MEDYA KÖŞESİ

Salih Tuna 'Mahzun" kaldı...

Sezai Karakoç'un birçok şiirini ezbere okur, kimi mısraların bölge coğrafyasıyla irtibatını kurardı.

Salih Tuna 'Mahzun" kaldı...
GAZETECİLER.COM - Salih Tuna bugünkü yazısına, büyük usta Necip Fazıl Kısakürek ile Ahmet Beyazıt arasında geçen hoş bir anekdotu anlatarak başlıyor...
Ve ilerleyen satırlarda Ahmet Beyazıt'ın vefatını öğrendiğinde nasıl da "mahzun" kaldığını aktarıyor okurlarına...
Bakın nasıl...


Ah, Ahmet abi

Necip Fazıl Kısakürek üst kattan "Ahmet... Ahmet... Ahmeeet..." diye bağırdığında, Ahmet abi muhtemelen Büyük Doğu'nun "mutfağıyla" alakalı bir işle meşguldü.

"Eyvah, üstada bir şey oldu!.." endişesiyle merdivenlerden hızla tırmanarak yanına seğirtti.

Üstadın elinde elma ve portakal ikram ettikleri tabağın kenarına açık vaziyette iliştirdikleri sustalı bıçak vardı.

"Bu nasıl kapanıyor yahu?!.."

Belli ki uzun süre uğraşmış kapatamamış, kapatamayınca da ifrit olmuştu.

Ahmet abi sustalı bıçağın düğmesine suhuletle basar basmaz şappadak kapandı.

Üstadın gözleri hayretle açıldı: "Çok büyük adamsın Ahmet..."

Ahmet abi sıradan insanların kolaylıkla yaptıkları işlerde "dahilerin" kimi zaman ne kadar zorlandıkları üzerine getirmişti bunu.

Ah ne güzel anlatırdı, anlatamam!

Necip Fazıl'dan Sezai Karakoç'a, Nuri Pakdil'den Rasim Özdenören'e, Cahit Zarifoğlu'ndan (abisi) Erdem Bayazıt'a kadar o denli etkileyici anlatırdı ki, Aleksandr Sokurov'un tek planda anlattığı "Rus Hazine Sandığı" öyle değil.

Öyle ki...

O dergilerin yayımlandığı dönemlerde dolaşır; o şiirlerin, öykülerin, oyunların yazıldığı yerleri adeta solurdunuz.

Sezai Karakoç'un birçok şiirini ezbere okur, kimi mısraların bölge coğrafyasıyla irtibatını kurardı.

Sinemayı zaten künhüne varıncaya dek bilirdi.

TRT tarihinin en müthiş yapımlarından Bir Adam Yaratmak, Çok Sesli Bir Ölüm, Küçük Ağa, Denizin Kanı, Dönemeç hep onun sayesinde gerçekleşmişti.

Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera'nın sesiz kahramanlarındandı.

Faulkner'dan Joyce'a, Şeyh Galip'ten Mevlana'ya kadar anlatır; bir ırmak gibi gürül gürül akan tok sesinde heybetli ve revnaklı kelimeleri can bulur, can kulağınızı mest ederdi.

Birçok insana sahip çıkmış, birçoğunun yetişmesine de ön ayak olmuştu.


Salih Tuna'nın yazısının tamamını okumak isterseniz tıklayın.
Yorumlar