MEDYA KÖŞESİ

Salih Tuna'dan yıldırım cevap servisi

Biz, ancak ilâhi bir güç tarafından bahşedilebilecek kadar "mükemmel" yazı tekniğine sahip yazarların birbirleriyle "siyaset" üzerinden kapışmalarına kahroluyoruz.

Salih Tuna'dan yıldırım cevap servisi
GAZETECİLER.COM

Biz, ancak ilâhi bir güç tarafından bahşedilebilecek kadar "mükemmel" yazı tekniğine sahip yazarların birbirleriyle "siyaset" üzerinden kapışmalarına kahroluyoruz.
Nihayet "siyaset" dediğiniz şey "ideoloji".
Oysa hayat üzerinden kapışsalar.
Oysa sanat üzerinden birbirlerine sataşsalar.
Oysa toplumsal sorunlar üzerinden atışsalar birbirleriyle.
Ne demek mi istiyoruz?..
Söyleyelim:
Siyasi fikirlerini kendimize daha yakın görmemize rağmen Salih Tuna'nın, fazla statükocu bulduğumuz halde stiline ve zekâsına saygı duyduğumuz Yılmaz Özdil'den söz ediyoruz.
Ohhh beee!
Çok şükür söyledik de rahatladık.
Şimdi artık işimize dönüp, Salih Tuna'nın, Yılmaz Özdil'e nasıl da çaktığını anlatabiliriz.

 

Al sana, al sana!

Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfa güzeli Yılmaz Özdil biraderimiz dünkü yazısında "Al sana Aziz Nesin" demiş.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ı yaklaşık iki hafta evvel yumruklayan saldırgan da "Al sana açılım!.." demişti.

Nasıl bir üslup kardeşliğidir bu?

Biri "Al sana Aziz Nesin" diyor, diğeri, "Al sana açılım..."

Biri hasbelkader köşe yazarı, diğeri saldırgan bir vatandaş

Birinin elinde kalem var, diğerinin eli yumruk.

Biri Başbakan'a saldırıyor, diğeri Bakan'a.

"Al sana..."

"Al sana..."

Kim kimden etkilenmiş acaba?

Daha doğrusu, hangisi hangisinin mukallidi?

Zaman parametresine göre konuşacak olursak Yılmaz Özdil, saldırgan vatandaşın mukallididir demek zorundayız.

Öyle ya, o yumruk yaklaşık iki hafta evvel "sallanmış"; mahut yazı daha dün.

Lakin iş öncülük etmeye falan kalırsa vaziyet değişir.

Çünkü...

Samsun'daki saldırının ardından, "Yumruğunu 'adaletin tokmağı' yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu..." ifadelerini içeren yazısı, "Al sana açılım"dan aşağı yukarı bir hafta evveldir.

Biraz daha evveline gidecek olursak, Ahmet Türk'ün evinin krokisini dercetmiş!

Böyle böyle, "two size"e kadar gitmek mümkün.

Demem o ki, muhteva bakımından Yılmaz Özdil'in kıdemi tartışılmaz.

Lakin üslup da önemli...

Eskiler tevekkeli dememişler; "Üslubu beyan ayniyle insan" ; baksanıza şuraya:

"Al sana..."

"Al sana..."

Açık söyleyeyim, bu üslup kardeşliği hayra alamet değil.

Salih Tuna'nın yazısının tamamını

Yorumlar