Saygı Öztürk'ten Alaattin Çakıcı kitabı
Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, Alaattin Çakıcı hakkında kitap yazdı. Öztürk, kitap ile ilgili Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey'e demeç verdi.
Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, 16 Nisan'da İnfaz Yasası kapsamında tahliye edilen Alaattin Çakıcı’nın, siyaset ve bürokrasiyle ilişkilerini 'Siyasette-Bürokraside-Cezaevinde Alaattin Çakıcı' adlı kitapta anlattı.
Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey de Öztürk ile kitap hakkında ropörtaj yaptı.
Özbey'in, Öztürk ile gerçekleştirdiği ropörtaj şu şekilde:
- Alaattin Çakıcı ile hiç tanıştınız mı?
Tanışmadım. Görüşmek istedim. Fakat kendisi “Cezaevinden yeni çıktım, şu anda bir konuşma yaparsam yanlış anlaşılabilir, farklı yönlere çekilebilir. Konuşmayı uygun bulmuyorum” diye haber gönderdi.
- Kitabın ağırlıklı bölümünü Çakıcı’ya yurtdışında yapılan operasyonlar izliyor... İki kez yurt dışında operasyon yapılıyor. Birincisi yıllar sürüyor, diğeri kısa sürede sonuçlanıyor. Siz operasyonları yapan kişilerden dinliyorsunuz bizzat. Ne yakalatıyor Çakıcı’yı?
Gördüm ki Emniyet’in özellikle babalarla ilgili operasyonlarında en çok üzerinde durduğu konu “baba ve sevgililer” oluyor. Özellikle sevgilileri takip ederek babalara ulaşıldığı anlaşılıyor. Çakıcı’nın yakalanmasında da bu yöntemin kullanıldığını öğreniyoruz. Çakıcı’nın kaldığı otel belirlendiğinde kaldığı odanın hem sağına hem soluna polis yerleşebiliyor ya da bakıyoruz Çakıcı’ya sahte pasaport götüren kişi izini kaybettirmek için Almanya’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Almanya’ya gideceği zaman yine polis peşinde. Alaattin Çakıcı’ya adeta nefesi kadar yakın oluyorlar. Örneğin uçağa bindiği zaman pasaportu taşıyan kişinin arkasında iki polis operasyonu yönetiyor.
- Peki bir suç örgütü lideri nasıl oluyor da o kadar uzun yıllar bu dünyanın içinde olup, buna dikkat etmiyor?
Aslında çok dikkat ediyorlar. Mesela bir yerden bir yere gidileceği zaman birkaç otomobil birden değiştiriliyor. Bir yerde uzun süre kalınmıyor. Mesela Alaattin Çakıcı’nın yurtdışında bulunduğu süreçte dört kez dünya turu yaptığı gibi bir sonuç çıkıyor. Telefonu tek seferlik kullanıyor. Yakalandığı zaman bile üzerinden çıkan yeşil pasaportu gösterip “Ben Alaattin Çakıcı değilim” diyor Fransız polisine.. Türk görevlilerin operasyon emri de şöyle başlıyor: Uzaktan görülüyor, fotoğrafları çekiliyor, alnındaki belirgin yara izi kendisini ele veriyor.
- Siyasetle bu kadar hemhal olmuş, emniyete sızmış bir isme nasıl oluyor da bu operasyon haber verilmiyor?
Çakıcı kendisine “Takiptesin, kaç” diye bir bakanın haber verdiğini söylüyor mesela. Hakikaten siyasetin içine nasıl girdiğini de görüyoruz bu ifadelerden... MİT’te daire başkanlığına birinin atanması için bile Çakıcı’nın nasıl mücadele verdiğini gördüğümüz gibi.
Ropörtajın tamamı için tıklayınız