa Gül Hanımefendi'den ödül aldı...
On bir yaşına geldiğinde ise bir yılda okuduğu kitap sayısı 335’e yükselmişti…
Yani…
Kendisine ait rekoru yeniledi, bu defa da dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dan ödül aldı.
Yine on bir yaşındayken, yazdığı Melis adlı romanıyla Türkiye'nin en genç yazarı oldu.
24 Mart 2013 yılında yapılan Karadeniz Kitap Fuarı’na, Ordu Valiliği tarafından, “En Genç Yazar” unvanıyla davet edildi…
Fuarda bir günde imzaladığı 350 kitapla rekor kırdı…
14 Kasım 2013 de Mersin'de düzenlenen “Konuşan Kitap” şenliğine, Cumhurbaşkanı'nın eşi Sayın Hayrünnisa Gül Hanımefendi tarafından, “En Genç Yazar” unvanıyla davet edildi, plâket aldı.
350 kelimeyi bir dakika içinde tam da kavrayarak okuyabiliyor…
Halen Muğla Türdü 100.Yıl Ortaokuluna devam ediyor…
Ve aynı zamanda da…
“Üstün zekâlı öğrencilerin devam ettiği” Bilim ve Sanat Merkezi öğrencisi...
Bu, on üç yaşındaki Hanımefendi kim mi?...
Söyleyeyim:
Şefika Güney…
Mükemmel bir yaratıcı zekâsı var Şefika’nın…
Bir ara kendisinden yaşça küçük bir kızla yaptığı sohbeti onlara hissettirmeden (Güneş Gözlüğümü takarak) izledim…
Şefika karşısındakini sadece dinlemekle yetinenlerden değil…
Aynı zamanda gözlüyor da…
Daha doğrusu şöyle:
Dinliyor, gözlüyor, düşünüyor ve tahlil ediyor…
Kendisine sormadım ama eminim ki aynı anda “Kurguluyor” da…
Yani…
“Dinliyor, gözlüyor, düşünüyor, tahlil ediyor ve kurguluyor”…
İkinci kitabı Canım Dostumla Birlikte’de (Büyülü Fener Yayınevi) dokuz öykü yer alıyor…
Öykülerde aile ve arkadaşlık ilişkilerinin yanı sıra hayvanlarla kurulan dostluklara yer veriyor Şefika…
Onun için karşısındakiyle konuşurken “Dinliyor, gözlüyor, düşünüyor, tahlil ediyor ve kurguluyor” diyorum ya…
Zira o dokuz öykü ancak öyle yazılabilirdi…
Henüz çok küçüktüm…
Yaşımı hatırlamıyorum…
Sezai Dayım bana çaldığı ud eşliğinde Türk müziğinin klâsiklerini öğretirdi…
Bir gün anneme beni anlattığını duydum…
Dikkatli dinlediğimi, ellerine baktığımı ve çok soru sorduğumu hatırlatıp övüyordu beni…
İlerleyen yıllarda bunların önemli özellikler olduğunu anlamıştım…
Daha kolay öğrenmeyi ve daha sağlıklı analiz yapmayı sağlıyordu…
Roman yazmaya başladığımda; dinlemenin, gözlemenin, düşünmenin, hayal etmenin ne kadar da önemli olduğunu çok daha iyi anladım…
Ama…
Ben bunları net olarak anladığımda yaşım neredeyse elliye gelmişti…
Şefika ise henüz yolun başında…
13 yaşında…
Gelişmiş Batı ülkelerinden birinde yaşıyor olsaydı mutlaka daha şimdiden çok büyük maddi ve manevi imkânlarla desteklenerek sadece yaşadığı ülke değil, bütün dünya ülkeleri yazarlığı için hazırlanırdı…
“Vicdan yarılması”...
Şefika’nın iki kitabını okuyanlar ve kendisiyle sohbet edenler mükemmel bir dil zenginliği olduğunu hemen fark edeceklerdir…
Roman ve öykü yazarları bazen öyle küçük, kısa cümleler kurar öyle terimler üretirler ki bunlar gelecekte “Özlü Sözler” olarak geçer tarihe…
Meselâ Tolstoy şöyle demişti:
“Müzik duyguların kısa yoludur”...
Dostoyevski ise daha bedbindi bir cümlesinde ama aslında amacı asla bedbinlik değildi ve şöyle diyordu: “İnsanların saadet kadar felakete de ihtiyacı vardır“…
Şefika da kısa ve eleştirel yazılarından birinde “Vicdan yarılması” diyor…
“Vicdan yarılması”…
Türkiye’de son zamanlarda neredeyse hemen her konuda yaşanan o büyük tehlike…
Çünkü vicdan yarıldı mı; ne adalet, adalet olabiliyor…
Ne hukuk, hukuk…
Ne eğitim, eğitim…
Ne ahlâk, ahlâk…
Ne din, din…
Ne de demokrasi, demokrasi olabiliyor…
Ülkeyi her kurum ve kuruluşta yöneten, yönetilmesine katkı yapan, yönetilenlerin algılarını oluşturan ve elbette “Vicdan Yarılması” yaşamamış herkese sesleniyorum…
Şefika ve Şefika’lar sadece bu ülke halkının değil, bütün insanlığın geleceğidir…
Çünkü insanlık o muazzam geleceğe Şefika ve Şefika’larla hazırlanacak…