Sabah'ı neden bu kadar çok eleştirdiğini açıkladı!
Hıncal Uluç yazarı olduğu Sabah'ı sık sık eleştiriyor. "Benim işim, düşündüğümü yazmak." diyen Uluç, içeriden ve dışarıdan yapılan yorumlara kulak tıkadığını söyledi.
Hıncal Uluç Sabah'ı "Daha mükemmel olsun" diye eleştirdiğini söyledi." 65 yıllık bir gazeteci olarak, kıdemim ve deneyimlerim bana bu hakkı vermekle kalmıyor, bir SABAH mensubu olarak görevlendiriyor da.." diyen Uluç, gazetenin en eskisi olduğunu ifade etti.
"Yüz binlerle okuru kim temsil edecek bu büyük gazetelerde?." diye soran Hıncal Uluç, kendi kendini görevlendirdiğini söyledi.
Benim gazetem “Mükemmel” olmalı...
Bu gazeteyi sık sık eleştiriyorum.. İçerden anlamayan, hatta Mevlüt Kardeşim (Tezel) gibi "Hürriyet'in reklamını yapıyor ama.." diyenler var.. Dışarıdan "Hıncal gene gazetesine saldırdı" diye alıntı yapıp, kendi sitelerine tık alma yolunda kullananlar da gani..
Valla pek aldırmıyor, işimi yapıyorum.
Benim işim, düşündüğümü yazmak. 1 Kasım 1957'den bu yana hep düşündüğümü yazdım.. Hele bugün eski yazılarıma bakınca, çok da yanlış şeyler yazmışım. Ama gururla ifade edeyim. Tüm yanlışlarım, kendi yanlışlarım. Ben yaptım. Kimsenin isteği, emriyle olmadı onlar..
Buna rağmen en çok muhatap olduğum itham, bazı yazıları bana başkalarının yazdırdığı, oluyor..
Özellikle eleştirdiğim kurumların başındakiler hemen arama başlatırlar, "Hıncal'a bunları kim yazdırıyor" diye..
En sonuncusu Murat Karahan!.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü oldu ve dağıttı. Selman Ada'dan beter oldu. "Rabbena, hep bana..
Devlet Opera ve Balesi demek ben demek" kesildi başımıza.. Oysa, ailemden biri saydığım, ağabeyimle öz tuttuğum İsmet Ağbim (Sezgin) bana emanet ettiğinden beri sahiplenmiştim Murat'a..
Ama meğer içinde bir başka Murat varmış..
Bilmediğim bir bencil, hırs küpü ve muhteris Murat..
Eleştirmeye başlayınca ben, o da önüne gelene "Sen mi yazdırıyorsun" demeye başlamış iyi mi?.
Yahu Murat, devletin koskoca bütçesi ve onca sanatçısı elinde. Üstelik İsmet Ağabeyimin yeğenisin, sen yazdıramıyorsun da, kusura bakmasın arkadaşlar ama gerçek böyle, nefesi kokan operacı ve baleciler mi yazdırıyor bana.. Mantığı var mı bunun?.
Neyse konu bu değil, laf açıldı da..
SABAH'ı "Daha mükemmel olsun" diye eleştiriyorum. 65 yıllık bir gazeteci olarak, kıdemim ve deneyimlerim bana bu hakkı vermekle kalmıyor, bir SABAH mensubu olarak görevlendiriyor da..
Çünkü ben bu gazetenin en eskisiyim..
Ne zor günler geçirdik. Ne teklifler aldık.. Kimler anında kalktı gitti.. Ben hep tekkeyi bekledim. Bu kadar eski, bu kadar kıdemli ve deneyimli olunca, görevlendiriyor işte..
Bu gazete mükemmel olmalı..
Mükemmellik yolunda konuşması gereken de ben..
Gazetecilikte ilke şudur..
"Haber bağımsız, yorum hürdür!" Bu gazetenin yorumcuları hakkında bir şey yazdım mı?. Onlar fikirlerini yazıyorlar.
