Sapla samanı karıştırma Fatih Altaylı!
"Fatih Altaylı, yazılarını beğenmediği Bekir Coşkun'un işine son verdi" yalanından "haber" çıkaran medyatava
ADNAN BERK OKAN
Sevgili Fatih;
Bir açık mektup daha...
Ama ne yapayım ki mecburum...
Neden mi mecburum?..
Söyleyeyim:
Sapla samanı birbirine karıştırdığın için...
Çürük elmaları da bizim sepete doldurup bize bulaştırdığın için...
Acele etme...
Nasıl karıştırdığını da anlatacağım..
Haklı olup olmadığını da belirteceğim...
Ama önce bir kısa hatırlatma...
Senin (nedense) adını vermediğin ama böylece hepimizi "töhmet" altında bıraktığın "Yalan" haberi yapan refikimiz medyatava idi...
Hani "Medyatava yazmadıysa doğru değildir" diye böbürlenen arkadaşlarımız var ya işte onlar...
Oysa bir zamanlar geçerli olan o slogan, Yiğit Bulut'un HaberTürk'ün sloganı olan "Gücümüzü özgürlüğümüzden alıyoruz" manifestosunu yerle bir ettiği gibi uçup gitti onun yerini, "medyata tava yazdıysa 5 kere kontrol et" uyarısına dönüştü...
Medyatavanın son dönemindeki bu dönüşümü bildiğim için "Fatih Altaylı, yazılarını beğenmediği Bekir Coşkun'un işine son verdi" yalanını yutmamıştım...
Hem de gazeteciler.com okurlarından anında gelen, "Fatih Altaylı Bekir Coşkun'u kovmuş bir şeyler yazmayacak mısınız?" çağrılarına rağmen...
Çünkü ben öyle bir büyük hatayı daha önce Deniz Baykal'ın yayımlanan görüntülerindeki aceleciliğimle yapmıştım...
En az kör bir eşek kadar kafam çalıştığına göre, aynı çukura ikinci defa düşmedim...
Bekledim...
Nitekim haklı çıktım...
Daha önce "Fatih Altaylı, yazılarını beğenmediği Bekir Coşkun'un işine son verdi" yalanından "haber" çıkaran medyatava bu kez şöyle yazıyordu:
"Fatih Altaylı Bekir Coşkun'un kovulmasını engellemeye çalışıyor..."
O "çevir kazı yanmasın" dönüşümü sonrasında ise aynı sayıda olmasa bile bazı okurlarımızdan "sabrınız ve öngörünüz için tebrikler" mesajı alıyordum...
Sevgili Fatih;
HaberTürk'ün web sayfasında yayımlanmayan ancak fiziki gazetenizin taşra baskılarında yer alan (Büyükşehir baskılarında "Aman İranlaşmayalım da" yazısı yer alıyor) "Dedikodu ne büyük pisliktir" başlıklı yazında, isim vermeden ve "ayrım" da yapmadan bütün internet medyasına "çakıyorsun"...
Sapla samanı karıştırdığın yer işte burası...
Yani bu arada bizim gibi haber konusunda "Ciddi - güvenilir" olan siteler de "zan" altında kalıyor...
"Acaba?" sorusu yerleşiyor kafalara...
Oysa biz haberin içeriği ne olursa olsun, haber bir kaynaktan alınmışsa mutlaka adını belirtiyoruz...
Haber kaynağının reklâmının olacağı ise bizim için önemli değlidir....
Kaldı ki "reklâm kıskancı" da değiliz...
Değerli kardeşim;
Okurların senin üslûbuna alıştılar belki ama inan sakin yazdığın zamanlar müthişsin...
Yani Fatih...
Çok bağırıp çağırdın, hakaret ettin diye yazdıklarının etkinliğinin arttığını sanıyorsan yanılıyorsun...
