Sayım Çınar: 'Umut hala küçük mahallelerde'
Taraf gazetesinden Banu Bozdemir, yakında gösterime girecek olan Babaannem filminin oyuncularından, gazeteci ve Gazeteciler.com yazarı Sayım Çınar ile çarpıcı bir röportaj yaptı
Taraf gazetesinden Banu Bozdemir, yakında gösterime girecek olan Babaannem filminin oyuncularından, gazeteci ve Gazeteciler.com yazarı Sayım Çınar ile çarpıcı bir röportaj yaptı. İşte o röportajdan dikkat çeken bölümler:
Yıllardır tanıdığım, sektöre katkılarını takip ettiğim Sayım Çınar'la rol aldığı Babaannem filmi ekseninde konuştuk. Kağıdın, insanın ve kentin dönüşümünden yola çıkan filmde bir esnafı canlandıran Çınar'la kağıdın ve kitabın dünyasını da konuşma imkanı bulduk.
Pera Güzel Sanatlar Tiyatro bölümünden mezun olduğunuzu biliyoruz. Tiyatro oyunlarında rol aldın ama Babaannem ilk sinema filmin. Nasıl bir buluşma oldu filmde?
Senaryo elime ilk ulaştığında hem yaklaşımını hem dilini çok beğendim. Bir yazar ajanı ve gazeteci olarak toplumsal meselelere, edebiyata, düşün dünyasına değen her şeyi kendime çok yakın görüyorum. Bu yönüyle taze ve yeni bir fikir olarak Babaannem bana heyecan verdi.
Babaannem filmi kağıdın geri dönüşümüyle birlikte bir insanın da dönüşümünü simgeleyen bir film. Seni etkileyen tarafları neler oldu?
Çok yükseklerden aşağılara inmek, insanın kendini iyileştirme gayreti, sevginin sınırları tartışılıyor filmde. Bu durumlar benim de hayatımda tartıştığım üzerinde düşündüğüm konular. Zengin bir gencin yoksunluğa ve yoksulluğa düşmesi, sınırlarda gezmesi ve sürpriz sonuyla senaryoya çok inandım.
Yıllardır iyi kitaplar iyi yazarların elinden çıksın diye uğraş veriyorsun ve bu filmde de kağıda dokunan yanlar var. Dönüşüm vs. güzel bir anlatıma sahip. Neler söylersin?
Kitap, yazı, yazılı her şey benim dünyamda önemli bir değer kazanıyor. Bu filmde de dediğin gibi kağıt toplayıcılar, eskiye duyulan özlem var. yalnızca sinemaseverlerin değil kitapseverlerin de kendilerinden çok şey bulacağı bir hikayeyle karşı karşıyayız.
Filmde kötü niyetli bir internet cafe sahibini oynuyorsun. Rolüne nasıl hazırlandın, ya da hazırlanabilme imkanı buldun mu?
Senaryoyu okurken hazırlanmaya başladım aslında. Kötü insanlar çok, yaşadığımız hayatta ağırlıkları çok, en kötüyü düşündüm, en kötüsünü aklımda tuttum ve kameraya yansıttım.
Film kağıdın dönüşümüyle birlikte bir yandan da kentsel dönüşüme bakıyor. Hayatları büyük binaların arasında sıkışmış ama dayanışmayla, yardımlaşarak hareket eden insanların dünyasıyla karşılaşmak umutlu bir tavır, öyle değil mi?
Kesinlikle öyle. Küçük bir mahalledeki insan ilişkileri, birbirini düşünen büyük umutları olan insanlar aslında bu dünyanın hala dönmesini sağlıyor. Umudun hala oralarda, o küçük mahallelerde olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra oyunculuk yapma duygunu tetikler mi bu film? Yani teklif gelirse başka filmlerde oynar mısın?
Hayata meydan okumayı, üretmeyi seviyorum, bunun adı kimi zaman edebiyat oluyor, kimi zaman tiyatro, kimi zaman sinema. Hayatın ne göstereceğini göreceğiz, ben bu arada üretmeye ve umut etmeye devam ediyor olacağım.
Kitaplarla bu kadar içli dışlı olan birisi olarak sinemamızdaki senaryoları nasıl buluyorsun?
İyi hikayelerin olduğunu düşünüyorum, tüm dünyada hikaye eksikliği var bence ve bu topraklardan yükselen inanılmaz özgün fikirler var. sadece sınırları zorlamamız, dış dünyayla daha yakından irtibatta olmamız gerekiyor. Seyahat etmeyi belki de bunun için bu kadar seviyorum.
Filmde yazar Tuna Kiremitçi'de rol alıyor. Onun da senaryoları ve filmleri var. Belki böyle bir rol onun da sinemaya tekrar yeşil ışık yakmasını sağlar ne dersin?
Çok isterim, Tuna iyi bir yazar, müzisyen ve oyuncu. Sınırlarını keşfetme halini çok kıymetli ve özel buluyorum.
Yazar ve sinema dünyasına dair kısaca gözlerimlerini alabilir miyiz?
Yaratıcılık konusunda yeni bir döneme girdik bence, sıkışmışlık hali yazarlarımız ve yönetmenlerimizi daha iyi işler yapmaya, seslerini daha çok duyurmaya yöneltti. Gelecek dönemi umutlu görüyorum. İyi filmlere, iyi kitaplara ulaşmamıza az kaldı gibi geliyor bana.