RÖPORTAJ

Şamil Tayyar'dan olay yaratacak sözler

Ak partiye kapatma davası açılırsa, genelkurmay başkanı bile görevden alınabilir...

Şamil Tayyar'dan olay yaratacak sözler

GAZETECİLER.COM

Sürecin başından beri en çok konuşan, en çok yazan gazeteci oldu. Hatta işi öyle takip etti ki ismi ‘Ergenokon gazetecisi’ne çıktı.

Zaman ilerledikçe ve ülke kutuplaştıkça bir kesimin sevgilisi, diğer kesimin düşmanı haline geldi. Yandaş diye etiketlendi, yargıyı etkilemekle suçlandı. Ancak tüm bunlar çalışmalarının devamına engel olmadı. Gazetedeki yazılarının yanı sıra Ergenekon üzerine kitaplar da kaleme aldı. Ve hakkında davalar açılmaya başlandı.

Star gazetesinin Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar’dan bahsediyoruz. Tayyar geçtiğimiz haftadan beri yine gündemde. Bu kez “Operasyon Ergenekon” adlı kitabından dolayı aldığı 1 yıl 8 aylık hapis cezası nedeniyle. Ancak ceza açıklanır açıklanmaz medyada ilginç bir şey oldu.

Birbirine ters, birbiriyle kavgalı gibi görünen isimler Tayyar hakkında verilen ceza ile ilgili ortak ses çıkardılar. Günlerdir farklı kesimlerin kalemleri olarak anılan yazarlar ona destek yazıları yazıyor, karara itiraz ediyor.

Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı da gündemdeki gazetecinin kapısını çaldı ve kendisi hakkında çıkan haberleri değerlendirmesini istedi. Şamil Tayyar'dan yine çarpıcı açıklamalar geldi.

- Size karşı Ergenekon ile ilgili açılan kaç dava var?

30-35 arası. Ergenekon davasının bu aşamaya gelmesinde benim ciddi bir rolüm olduğunu düşünenler var. Hatta birtakım çevreler soruşturmayı yürüten savcıları yönlendirdiğimi iddia ediyorlar. O nedenle hedef haline getirildim.

- Bir dönem Susurluk gazetecileri vardı, şimdi de Ergenekon gazetecileri var. Siz bunların başını çekiyorsunuz. Bunu bir avantaj mı yoksa bir dezavantaj olarak mı görüyorsunuz?

Toplumsal ilgi bakımından avantaj ama başıma gelen bu işler bakımından dezavantaj. Sonuçta siz, aileniz, çevreniz hedef haline geliyorsunuz. Koruma ile gezmeye başlıyorsunuz. Ben bu yüzden evimi değiştirdim. Ama korumayı bir süre önce salıverdim. Sürekli biriyle dolaşmak çok zor bir şey.

-Hakkınızda verilen son karara gelirsek...Mahkeme 1 yıl 8 ay hapis cezası kararı verdi, sonra bunu 5 yıl suç işlememe şartıyla erteledi. Bu, ne anlama geliyor?

5 yıl mahkeme sizi denetim altına alıyor. Bu sürede trafik cezası hariç herhangi bir suçtan ceza alırsanız ikisi birlikte değerlendiriliyor. Siz temyiz hakkınızı kullanıyorsunuz ve konu Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay onarsa o zaman tüm cezaları birlikte çekersiniz.

ERGENEKON’U YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM

- Bu karar, bundan sonra Ergenekon üzerine kalem oynatmayacağınız anlamına mı geliyor?

Yazmaya devam edeceğim tabii ama beni sınırlandıracak. Daha önce de 14 Eylül’de verilen ve aynı şekilde 5 yıl suç işlememeyi gerektiren bir cezam vardı. Şimdi kronometre üç ay daha ileri gitti. Bunlar hukuki değil, siyasi kararlar.

- Neden size yönelik siyasi kararlar veriyorlar?