Aksine, yazıların değer yitiriyor; etkin olmayan sıradan okuyucunun hoşuna gitse de kanaat önderi, entelektüel ve aydın kesimin gözünde inanılırlığı kayboluyor...
Madyatava'nın yalan haberi nedeniyle kızmakta, sinirlenmekte ve hatta öfkelenmekte haklısın ama...
Sakin ol be kardeşim...
Yalan haber yapmaktan utanmayanlar, sen "Utanmaz" dedin diye utanacak değiller ya...
Ancak Fatih...
Bekir Coşkun'un kovulduğu haberine gösterdiğin tepkinin yüzde birini "Bekir Coşkun, referandum öncesi zorunlu izne ayrıldı" diye yazanlara göstermedin...
Neden?..
Çünkü haberin kaynağının bizzat Bekir Coşkun olduğunu biliyordun...
Bekir, Emin'e söylemişti bunu...
Emin de haberi yapan sevgili kardeşimiz Talat Atilla'ya...
Talat gazetecinin kralı...
Böyle bir haberi, hele sağlam bir kaynaktan aldıktan sonra yayımlamaz mı?..
Yayımladı tabii...
Sonra ne oldu?...
SÖZCÜ, Çölaşan'dan çıkan bu haberi Türktime'dan almış gibi yayımlayıverdi...
Böylece...
"Çölaşan'dan, Doğru'dan sonra Coşkun da bize gelecek" mesajı ile Bekir Coşkun'un değerini arttırdı...
Tam da bir yıl dolmak üzereyken (maaş artış dönemi) sen bu haberin "iyi" niyetli olarak uçurulduğunu düşünmeyecek kadar akıllı adamsın Fatih...
Ama yönettiğin gazeteye katkısı olan bir yazarını feda etmeyecek kadar da profesyonelsin...
Neyse...
Bu arada umarım bundan sonra yalan haber yapan internet sitelerinin adını vermeyi unutmazsın...
Çünkü sen de temelinde internet ortamında sesini duyurmuş arkadaşlarımızdan birisin...
Lütfen çürük elmaları bizim sepete koyup bize de bulaştırma...
[email protected]
Sevgili Fatih;
Bir açık mektup daha...
Ama ne yapayım ki mecburum...
Neden mi mecburum?..
Söyleyeyim:
Sapla samanı birbirine karıştırdığın için...
Çürük elmaları da bizim sepete doldurup bize bulaştırdığın için...
Acele etme...
Nasıl karıştırdığını da anlatacağım..
Haklı olup olmadığını da belirteceğim...
Ama önce bir kısa hatırlatma...
Senin (nedense) adını vermediğin ama böylece hepimizi "töhmet" altında bıraktığın "Yalan" haberi yapan refikimiz medyatava idi...
Hani "Medyatava yazmadıysa doğru değildir" diye böbürlenen arkadaşlarımız var ya işte onlar...
Oysa bir zamanlar geçerli olan o slogan, Yiğit Bulut'un HaberTürk'ün sloganı olan "Gücümüzü özgürlüğümüzden alıyoruz" manifestosunu yerle bir ettiği gibi uçup gitti onun yerini, "medyata tava yazdıysa 5 kere kontrol et" uyarısına dönüştü...
Medyatavanın son dönemindeki bu dönüşümü bildiğim için "Fatih Altaylı, yazılarını beğenmediği Bekir Coşkun'un işine son verdi" yalanını yutmamıştım...
Hem de gazeteciler.com okurlarından anında gelen, "Fatih Altaylı Bekir Coşkun'u kovmuş bir şeyler yazmayacak mısınız?" çağrılarına rağmen...
Çünkü ben öyle bir büyük hatayı daha önce Deniz Baykal'ın yayımlanan görüntülerindeki aceleciliğimle yapmıştım...
En az kör bir eşek kadar kafam çalıştığına göre, aynı çukura ikinci defa düşmedim...
Bekledim...
Nitekim haklı çıktım...
