Salih Tuna
"Salih abi, annem Türk babam Kürt. Ben ne annemden geçerim, ne babamdan..."
gazeteciler.com'da yaklaşık 2.5 yıldır anlatmak istediğimiz işte bu...
Yani...
Salih Tuna'nın 26.10.2011 tarihli Yeni Şafak'ta "İlahlık mı taslıyorsunuz lan siz?" başlığı altında yayımlanan makalesinde aldığı tavır...
"Taraf" olsa da "taraftar" olmadan makale yazabilmek...
Çok mu zor Allah aşkınıza?..
Yoksa ille de tarafı olmadığınız karşı tarafı yerin dibine sokmak çok mu "keyifli" bir şey ki bunu yapıyorsunuz...
Oysa vicdan sahibi olan herkes, Salih Tuna'nın yazdıklarının benzerini yazabilmeli...
Hatta yazmalı...
Tarafınızdan "taraftar" kaybedeceksiniz diye mi korkuyorsunuz?..
Korkmayın...
Bakın, Salih Tuna korkmuyor ve her geçen gün de yeni okur kazanıyor...
Buyurun, makalesinden bir bölüm okuyun ve ne demek istediğimizi görün lütfen...
Burjuva proletarya çelişkisinden veya sınıf çatışmasından içinizde bir ukde kalmışçasına habire "Türkler, Kürtler" deyip durdunuz.
Halbuki...
İster Kürt ister Türk olsun, şehit düşen kardeşlerimizin ortak özelliği hepsi fakir, hepsi yoksul olmasıdır.
O kadar söyledik dinletemedik; olur olmaz yere "Kürtler, Türkler" genellemesine başvurdunuz.
Siz kalkar "PKK'yı yok ederseniz Kürtleri yenmiş olursunuz ama Kürtlerle asla barışamazsınız..." şeklinde bir "Kürt" algısı oluşturursanız, bir densiz de kalkar (Van'daki deprem üzerine) "Mehmetçiği kuş avlar gibi avlayacaksın sonra yardım isteyeceksin..." der.
"O karakolun güvenliksiz olmasının sırrı çözüldü" (22 Ekim 2011, Yeni Şafak) başlıklı naçizane yazım üzerine 16 yaşındaki bir kız çocuğu şöyle bir mail göndermişti: "Salih abi, annem Türk babam Kürt. Ben ne annemden geçerim, ne babamdan..."
Bu kız çocuğunun bizzat kendisi o densizliğe verilen en büyük cevaptır.
Lütfen tamamını okuyun Tuna'nın makalesinin...
Zira biz çok beğendik ve kendisini "Günün Köşe Yazarı" ilân ettik...
Yani...
Salih Tuna'nın 26.10.2011 tarihli Yeni Şafak'ta "İlahlık mı taslıyorsunuz lan siz?" başlığı altında yayımlanan makalesinde aldığı tavır...
"Taraf" olsa da "taraftar" olmadan makale yazabilmek...
Çok mu zor Allah aşkınıza?..
Yoksa ille de tarafı olmadığınız karşı tarafı yerin dibine sokmak çok mu "keyifli" bir şey ki bunu yapıyorsunuz...
Oysa vicdan sahibi olan herkes, Salih Tuna'nın yazdıklarının benzerini yazabilmeli...
Hatta yazmalı...
Tarafınızdan "taraftar" kaybedeceksiniz diye mi korkuyorsunuz?..
Korkmayın...
Bakın, Salih Tuna korkmuyor ve her geçen gün de yeni okur kazanıyor...
Buyurun, makalesinden bir bölüm okuyun ve ne demek istediğimizi görün lütfen...
Burjuva proletarya çelişkisinden veya sınıf çatışmasından içinizde bir ukde kalmışçasına habire "Türkler, Kürtler" deyip durdunuz.
Halbuki...
İster Kürt ister Türk olsun, şehit düşen kardeşlerimizin ortak özelliği hepsi fakir, hepsi yoksul olmasıdır.
O kadar söyledik dinletemedik; olur olmaz yere "Kürtler, Türkler" genellemesine başvurdunuz.
Siz kalkar "PKK'yı yok ederseniz Kürtleri yenmiş olursunuz ama Kürtlerle asla barışamazsınız..." şeklinde bir "Kürt" algısı oluşturursanız, bir densiz de kalkar (Van'daki deprem üzerine) "Mehmetçiği kuş avlar gibi avlayacaksın sonra yardım isteyeceksin..." der.
"O karakolun güvenliksiz olmasının sırrı çözüldü" (22 Ekim 2011, Yeni Şafak) başlıklı naçizane yazım üzerine 16 yaşındaki bir kız çocuğu şöyle bir mail göndermişti: "Salih abi, annem Türk babam Kürt. Ben ne annemden geçerim, ne babamdan..."
Bu kız çocuğunun bizzat kendisi o densizliğe verilen en büyük cevaptır.
Lütfen tamamını okuyun Tuna'nın makalesinin...
Zira biz çok beğendik ve kendisini "Günün Köşe Yazarı" ilân ettik...