Ben de..
Benim eleştirilerim haberlerimize..
Dünyadaki hemen tüm gazetelerin siyasal ve soysal eğilimleri vardır ve doğaldır.
Bu gazete iktidar eğilimli.. Olması da doğal.. Mesele o değil.. Mesele, gazetenin temeli, esas işi haberciliğe gelince, taraf tutulması. Haberin eksik, hatta yanlış yapılması..
Haberde bu kadar açık taraf tuttun mu, gazete inandırıcılığını yitirir.
Saygınlığına gölge düşer. Benim uğraşım "İnandırıcılık ve Saygınlık" için, sevgili dostlar.
Günlerdir adeta kampanya açtık..
Bir muhalif gazeteci, Beşiktaş ilçesindeki evine kaçak eklemeler yapmış. Evi genişletmiş.
Tabanı kazdırıp bir de bodrum eklemiş.. Ayni haberde, eski kullanım alanı da yazılı. Bugün elde edilen de..
Salon büyütme+ Bodrum eki..
Toplam 13 metre kare iyi mi?. Bu haberi bir de editör okuyor üstelik..
Yahu bizim Alkent sitesinde (O da Beşiktaş) tonla kapatılan balkon var.. Al sana ekleme..
Bir de haber yazış tarzımız var.
"Bodrum Belediyesi Yılmaz Özdil'in villasındaki kaçak veranda gölgeliğini yıkma kararı aldı." "CHPli Bodrum Belediyesi okaliptüsleri yanlış budadı.." Yani yaptığınız şeyi alkışlıyorsak, Bodrum Belediye'nin Başkanı oluyorsunuz.
Haberimiz ağır eleştiriyorsa, Bodrum'un CHP'li Belediye Başkanı..
Sinek ufak ama mide bulandırıcı.
Değer mi, muhabir kardeşlerim?. Değer mi?. Editörler?.
Magazin haberlerinde bile particilik olur mu?. Dünya üzerinde tüm komedyenler muhaliftir. Öyle olmazsanız, güldüremezsiniz ki?.
Bizde Cem Yılmaz'ın sadece olumsuz haberleri giriyor mesela..
Son yıllar da tek olumlu Cem haberi okudunuz mu?.
Şimdi bizde geçen hafta okudunuz..
Cem Yılmaz, kız arkadaşı Serenay Sarıkaya ile bahçesinde çekilen resimlerin internette yayınlanmasına "Özel yaşam" gerekçesiyle itiraz etmiş yargıda ve "Ulaşım engellemesi" istemiş.
Bu haberi "Mahkeme Cem'in talebini reddetti" diye birinci sayfanın en tepesinden resimle anons ettik. Günaydın'ın ön sayfasına da "Kapak Hikayesi" yaptık. Haberin içinde Cem'in, telefonda bir tıkla ulaşılabilecek Cem'in söylediği tek satır yoktu.
Cumartesi günü, cebime bir haber ve bir mahkeme kararı fotokopisi düştü.
Yargı Cem Yılmaz'ın talebini kabul etmişti. İşte karar fotokopisi de ekli olarak.
Bu sabah bizim gazeteye baktım, satır yok!.
Şimdi benim yerimde olun ve de rahatsız olmayın..
Üstelik haberi yapan, benim sık sık "Haber tek taraflı yazılmaz, öbür taraftan da soruşturulur" diye eleştirdiğim arkadaş..
Bu gazetede, okumaya doyamadığım bir Okur Temsilcisi/ Ombudsman vardı.
İbrahim Altay.. Ayrıldı.
Yerine başkasını koymadık.
Hürriyet de Faruk'un (Bildirici) yerine kimseyi koymadı.
Peki o yüz binlerle okuru kim temsil edecek bu büyük gazetelerde?.
İşte ben, bu sebeple kendi kendimi görevlendirdim, Sevgili Okurlar ve meslektaşlarım!