Daha önce "Fatih Altaylı, yazılarını beğenmediği Bekir Coşkun'un işine son verdi" yalanından "haber" çıkaran medyatava bu kez şöyle yazıyordu:
"Fatih Altaylı Bekir Coşkun'un kovulmasını engellemeye çalışıyor..."
O "çevir kazı yanmasın" dönüşümü sonrasında ise aynı sayıda olmasa bile bazı okurlarımızdan "sabrınız ve öngörünüz için tebrikler" mesajı alıyordum...
Sevgili Fatih;
HaberTürk'ün web sayfasında yayımlanmayan ancak fiziki gazetenizin taşra baskılarında yer alan (Büyükşehir baskılarında "Aman İranlaşmayalım da" yazısı yer alıyor) "Dedikodu ne büyük pisliktir" başlıklı yazında, isim vermeden ve "ayrım" da yapmadan bütün internet medyasına "çakıyorsun"...
Sapla samanı karıştırdığın yer işte burası...
Yani bu arada bizim gibi haber konusunda "Ciddi - güvenilir" olan siteler de "zan" altında kalıyor...
"Acaba?" sorusu yerleşiyor kafalara...
Oysa biz haberin içeriği ne olursa olsun, haber bir kaynaktan alınmışsa mutlaka adını belirtiyoruz...
Haber kaynağının reklâmının olacağı ise bizim için önemli değlidir....
Kaldı ki "reklâm kıskancı" da değiliz...
Değerli kardeşim;
Okurların senin üslûbuna alıştılar belki ama inan sakin yazdığın zamanlar müthişsin...
Yani Fatih...
Çok bağırıp çağırdın, hakaret ettin diye yazdıklarının etkinliğinin arttığını sanıyorsan yanılıyorsun...
Aksine, yazıların değer yitiriyor; etkin olmayan sıradan okuyucunun hoşuna gitse de kanaat önderi, entelektüel ve aydın kesimin gözünde inanılırlığı kayboluyor...
Madyatava'nın yalan haberi nedeniyle kızmakta, sinirlenmekte ve hatta öfkelenmekte haklısın ama...
Sakin ol be kardeşim...
Yalan haber yapmaktan utanmayanlar, sen "Utanmaz" dedin diye utanacak değiller ya...
Ancak Fatih...
Bekir Coşkun'un kovulduğu haberine gösterdiğin tepkinin yüzde birini "Bekir Coşkun, referandum öncesi zorunlu izne ayrıldı" diye yazanlara göstermedin...
Neden?..
Çünkü haberin kaynağının bizzat Bekir Coşkun olduğunu biliyordun...
Bekir, Emin'e söylemişti bunu...
Emin de haberi yapan sevgili kardeşimiz Talat Atilla'ya...
Talat gazetecinin kralı...
Böyle bir haberi, hele sağlam bir kaynaktan aldıktan sonra yayımlamaz mı?..
Yayımladı tabii...
Sonra ne oldu?...
SÖZCÜ, Çölaşan'dan çıkan bu haberi Türktime'dan almış gibi yayımlayıverdi...
Böylece...
"Çölaşan'dan, Doğru'dan sonra Coşkun da bize gelecek" mesajı ile Bekir Coşkun'un değerini arttırdı...
Tam da bir yıl dolmak üzereyken (maaş artış dönemi) sen bu haberin "iyi" niyetli olarak uçurulduğunu düşünmeyecek kadar akıllı adamsın Fatih...
Ama yönettiğin gazeteye katkısı olan bir yazarını feda etmeyecek kadar da profesyonelsin...
Neyse...
Bu arada umarım bundan sonra yalan haber yapan internet sitelerinin adını vermeyi unutmazsın...
Çünkü sen de temelinde internet ortamında sesini duyurmuş arkadaşlarımızdan birisin...
Lütfen çürük elmaları bizim sepete koyup bize de bulaştırma...
[email protected]