Bakın, Malatya davası ile ilgili yazdıklarım nedeniyle Muzaffer Tekin, Veli Küçük, Zekeriya Öztürk şikayetçi oluyorlar. Oysa onlar mağdur değil ki.

- Neden yapıyorlar bunu o zaman?

Benimle bilinçli uğraşıyorlar çünkü bu konuyu canlı ve sıcak tutuyorum. Beni bertaraf edebilirlerse davanın akamete uğraması kolaylaşır.

GENELKURMAY BASIN KONUSUNDA SIKIŞTIRIYOR...

Şamil, aslında “olması gereken” gazetecilik örneği sergiliyor ancak “doğru yapan” herkesin düştüğü küçük “yanlışlara” o da düşüyor zaman zaman…
“Sorun sistem mi insan mı?”
Şamil bu soruyu kendine sorup cevaplamalı…
Eğer darbeleri sistem üretiyorsa sistemi eleştirmeli…
Yok, eğer darbe girişimleri (son 10 yıldan söz ediyorum) “kişisel” macera heveslilerinin işi ise “kişileri” hedef almalı…
Ama…
Hiçbir durumda “Kurumlar”ı, sistemle ve maceraperestlerle ilişkilendirmemeli…
Örneğin, hazırlanan ceza yasasında yer alan; gazeteciliği iyice zorlaştıracak kanun taslaklarını, “Genelkurmay önce yargıyı kafese aldı, şimdi de hükümeti kafese sokmak üzere” diyerek Genelkurmay ile irtibatlandırması, doğrularının inanılırlığını zedeliyor…
Bu söyledikleri "maddi delile" dayalı birer "tespit" değil, "iddia"sadece...
Oysa Şamil gibi başarılı bir gazetecinin inandırıcılığına “toz” bile konmamalı…


- Bu kadar çok belgeye, emniyet içinden bu kadar detaylı bilgiye nasıl ulaşıyorsunuz?

Bu arz talep meselesi. Siz işlerin üzerine gidince bilgi geliyor. Bu Susurluk’ta da oldu ama o zaman bununla uğraşan gazetecilere kahraman dendi, şimdi ise suçlu muamelesi görüyoruz. Emniyete yakınlık meselesine gelince, beni bir yere angaje edip zayıflatmaya çalışıyorlar. Oysa 25 yıldır Ankara’da gazetecilik yapıyorum. Burada her gazetecinin belli çevrelerle ilişkileri vardır, olmak zorunda. Benim sadece emniyetle değil, her kesimle ilişkim var.

- Sizinle ilgili mahkemenin verdiği son kararın bozulma ihtimali var mı?

Ben aldığım cezadan ya da boy hedefi yapılmaktan dolayı kırgın ya da sitemkâr değilim. Beni asıl endişelendiren hükümetin bu süreçteki rolü. Son dönemde TCK’da bir değişiklik çalışması var. Biz gazetecilerin yargılandığı maddelerle ilgili. Eğer bunlarda ceza artırımı söz konusu olursa bu cezaların ertelenmesi ya da paraya çevrilmesi imkânsızlaşacak. Bu basın özgürlüğüne büyük bir darbedir. Sanıyorum Genelkurmay, hükümeti bu konuda ciddi şekilde sıkıştırıyor. Genelkurmay önce yargıyı kafese aldı, şimdi de hükümeti kafese sokmak üzere. 

- Bu kaygıdan dolayı mı meslektaşlarınız bu kez size büyük destek verdiler?

Olabilir, bu kez medya sınavı geçti. Farklı kamplarda görünen gazeteciler de arkamda durdular. Mesela normal şartlarda benimle Balçiçek Pamir’in bir araya gelmesi çok zordur. Bana ve dolayısıyla basın özgürlüğüne destek vermesi son derece önemli. Diğer birçok meslektaşım da öyle. Böylece belki de medyadaki kutuplaşmayı kırmanın bir vesilesi doğmuş olur.

