ANALİZ

Salih Tuna'nın gözüyle yeni sınıfın dallamaları

Salih Tuna'nın "'yeni sınıfın yeni dallamaları.' Riya, kibir, israf gani; züht, takva, infak hak getire" deyişi

Salih Tuna'nın gözüyle yeni sınıfın dallamaları

ADNAN BERK OKAN

Hamlet diyor ki Horatio’ya:
“Yaptığının farkında değil mi bu adam? Türkü söylüyor mezar kazarken.”
Horatio cevap veriyor:
“Alışmış, umursamıyor artık”

                              *

Meslektaşlarımın tuzu kuru olanlarını (her iki taraftan da) karşılıklı olarak birbirlerinin mezarlarını kazarken türkü söyleyen o Danimarkalı askere benzetiyorum....
Çünkü kanıksamışlar bunu...
Çünkü "kamplaşmaya" alışmışlar...
Çünü karşılıklı kamplaşma bunların "ekmek kapıları"...
Çünkü karşılıklı kamplaşma yok; bunlara ekmek yok...
Çünkü bunlar barışmada, uzlaşmada değil; kavgacılıkta birbirlerine benzemeyi tercih ediyorlar...
Kim ki karşı tarafa "farklı düşünelim ama bunu kavgasız yapalım" davetiyesi çıkarıyor hemen kendi mahallesinden dışlanıyor...
İtibarsızlaştırılma eylemine başlanıyor...

                              *

Bu arada kamplaşma giderek daha "tehlikeli" bir hal alıyormuş...
İç savaşı körüklüyormuş...
Kapı komşularını birbirine "düşman" ediyormuş; umurlarında bile değil...
Bir gurup meslektaşım ise bunun farkında olmalı ki, giderek iyice çılgınlaşan diğerlerini sağduyulu olmaya çağırıyorlar...
Konu belli:
Ergenekon
ve Balyoz davaları ile bu kovuşturma dosyalarından tutuklu yargılanan "şüpheliler"
Sözü sağduyulu yazarlarımızdan biri olan Salih Tuna'ya getireceğim ama önce Avrupa Komisyonu'nun son ilerleme raporunda bu davalarla ilgili yer alan bir ifadeyi hatırlatacağım..
Raporun bir yerinde şöyle deniliyor:

"Dava (Ergenekon) Türkiye'nin demokratik kurumlarının düzgün işlemesi ve hukukun üstünlüğü noktasında özgüvenini güçlendirmek için bir fırsattır. Bu bağlamda dava sürecinin hukuka uygun yürümesi, bilhassa yargılananların haklarına saygı gösterilmesi önemlidir."

                              *

 Salih Tuna da Yeni Şafak'ta başlığı altında yayımlanan makalesinin bir yerinde şöyle diyor:

"Onlarla 'bunlar' arasındaki farklar gitgide belirsizleşmeye başladı.
Bunlar, yani, 'yeni sınıfın yeni dallamaları.'
Riya, kibir, israf gani; züht, takva, infak hak getire.
Hem gitgide onlara benziyorlar, hem de onlarla kıyasıya 'kavga' ediyorlar!
Hiç insan kavga ettiğine bu kadar benzemeye çalışır mı?

                              *

 Salih Tuna'nın "'yeni sınıfın yeni dallamaları.' Riya, kibir, israf gani; züht, takva, infak hak getire" deyişi; Avrupa Komisyonu son ilerleme raporunda yer alan "Türkiye'nin demokratik kurumlarının düzgün işlemesi ve hukukun üstünlüğü noktasında özgüvenini güçlendirmek için bir fırsattır" cümlesinin köşe yazarı lisanıyla söylenmiş şeklidir...

                              *

Yine Salih Tuna'nın "Hiç insan kavga ettiğine bu kadar benzemeye çalışır mı?" deyişi, Avrupa Komisyonu son ilerleme raporunda yer alan "dava sürecinin hukuka uygun yürümesi, bilhassa yargılananların haklarına saygı gösterilmesi önemlidir" ifadesinin terümesidir...
Çünkü...

                              *

Demokratik kurumların düzgün işlemesi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin eksiksiz uygulanması için; riyasız, kibirsiz, israfsız ama ibadet eden, inançlı, yardımsever görevliler ve halka ihtiyacımız vardır...
Bir insanın kavga ettiği değil, kavga etmeyen, hoşgörülü, uzlaşmacı, sağduyulu bir insana benzemesi daha doğru değil mi?..

                              *

Einstein, "İnsanı ahlâkça zenginleşiren ve asil yapan, evreni anlama çabalarıdır" demişti...
"Evren"in yerine "insan" deseniz de bir şey değişmez çünkü Evren, insan içindir...
İnsanı anlayan, evreni de anlar...
Evreni anlayan insanı zaten anlıyordur...
Ve biz bugünün Müslümanları ne yazık ki birbirimizi anlamadan, evreni anlamaya çabalıyor ve tabii ki başaramıyoruz...

                              *

Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama insanın dönüp içine bakmasını öneriyordu...
Ve diyordu ki, "bütün sırların anahtarları içimizde yeter ki içimize bakmayı başarabilelim..."

                              *

Salih içine bakmayı başarabilenlerden...
Vicdanının sesini aklının emirleriyle ortak edebilen bir yazar kardeşim...
Herkese da içine bakmasını tavsiye ediyor...
Ama...
Kendi mahallesindeki bir zamanın inançlı kitlelerinin paraya esir olduklarını ve beyinlerini tek bir kişi veya kuruma kiralayacak kadar alçaldıklarını anlatıyor...

                              *

Musset, "hiç kimse ıstırap çekmeden kendini tanıyamaz" diyordu.
Salih ilk gençliğinde büyük ıstırap çekenlerden...
Faşizm'in onur kırıcı, insan haysiyetini ayaklar altına alan zlmünü yaşayanlardan...
Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukunu alt edebilseydi ne Salih çekerdi o acıları...
Ne diğer yüz binlece yurttaşımız...
Salih o ıstırapları yaşadığı için erken olgunlaşanlardan...

                              *

Hâsılı...
Salih Tuna gibi Ak Parti Hükümeti'ne destek veren sağduyu sahibi ve Ak Parti'nin de gerçek tabanından gelen bu arkadaşlarımızın sayısı arttıkça umutlarımız da artacak...
Çünkü 12 Haziran'da yapılacak seçimleri Ak Parti'nin kazanacağı kesin gibi...
O büyük zafere giderken de, elde edilecek zaferden sonra da kamplaşmayı körükleyen, taraflar arasında kavgayı tahrik eden değil; Salih Tuna gibi doğruları söyleyen, empati yeteneği yüksek, olgunlaşmış meslektaşlarımıza ihtiyacımız olacak...
Ellerine sağlık Salih kardeşim...

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR