Sabah&atv'yi Allah korumuş...
“Cemaat nasıl el koyacakmış?.. Silah zoruyla mı?.. Yargı yoluyla mı?”..
ADNAN BERK OKAN
Bir haber okudum çok güldüm…
Saçmalığına değil, paranoyakça oluşuna, “yok artık daha neler?” demek zorunda kalışıma güldüm…
Haber neyle mi ilgiliydi?..
Söyleyeyim siz de gülün…
Hani var ya “17/25 Aralık” denilince “akla getirilen” ve adına “Yargı Darbesi” denilen yargı süreci…
İşte o sürecin amaçlarından biri Sabah & atv Gurubuna el koymakmış…
Nasıl olacakmış o iş?..
“Cemaat yoluyla”…
Yani…
Sahi yaaaa… İktidar medyası… 30 Mart seçimlerinden önce aynı editörün elinden çıkmış gibi bir haber yapmıştı… O haberde İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı için CHP’den adaylığı açıklanan Mustafa Sarıgül’ün batan bankalardan birine 10 milyon dolardan fazla borcu olduğu, bütün malvarlığına haciz konulduğu iddia ediliyordu… Ne oldu o haberin sonucu?.. Mustafa Sarıgül’ün bütün malvarlığı halen hacizli mi?.. Borcunu(!) ödemek için herhangi bir girişimi oldu mu?.. Merak işte benimkisi… Yoksa o haber de “Kabataş’ta üzerine işenen başörtülü kadın” haberi gibi yalan mıydı?.. |
Sabah & atv’ye cemaat el koyacakmış…
Duymasam da içinizden geçen soruları tahmin ediyorum…
“Cemaat nasıl el koyacakmış?.. Silah zoruyla mı?.. Yargı yoluyla mı?”..
İşin o kısmı yok haberde…
Ama şöyle bir ifade var:
“TMSF eliyle el konulacaktı…”
Biliyorum ve hatta kulaklarımda çınlıyor itirazlarınız…
“Haydaaaaa!” diyorsunuz…
TMSF…
Ki…
Erdoğan’a bağlılıkları birçok Ak Parti milletvekilinin bağlılığından daha çok olan Ak memurlardan oluşuyor…
Cemaat onları bir anda ele geçirecek…
Sonra hokus pokus Sabah % atv için batık bankalardan birisine borçlu olduğu iddia edilecek…
Sahte belge düzenlenecek falan, filan…
Gülüyorsunuz di mi?..
Evet ben de çok güldüm…
Ama dedim ya…
Ortalık paranoyaktan geçilmiyor…
Haberi okuyunca, çocukluktan delikanlılığa geçiş yıllarıma daldım gittim…
Mahallemizde “evde kalmış biraz da akıl özürlü çirkin bir abla” vardı.
Bizim mahalleden hemen sonra Hudut Taburu başlıyordu…
Babacığım (Merhum) da mahallemizin muhtarıydı…
Tabur komutanı Yarbay sık sık babacığımı cip gönderip tabura aldırırdı…
Her seferinde de işte o ablamızın şikâyet için kendisine geldiğini ama ciddiye almadığını söylermiş…
Bizim, “evde kalmış abla” kimi mi şikâyet edermiş?..
Hemen her gün bir başka eri…
“Nereden tanıyormuş o erleri de şikâyet ediyormuş?” diye sorarsanız söyleyeyim…
Efendim bizim mahalle (Doğu Mahallesi) ile Kocahıdır Mahallesi arasında sınır çizgisi olan caddenin hemen öbür tarafında bir bakkal (Allah rahmet eylesin; Yusuf Aga) vardı…
Hudut Taburu’nun kapısına da 50 – 60 metre mesafede idi…
Varlıklı İstanbul çocuklarından kimileri (Tabii ki erler) rahatça taburdan çıkar bakkala gelir ihtiyaçlarını karşılarlardı…
İşte o “evde kalmış abla” da onlarla orada tanışır, isimlerini öğrenirmiş…
Sonra da aklına estikçe Tabur Komutanı Yarbay’a çıkar içlerinden birini şikâyet eder:
“Beni mıncıkladı… Bana tecavüz edecekti…” falan dermiş…
Yarbay erleri mecburen çağırır yüzleştirirmiş…
Yüzleştirmede “evde kalmış abla” hık mık eder hatta erlere sırnaşırmış…
Babacığım da bıkmıştı o şikâyetlerden ve tabura gidip gelmelerden…
Rahmetli, 27 Mayıs askeri darbesini yaptıkları için subaylardan zaten pek haz etmezdi…
Zırt pırt evin kapısına askeri cipin gelmesi de canını sıkardı…
Neyse…
Sözü “Sabah & atv’ye el konulacaktı” haberine getireceğim…
İktidar medyasında öyle tipler üredi ki…
Babaanneciğim rahmetli saçma sapan bir şey söylediğimizde güler, bizi ciddiye almadığını anlatmak için, “osur osur diz ipliğe” derdi…
Son zamanlarda iktidar medyasında çıkan bu tür haberleri ben de öyle tanımlıyorum:
“Osur osur diz ipliğe..”
[email protected]