DEVLET İÇİNDEKİ MUTABAKAT BOZULDU

- Ergenekon’un ‘bilirkişisi’ gibi bir imajınız oluştu. Ama Ergenekon’un ne olduğu ile ilgili kafa karışıklığı var. Siz çetelerden bahsediyorsunuz, Ergenekon hepsinin üst şemsiyesi mi?

Tepede merkezi ve derin bir yapı. Bir de onun bağlı oldukları var. Tepedeki yapı Ergenekon. Aslında Silivri’de yargılananlar tam olarak Ergenekon’u tarif etmiyor. Suyunun suyu bile değil.

-En tepedeki isimlerin yargılanması gibi bir olasılık en azından şimdilik görünmüyor diyorsunuz. Peki ama Eruygur, Tolon gibi isimler yargılanabiliyor da tepe isimler neden yargılanamıyor? Tolon ve Eruygur da yüksek rütbeli isimler sonuçta.

Evet, aslında 9 Mart ile ilgili hesaplaşmayı saymazsak ilk defa bu kadar üst düzeyde bir sorgulama yapılıyor. Ama bir yerde kestiler. Devlet içindeki kısmi mutabakat bozuldu. O mutabakat olmasa Şener Paşa’yı da Hurşit Paşa’yı da asla göz altına alamazlardı.

- Neden bozuldu?

Hükümetin demokratik açılım dolayısıyla eli zayıfladı. Devamı için askere karşı daha toleranslı.

-Operasyonun devamı gelecek mi yoksa burada mı kalacak süreç?

Kesin bir şey söylemek zor ama temel faktörler değişirse soruşturmanın seyri de değişebilir.

-Ne olabilir mesela?

2008’de AK Parti hakkında kapatma davası açılmasa soruşturma bu kadar büyümeyebilirdi. Yarın parti hakkında ikinci bir kapatma davası açılırsa...

-Açılırsa ne olur?

O zaman çok sayıda general içeri alınabilir. Belki Genelkurmay Başkanı’nın da görevden alınması söz konusu olabilir.

- Bundan şu çıkıyor: “Operasyonu tamamen hükümet yönlendiriyor” Öyle mi?

Hayır, bunu hükümetin yönlendirdiği bir operasyon olarak görmüyorum. Soruşturmayı yürüten savcıların operasyonun devamı için arkalarında ciddi bir siyasi iradeye ihtiyaçları var. Ama o irade şu an yok. Çünkü dediğim gibi demokratik açılım nedeniyle hükümet askerle el sıkıştı.

DAVA AÇILIRSA AK PARTİ DAHA AGRESİF OLUR... [page_end]

- Ama ikinci bir kapatma davası açılırsa hükümetin siyasi iradesi zayıflar?

O zaman iktidar partisi uzlaşarak değil, çatışarak ayakta kalmaya çalışır. Daha agresif olur.

- İçeri alınabilir dediğiniz generaller kimler?

Emekli generaller. Söz gelimi yakın bir zamanda darbe günlüklerinde ismi geçen paşaların ifadeleri alındı. Sonra tutuklama talebine bile ihtiyaç duyulmadan serbest bırakıldılar. En kötü ihtimalle mahkemeye sevk edilmeleri gerekiyordu. Ama devletteki mutabakat etkili oldu. Oysa Mustafa Balbay, günlükleri nedeniyle yargılanıyorsa Özden Örnek niye dışarıda? Biri Ergenekon günlükleri ise diğeri Narnia günlükleri mi?

- Bu generaller serbest bırakılacaklarsa sorgulamaları niye alındı? Topluma ‘temizler’ mesajı vermek için mi?

Ona ilişkin söylenecek çok şey var ama şu an için erken.

- Neden erken olsun?

Yanlış anlaşılabilir ama zaman içinde onu da açıklarım. Orada çok karanlık bir nokta var. Bu basit hukuki bir süreç değil.

