GÜNDEM

Saldırıya uğrayan bir gazetecinin haklı isyanı!

Geçtiğimiz aylarda saldırıya uğrayan Yeniçağ yazarı Murat İde, saldırı öncesi, saldırı anı ve sonrasında yaşadıklarını kaleme aldı ve üç hilal imameli tespih ile konuyu değerlendirdi.

Saldırıya uğrayan bir gazetecinin haklı isyanı!

Yeniçağ gazetesi yazarı Murat İde, saldırıya uğradığı anları kaleme aldı ve saldırıyı gerçekleştiren, azmettiren ve saldırı sonrası sevinenlere isyan etti. 

Saldırı anında elinde bulunan üç hilal imameli tespih ile konuyu özetleyen İda, azmettiren zihniyetin muhataplarına sert sözlerle yüklendi. 

İşte Murat İde'nin yazısı:

Yıl 2015'ti..

Bengü Türk Televizyonu'nun Genel Yayın Yönetmeni'ydim..

Milliyetçi Hareket Partisi'nin Antalya'da "Yerel Yönetimler Çalıştayı" vardı..

Televizyon olarak takip edeceğimiz için, güçlü bir ekiple biz de oradaydık..


Bir sabah kahvaltıda, partinin üst düzey bir ismiyle aynı masaya oturduk..

Kahvaltının ardından kahvelerimizi içerken elindeki tespih dikkatimi çekti..

Siyah tespihin imamesinde ve tanelerinde "Üç hilal" vardı..

Altını çizeyim, üç hilal elbette kıymetimizdir ama, ben, daha "Türk" bulduğum için her zaman 'Çift başlı kartalı' tercih ederim..

Yakın bir zamanda oltu taşından bir hediye tespih aldığım için, elimi uzatıp isterken sordum;


-Abi oltu mu bu?

-Yok yav, dandik.. Dün akşam bir il başkanı verdi.. Zaten ben pek de sevmem bu üç hilal müç hilalli işleri..

Bunu söylerken, imamesinde üç hilal olan 'dandik'(!) tespihi masanın üzerine bir çöp parçası gibi attı..


Elime aldım, sarı hilalleri görünce, "Malatyaspor'un eski renkleri" dedim..

Aldığım cevap, "Ben de nereye yıkayım diyordum.. Al o zaman sende kalsın" oldu..

Aldım..

**

Çok kullanmam ama son dönem, Urfalı bir kardeşim yüzünden, Urfa işi kehribar tespihlere merak sardım.. Bir 'damla kehribarım' var..

İstanbul'da Cumartesi günkü yayın için evden çıkarken, bir an gözüm aradı tespihi, Ankara'da unuttuğumu fark ettim.. Kitaplıkta tespihlerim var.. Hiçbiri dandik değildir, çünkü her biri bir dostun armağanıdır.. Dost armağanına 'Dandik' diyecek fıtratta değilim şükür..

Uzatmayayım.. Üç hilalli tespihe uzandı elim..

28 Aralık Cumartesi gününden bahsediyorum..

Yani saldırıya uğradığım günden..

**

Arkamdan saldıran gençler görmedi ama, elimde o tespih vardı..

'O tespih' de yere düştü..

Benim yere düşmem önemli değil, hiç mi dikkatinizi çekmedi, yerdeki 'üç hilal'?

**

Siz gittikten sonra, bugün hala üst düzey bir abi olan o abinin masaya attığı 'O tespihi' düştüğü yerden bir kez daha aldım..

**

Demem o ki;

"Üç hilalli tespihi çer-çöp gibi ve 'Hiçte sevmem bu üç hilal müç hilal işlerini' diyerek" yere atabilen o abilerin talimatıyla, 'arkadan' saldıran gençler, hayatın gerçeğini bilin istedim..

O üç hilalli tespihi masaya atan abinin aklından aldığınız emirle,

Muhafaza ettiği o tespih elindeyken saldırdınız o "GAZETECİ"ye..

O gazeteci benim..

Benim üç hilalim "Vatan-Millet-Bayrak"

Onların ki, "Makam-Menfaat-Metelik"

Yorumlar