MEDYA KÖŞESİ

Salih Tuna AKP-Cemaat kardeşliğini anlattı

Salih Tuna'dan gündemdeki cemaat-AKP çatışması tartışmalarına iddialı bir yanıt: AK Parti "cemaat" değildir; "cemaat" de "parti" değildir

Salih Tuna AKP-Cemaat kardeşliğini anlattı
GAZETECİLER.COM
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan gündemdeki cemaat-AKP çatışması tartışmalarına iddialı bir yanıt geldi. Tuna, MİT kriziyle başlayan süreçte hükümetin ve Gülen Hareketi'nin uzaşmaya vardığını söylerken Hüseyin Gülerce ile Hüseyin Çelik'in açıklamalarına işaret ediyor.

"İki Hüseyin'in de haklı olduğunu" kaydeden Tuna, AKP ile Cemaat arasındaki ilişkinin diyalektiğini kritik etti. "...Cemaatler AK Parti'nin sosyolojik tabanını oluşturur ve iktidara talip hiçbir parti kendi sosyolojik tabanıyla kavga etmez" diyen Tuna AKP-Cemaat ilişkisinin çıkarlara dayalı bir mantık evliliğinden daha fazlası olduğunu söyledi.

Tuna "AK Parti kendine başka bir cemaat mi arıyor" başlıklı yazısındaki ilgili bölüm:

Bu yazının başlığı "İki Hüseyin de haklı" olabilirdi. Ön adlarıyla hitap etmeyi yakışık bulmadığım için vazgeçtim.

Hüseyinlerden biri AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik; diğeri Zaman gazetesinin etkili kalemi Sayın Hüseyin Gülerce.

İkisini de sever, ikisine de saygı duyarım.

Hüseyin Çelik "Cemaatler, sivil toplum kuruluşları bizim rakibimiz değildir. Rakibimiz olan CHP ve MHP'ye bile düşmanlık etmezken onlara niye edelim. Suçun şahsiliği esastır. Bir kişinin hatasından başkaları sorumlu tutulamaz..." diyor.

Hüseyin Gülerce de, "İrtica ile mücadele eylem planı adı altında 'AK Parti'yi ve Gülen'i bitirme planı' yapanlar, bir savcının özensizliği ile başlayan MİT-yargı probleminden medet umuyorlar..." tespitinde bulunuyor.

Hulasa...

Sayın Çelik "suçun şahsiliğinden" bahsederken, Sayın Gülerce de savcının "özensizliğinden" dem vuruyor.

Aynı noktada buluşuyorlar yani.

Olması gereken de buydu zaten.

Aklıselim galip gelmeli; fitne fesat takımı ellerini ovuşturmakla kalmalı, "Yiyin birbirinizi" naraları ağızlarına tıkanmalıydı.

Hüseyin Gülerce bir televizyon programında, malum savcının elinde olduğunu söylediği belgelerin devlet kurumlarına sızan MOSSAD ajanları tarafından verilmiş olabileceğini dile getirdi.

Biz bunun binde birini bile söylemediğimiz halde kimi muhteremlerden mail yoluyla olmadık hakaretler işittik.

Kabahatimiz neydi?

Hiçbir kuruma uzak ya da yakın durmadığımızı, sadece ve sadece demokratik siyasetin yanında durduğumuzu, siyasetin üzerinde hiçbir "vesayeti" hoş karşılamadığımızı söylemiştik.

Gelgelelim...

Fitne takımına ben de naçizane bir tokat atmak için bu muhterem kardeşlerimize hakkımı helal ediyorum.

Kıymet hükmümüzü baştan belirtelim: AK Parti "cemaat" değildir; "cemaat" de "parti" değildir.

Yazının devamı için
ÇOK OKUNANLAR