Savcı Turgut Behzat Ç.'ye karşı

Yeni yayın döneminin en iddialı dizilerinden olan ‘Reaksiyon’ yarın akşam Star TV’de başlıyor.

Silahların ateşlendiği, bombaların patladığı aksiyon dolu dizinin başrollerini İbrahim Çelikkol, Erdal Beşikçioğlu, Selen Soyder, Nehir Erdoğan ve Yurdaer Okur paylaşıyor.

‘Karadayı’da canlandırdığı ‘Savcı Turgut’ karakteriyle büyük bir hayran kitlesi yaratan Yurdaer Okur bu kez karşımıza ‘İstihbarat Şefi Gürkan’ olarak çıkıyor. Baş düşmanı ise dizinin kötü adamı ‘Behzat Ç’ ile gönüllere taht kuran Erdal Beşikçioğlu’nun canlandırdığı ‘Yavuz’.

Yurdaer Okur 'Karadayı'nın kötü adamı 'Savcı Turgut' rolüyle tanınsa da ciddi bir tiyatro eğitimi, uzun bir sahne deneyimi ve birçok yapımı sığdırdığı uzun bir kariyeri var. 'Reaksiyon' dizisindeki önemli rollerden biri olan 'Gürkan'ı üstlenen Yurdaer Okur ile Posta'dan Uğur Alkapar, Cihangir'deki Journey Cafe'de buluştu ve konuştu.

‘Savcı Turgut’ olarak büyük çıkış yakaladınız. Kötü adam olmasına rağmen neden bu kadar sevildi?

‘Karadayı’ benim hayatımda önemli bir basamak oldu. ‘Savcı Turgut’ gerçekten insanların sevdiği ve aynı zamanda nefret ettiği bir karakter haline dönüştü. Yani kötülerin insan yönünü ön plana çıkarıp çok boyutlu bir karakter oynayınca farklı bir şey görüp sevdiler. O yüzden ‘Savcı Turgut’ macerasını asla unutmayacağım.

Ama sonuçta kötü adam. Öldüğünde “Oh kurtuldum” dediniz mi?

Demedim çünkü büyük bir emek söz konusu. Yarattığınız karakter bir süre sonra çocuğunuz gibi oluyor. Biraz daha yaşasın, yeraltı dünyasına girsin, bendeki miadını tamamlasın da sonra ölsün isterdim. Biraz üzüldüm yani.

Dizinin müdavimleri karakterinizin başroldeki Kenan İmirzalıoğlu’ndan bile daha öne çıktığını düşünüyor...

Bence sadece hayranlık duymuş olabilirler. Ama bu kendi rotasında giden, hikayesi bitince ölecek bir adamdı. Öyle bir şey yok.

Artık ‘Karadayı’yı geride bırakıyorsunuz. Peki ‘Reaksiyon’un kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Önceden saygı duyduğum, tanıyınca da çok sevdiğim bir ekip var. Bahadır Özener, Cüneyt Aysan, Başar Başaran, Emre Özdür ve Ozan Aksungur gerçekten müthiş insanlar. Beni aradılar. Bir hikaye kurduklarını söylediler. Hikayeyi dinledim, senaryoyu okudum. Kurdukları o dünyaya inanmak istedim. Kim oynarsa oynasın sorumluluk isteyen bir karakter onun bilincindeyim.

İstihbarat şefi ‘Gürkan’ nasıl biri?

40 yaşlarında, idealist genç bir istihbarat başkanı profili. Gerçekten inandığı değerler uğruna hayatını ortaya koyabilecek kadar cesur. İnatçı ve sistemdeki bozukluklara tahammül edemeyen, çalışmayan her türlü şeyin karşısında olan bir karakter.

Kötü adamdan iyi adama geçtiniz. Daha olumlu tepkiler bekliyor musunuz?

‘Savcı Turgut’un hikayesi 70’lerde geçiyordu. Elimizde çok veri vardı. Oradan sonra sadece ofiste gördüğümüz, genellikle gizemlerle dolu daha derin bir karaktere geçiş yapıyoruz. Biraz yabancılaşma olacaktır ama bunu da seveceklerini düşünüyorum.

Fragmanlardan gördüğümüz kadarıyla büyük bir prodüksiyon söz konusu. Sizi nasıl etkiledi?

Dizi setleri içinde yapılmış en büyük prodüksiyon. Uzun bir hazırlık safhası vardı. Fırkateynler, helikopterler... Görmeye alışık olmadığımız sahneler var. İlk bölümdeki bir sahne için Sirkeci’yi kapattık ve bunu daha önce sadece James Bond filminin ekibi başardı.

Kötü adamı oynarken, “Bu bölüm gösterildiğinde çok küfür yiyeceğim” dediğiniz anlar oluyor mu?

Hangi karede hangi anda nasıl küfürler yiyeceğim daha oynamadan kafamda beliriyor. O hoş bir şey. Onu düşünerek oynamak, seyirciyle aramda iletişim olduğunu gösterir. 

Hem popüler olup hem de “Ben sanat yapıyorum özel hayatım kimseyi ilgilendirmez” demek mümkün mü?

Tabii çok mümkün değil çünkü tüketim toplumuna hızla tüketilen bir iş sunuyorsunuz. Yine de sadece yaptığınız işle anılmak mümkün. Mesela futbolculara bakın. Bence gerçek yıldızlar onlar. Yüz binlerce kişiye canlı gösteri yapıyorlar. Yaptıkları işle konuşuluyorlar. Yaptıkları iş beğenilirse yıldız olurlar. Bana gösterilen hayranlığın ötesinde yaptığım işe hayranlık vardır. Ama zaten ben aşırı popüler ya da magazin basınının ilgileneceği projelerde de yer almadım.

Çok ortalıkta görünmüyorsunuz. Onunla da ilgisi var mı?

5 sene önce nasıl yaşıyorsam şimdi de öyle yaşıyorum. Yaşam biçimimi duruma göre değiştiren bir yapım yok.

3 yıl önce Dilara Yalçın ile evlendiniz. Kızınız Suzi de 2 yaşında. “Zaten mutlu bir evliliğim var. Ben malzeme değilim” diyor musunuz?

Evet gençler o işleri yapsınlar. Biz başka bir kulvardayız. Evlendik, 40 yaşına geldik.

Eşiniz de oyuncu, sizi eleştiriyor mu?

Evet. En güvendiğim eleştirmenim diyebilirim. Tiyatro kökenli olması, oyunculuğu bilmesi, bir süre Bilkent Üniversitesi Tiyatro bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışması dolayısıyla hem tiyatro hem de televizyon işleriyle ilgili mutlaka oturup konuşuyoruz.

Nasıl tanıştınız evlendiniz?

Şu anda kızım Suzi 2 yaşında. İleride annesinin babasının nasıl tanıştığını ona ben anlatayım istiyorum. Bu özel bir şey. Bu hakkı benim elimden almayın. Kızım onu bir yerden okusun istemiyorum.

Uzun çalışma saatleri evliliğinizi etkilemiyor mu peki?

Bu tempoya çok alıştık. İyi ki ben Dilara gibi biriyle evlenmişim. Gerçekten oyunculuğun nasıl bir şey olduğunu bilen ve bu anlamda destek olan bir eşinizin olması çok önemli.

Şöhret ve evliliğin tuhaf bir ilişkisi var. Meşhur olan boşanıyor. Siz de kaygı duyuyor musunuz?

Hiç öyle bir şey düşünmüyoruz. Bunu o düzenin içinde olanlar düşünsün. Biz unumuzu eledik eleğimizi astık. Ne yapmak istediğimizi biliyoruz. Hayata karşı tavrımız belli.

ROL ARKADAŞLARINI ANLATTI

ERDAL BEŞİKÇİOĞLU: Erdal ile 2006’daki ‘Köprü’ dizisinden bu yana bir daha ne zaman karşılıklı oynayacağız derdik. Benim bu projede Erdal’la çalışmam bize özel bir fırsat oldu.

İBRAHİM ÇELİKKOL: Belli bir dünya kurup içinde kalabilen bir oyuncu. Duygularını çok içinde tutabilen, zekasını da oynarken kullanabilen bir yapısı var. Aksiyon konusunda da çok becerikli.

NEHİR ERDOĞAN: Çok başarılı bulduğum doğal bir oyuncu.