Özel Kuvvetler karargâhı neden basıldı?

8 ASKERİN İSMİ NOTLARDA VARDI

- Bülent Arınç’a suiast iddiası ile ilgili ilginç gelişmeler yaşandı. Son olarak Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın üç saat görüşmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bir mutabakat var mı?

Bu, Ergenekon’dan bağımsız bir olay. Eğer biz Ergenekon’u Silivri ile sınırlı tutuyorsak bu farklı bir şey. Ama sonuçta devlet içinde kümelenmiş odaklar var. Çukurambar’da ele geçirilen notta Arınç’ın ismi yok ama adres var. Ayrıca lojman ve işyerlerinde yapılan aramalarda özel bilgi notlarına rastlandı. Gözaltına alınan 8 asker o notlardaki isimler.

- Özel Kuvvetler karargâhına neden baskın yapıldı?

Cevapsız kalan sorular yüzünden. Başbakan karanlık noktaların aydınlatılmasını istiyor ama asker tepkili.

- Yani bir mutabakat yok mu?

Baskının sürmesi mutabakatın olmadığını gösteriyor. Onun için mühürler söküldü, arşive dalındı. Asker devlet sırrı gerekçesiyle karşı çıktığı için ara yol bulundu. Devlet sırrını sadece hakim görürmüş, o nedenle arşiv taramasını sadece hakim yapıyor.

- Başbakanlık’taki zirveye ne diyorsunuz?

O MGK toplantısı öncesi hazırlık niteliğindeydi. Baskın da olağanüstü gündem maddesi olarak masaya yatırıldı. Sonuçta Başbakan suikast iddiasını çok önemsiyor, eski pozisyonuna döndü. Yeniden güven tazelenmezse ilişkilerin seyri değişebilir. Süreç devam ederse Genelkurmay Başkanı’nın görevden alınması dahil önemli operasyonlar gündeme gelebilir. Burada Başbuğ’un tavrı önemli rol oynayacak.

SAYLAN VE KÜÇÜK YANLIŞ OLDU

- Ergenekon’un cadı avına döndüğü ile ilgili bir kanaat oluştu. İddianamenin greksiz ayrıntılarla dolu olduğu söyleniyor. Siz Ergenekon sürecinde hata görüyor musunuz?

Görüyorum tabii ki. Ben olsam Yalçın Küçük ve Türkan Saylan’ı asla dahil etmezdim mesela. İddianame de evet detaylı ama savcılar her ayrıntıyı koymazlarsa haklarında spekülasyonlar yapılıyor. Onların inisiyatif kullanabileceği kanun değişikliğinin yapılması lazım.

- Siz iddianameye dayanarak Güler Kömürcü ve Tuğrul Türkeş arasında geçen konuşmayı yazdığınız için hüküm giydiniz. Pişman mısınız?

Bugün olsa yazmayabilirdim ama orada yazanların da yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Oradaki dostluk başka bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyor. Ergenekon’u koruyan bir anlayış var. O ilişki bu nedenle özel olmaktan çıkıyor. Bunu yazmak etik olarak tartışılabilir ama bunu yaptırıma dönüştürmek ayrı.

‘1 NUMARA’YA DOKUNULUR MU?

- Kapatma davası açılırsa hükümet bir numaraya da dokunacak kadar cesurlaşır mı?

Onu bilemeyiz. Çatışmanın dozuna bağlı. Onu karşılıklı anlaşmalar belirleyecek.

- Bir numaraya dokunmak Türkiye’de neye sebep olur? Neden bu kadar çekiniliyor?

Güçlü bir karakter. Ona gücünü veren ise devlet içindeki bazı kurumlar. O kurumlar harekete geçerse Türkiye’yi darbeye götürebilecek provokatif eylemler başlayabilir, faili meçhul cinayetler tetiklenebilir, hükümete muhtıra verilmesi için ciddi baskı ortamı oluşabilir.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar