Şef Christoph-Mathias Mueller: Klasik Müzik Başrolde Olmalı!

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR  [email protected]

16.sı düzenlenen Uluslararası Antalya Piyano Festivali 17 Kasım'da başladı ve adeta yıldızlar geçidine sahne oldu, oluyor. Don Davis, Christoph-Mathias Mueller, Hiromi, Saleem Ashkar, Hüseyin Sermet, Nikolai Demidenko, Gülsin Onay, Martina Filjak, Ufuk&Bahar Dördüncü, Borusan Quartet, Tobias Hug gibi birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı festival klasik müzikseverler için bir şölene dönüştü. Sayım Çınar ünlü orkestra şefi Christoph-Mathias Mueller ile müzik ve yaşam dolu bir söyleşi gerçekleştirdi.

KLASİK MÜZİK BAŞROLDE OLMALI

Antalya Piyano Festivali 16 yıldır yapılıyor. Antalya devlet senfoni ile birlikte çaldınız. Hislerinizi duymak isterim.

İlk kez Antalya'ya geliyorum. İlk göze çarpan güzel manzara, deniz, bu da güzel bir başlangıç, ilk provayı aldık, sıcak bir müzisyen grubuyla birlikte olduğumu anladım, güzel de çalıştık birlikte. G20 zirvesi nedeniyle yerine getiremediğimiz provalar oldu, konserin bu kadar güzel olması bu yönden de sevindirdi hepimizi.

Türkiye'nin klasik müzikle olan ilişkisini nasıl değerlendirdiniz? Böyle bir festivalin gerçekleşmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Türkiye'deki klasik müzik dinleyicisini çok iyi bilmiyorum, Ankara'daki deneyimlerim çok iyiydi. Cumhurbaşkanlığı ve Bilkent ile çalmıştım. Antalya birçok medeniyetin buluştuğu bir nokta. Burada olması çok önemli bunun için.

"İNSANLARIN İÇİNDE KLASİK MÜZİĞE KARŞI KORKUYU DA ALMALIYIZ"

Klasik müzik dünyada hayatın olmazsa olmaz bir parçası. Terapi niteliğinde ve iyileştiren bir etkisi var benim için. Yaygınlaşması için fikirlerinizi öğrenmek isterim.

Açık ve konsantre olmuş bir izleyici gerekiyor, arkadan gelen müzik olmamalı klasik müzik. Özellikle çocuklar için, bir şeyi dikkatle dinlemeyi öğrenmeliler. Hayatın başka alanları için de bu bilgi çok önemli. Aynı zamanda insanların içinde klasik müziğe karşı korkuyu da almalıyız. Herkese hitap edebilir müzik.

Yeni başlayanlar için önerileriniz nedir peki?

Avrupa'da da var olan bir problem var, müzik dersinin zamanı azalıyor. Bunu önlemek lazım, müziğin ders saatlerini kısmamak lazım. Cemal Reşit Rey'i performe etmek çok önemliydi benim için ancak elimdeki nota kağıtları kötüydü. Türk bestekarlar, Saygun gibi, Cemal Reşit Rey gibi, Almanya'da da çalınırsa bu Türkiye için de bir gurur kaynağı olacaktır. Önemli müzisyenlere sahip Türkiye ancak potansiyelinin farkında olmadığını düşünüyorum.

Birçok ülkeye gidiyorsunuz, sizi çok heyecanlandıran anılarınız olmalı. Paylaşmanızı isterim. Sizi hangi ülkeler şaşırttı?

Ben meraklı biriyim. Çok severek şeflik yapıyorum, büyük orkestraları seviyorum. Rusya'da, Kahire'de çalıştım. Fark ettim ki Mısır'da müthiş bir geçmiş var, 1870'lerden beri. Kırgızistan beni şaşırtmıştı, orkestrayla Wagner çalmıştık ve çok güçlü reaksiyon almıştım seyircilerden.

"KLASİK MÜZİK MÜZE DEĞİL YAŞAYAN BİR ŞEYDİR"

Mozart'ın, Bach'ın farklı versiyonları yapılıyor, caz, tekno gibi. Uyarlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim için klasik müzik müze değildir, yaşayan bir şeydir, saf haliyle beni çok harekete geçirir. Ancak bu başka şekillerde çalınamaz demek değil. Yeter ki en iyi kalitede olsun.

Yoğun bir performans izledik, mimikleriniz, jestleriniz etkileyiciydi. Her defasında bu heyecanı nasıl yaşıyorsunuz?

Başka türlü yapamıyorum. Sahnedeyken hiç düşünmüyorum, yalnızca kafamdaki müzik var. Böylece seyirciye geçiyor. Bir parçayı yönetiyorsam o en güzel parçadır.

Az provayla ilk kez geldiğiniz bir ülkede bir konser verdiniz. Heyecan dorukta olmuş olmalı.

Yaşla ilgili olmalı. Yaş aldıkça orkestra yönetmek daha da kolaylaşıyor. Heyecan da hep içimde.

Demidenko ile sahneye çıktınız ve çok uyumluydunuz. Beethoven'ı sizlerden dinlemek bir zevkti.

İlk kez birlikte çaldık ve çok heyecan vericiydi. Normalde orkestrayla çaldığımda tüm sorumluluk bendedir, solistle çalınca ise sorumluluk ikiye bölünüyor. Benim görevim onu yönlendirmek ve partner olarak desteklemek. Partner olabilmek çok önemli, en büyük hata onun fikirlerini dikkate almamak olurdu. Fikirlerine kıymet verdiğim bir müzisyenle sahnede olmak önemliydi, karşılıklı saygı da en önemlisi.

"ALMANYA'DA MÜZİK DİREKTÖRLERİ GRUBUMUZ VAR"

Orkestra şefliği çok önemli bir meslek. Almanya'da bir buluşma noktaları var mı orkestra şeflerinin?

Bu çok iyi bir soru. Çok az buluşuyor ve karşılaşıyoruz. Meşgulüzdür her zaman. Ben başka bir şefle karşılaştığımda bilgi ve görüş alışverişi yapıyorum ve bu çok önemli. Ne yazık ki çok az oluyor bu karşılaşmalar. Almanya'da müzik direktörleri grubumuz var, yılda bir iki kez buluşuyoruz. Bu işin karakteri de değişti. Eskiden şefler çok dediğim dedikti şimdi ise işbirliğine açık jenerasyon geldi. Orkestranın üyeleri birbirinden haberdar, şefler için de daha çok ilişki önemli.

Kalbinizden vuran besteciler kimlerdir, hayatınızı olumlayan isimleri öğrenmek isterim.

Bach kesinlikle. Hayatımın her anında dinleyebilirim. Üzgün de olsam mutsuz da olsam bu tanrısal bir şey demek.

Akarsu anlamına geliyor Bach Almancada ve ilginç bir aile. Hiç incelediniz mi?

Richard Bach okumadım ama ailenin tarihini biliyorum, oğullar, baba... Çocuklardan da fantastik işler çıkaranlar var. 27 çocuğu var. Bach'ta ilginç bulduğum matematik bir müzik gibi görünüyor ama armonik bir müzik aynı zamanda. Farklı okumalara açık ve duygusal yönü çok etkileyici. Bu kadar çocuğu olan birinin kuru bir müzik yazması mümkün değildir.

Mozart da temel isimlerden biri. Ne düşündüğünüzü, popülerliğini nasıl yorumladığınızı merak ediyorum.

Mozart'ta ilginç olan herkese hitap etmesi, çocuklara çaldım ve onlar da çok heyecan duydu. Popüler olması bu yönden doğal. Her duyguyu yakalayabilmesi çok önemli.

Bir süredir Antalya'dasınız. Tekrar gelmeyi düşünür müsünüz şef olarak?

Çok sevinerek ve isteyerek gelirim.