MEDYA KÖŞESİ

'Sabah yazarları muhalefet edemez'

Milliyet yazarı Metin Münir, oto sansür meselesine çok farklı bir pencereden baktı.

'Sabah yazarları muhalefet edemez'
GAZETECİLER.COM - "Otosansür ne kadar otodur" başlıklı köşe yazısında Milliyet yazarı Metin Münir "Sabah yazarları hükümete muhalefet edemez" yazdı.

İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:

"Araziye uyup otosansür uygulamadığı için Hürriyet'in işine son verdiği köşe yazarlarından Cüneyt Ülsever "otosansür" uygulayıp "araziye uyan" gazetecilere kızan bir yazı yazdı.

Gazetecinin, başına sopa ile vurulmasına gerek kalmadan, kendi kendine uyguladığı sansüre otosansür denir. Bir gazeteci "Nasıl olsa basmayacaklar onun için yazmayayım" dediğinde otosansür uygulamış olur. Buna adi otosansür de diyebiliriz.

"Bu yazıyı yazarsam hem basmayacaklar, hem de beni işten atacaklar" ise otosansürün son mertebesidir. Pirliği.

Her ne kadar otosansür gazetecinin kendine uyguladığı sansürmüş gibi görünse de, değildir. Neleri yazamayacağı, kimlere dokunmaması gerektiği, dolaylı veya dolaysız olarak ona söylenmiş veya ihsas edilmiştir. Otosansür, otomatik viteste, bu parametrelere göre yazmaktır. Oto moto değildir, yani. Basbayağı sansürdür.

(...) Gazeteci "ekmeğimden olabilirim, onun için muhalefet yapamam, demek hakkına sahip midir?" diye soruyor Ülsever? Gazetecinin böyle bir "hakkı" mı var? Muhalefet "hakkı" gazetenin, yani gazete patronudur. Gazetecinin değil. Gazeteci patronun ona sağladığı alan içinde hürdür. Sabah'ta hiçbir köşe yazarı hükümete muhalefet yapamaz, Akit'te de ateizmi övemez.

Ne patron hür ne gazeteci

Patron muhalefet yapmana izin verirse muhalefet yaparsın, vermezse yapmazsın. Yapamazsın. Patron muhalefetten vazgeçer veya Hürriyet örneğinde olduğu gibi, vazgeçirtilir ise gazetecinin yapabileceği bir şey yoktur. Ne yapabilir? "Ben karışmam, muhalefete devam ediyorum" derse, yazılarını basmazlar. Yazmakta ısrar ederse hem basmazlar hem işine son verirler. İnanmayan Bekir Coşkun'a sorsun.

Türkiye'de gazeteci, patronun ona sağladığı alan içinde hürdür. Gazete patronu da ona hükümetin sağladığı alan içinde. Bugünkü koşullarda ne patron hürdür, ne gazeteci. Dünkü, evvelki günkü ve İbrahim Müteferrika'ya kadar geri giden bütün geçmiş günlerde de bu böyle idi. Basın özgürlüğü demokrasinin barometresidir. Türkiye ne kadar demokratikse, basın da o kadar hürdür.

ÇOK OKUNANLAR