MEDYA KÖŞESİ

Sabah ve Hürriyet karizmayı fena çizdirdi!

Turgut, gazeteleri kısa kısa değerlendirmeye alıp, okuyucusuyla paylaşmış. Hem de sansür yok, plan yok, manipülasyon yok!

Sabah ve Hürriyet karizmayı fena çizdirdi!

GAZETECİLER.COM
"Basının yükselen yıldızı Habertürk!
Sabah ve Hürriyet karizmayı fena çizdirdi!
Akşam nasıl üçüncü gazete olur?
Milliyet'in tipik okuyucusu nasıl?
Vatan, eski Sabah gazetesinin şehirli modern gazete olma algısını hala daha üzerlerinde taşıyorlar."

Bu mırıldanmalar, Akşam gazetesi yazarı Serdar Turgut'a ait.
Tabi bu kadarla kalmıyor.
Turgut, gazeteleri kısa kısa değerlendirmeye alıp, okuyucusuyla paylaşmış.
Hem de sansür yok, plan yok, manipülasyon yok!
Kendi kendine mırıldandığı her cümleyi döküyor kaleme...
Sonra da ufak bir uyarıda bulunuyor.
"Bu mırıldanmalar sonrası kırılmak yok tamam mı?"

(...) HÜRRİYET GAZETESİ: Karizmayı fena çizdirdi. Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün işi zor gözüküyor. Ancak onun birkaç avantajı var. Bir kere insanın tüylerini ürpertecek kadar soğukkanlıdır. Bir adımı atmadan önce dört ay düşündüğü bile görülmüştür.

Onu size tam anlatmak için bir örnek vereyim. Varsayalım ki; bana hafta başında 'Serdar hafta sonunda yemek yiyelim' dedi. Daha cümlesinin 'Yemek yiyelim' bölümü ağzından çıkmadan 'Randevuyu nasıl iptal ederim'i planlamaya başlar. Sonra hafta sonunda olması gereken yemek dört ay sonra bir pazar günü gerçekleşir. Arada geçen zamanda Özkök, 'O yemek gerçekleşirse ne olur gerçekleşmezse ne olabilir'i tüm boyutlarıyla düşünür. 'Yemekte Cabernet Sauvignon içilirse, bunun Merlot türü üzüm üreticilerine olumsuz etkileri ne olur'u bile hesaplar. En sonunda da yenilen o yemeğin aslında hiçbir anlamı olmadığını misafirine nasıl hissettirecek? Bunu da bulduğu zaman artık yemeğe hazır hissedecektir kendisini.

Bir de Özkök'ün insanlara empatisi Hannibal Lecter'inki kadardır. Yani soğukkanlı acımasız ve planlı hareket etmeyi bilir. Yani tam bu döneme uygun mükemmel özelliklerin hepsi de onda fazlasıyla var.

Özetle; Fatih Altaylı'nın da dediği gibi onun bu dönemde Hürriyet'in başında olması gazete için bir şanstır.

MİLLİYET GAZETESİ: Bu gazetenin tipik okuyucusu şöyle: Bazı yaşlı başlı insanlar sabah romatizma ağrılarıyla zar zor yataktan kalkıyor, bağırsaklarını çalıştıracak ilaçlarını aldıktan sonra gazeteleri Milliyet geliyor evlerine. Hasan Pulur'u okuyorlar ve sonra devam edecek takatları kalmıyor. Bir süre uyukluyorlar. Uyanınca da yapacak fazla işleri kalmadığından ölümlerini beklemeye başlıyorlar. Eğlenmiyorlar, para harcamıyorlar artık tüketici değil, üretici de değiller. Paralarını sadece ilaçlara harcıyorlar. Çoğu ilave gazete olarak Hürriyet'i alıyor. Çünkü arkadaşları arasından ölenler olup olmadığından haberdar olmak istiyorlar. Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en iyi gazetecilerden bir tanesi olan Sedat Ergin gazetenin yaşlanmışlık tuzağına düştü maalesef. Yayın yönetmenliğinden alındı ama yazı yazmaya başlayacağından bu Türk basını için bir kazançtır.

Tayfun Devecioğlu ve Zafer Mutlu bir gazeteye modern içerik vermekte, onun  algısını yukarıya çekmekte ustadırlar. Milliyet'in çok da ihtiyacı olan gençleşme, feminenleşme ve heyecan verme özelliğini ancak onlar katabilirdi Milliyet'e.

VATAN GAZETESİ: Eski Sabah gazetesinin şehirli modern gazete olma algısını hala daha üzerlerinde taşıyorlar. Kolay gözden çıkarılacak bir marka olmadığından şimdi Milliyet'e giden başarılı yönetiminin koymuş olduğu ilkeleri çok fazla değiştireceklerini sanmıyorum. Zafer Mutlu son derece zeki bir insandır ve iki gazeteye de ağabeyliği aynı anda yapacağını sanıyorum.

AKŞAM: Yeni yayın yönetmeni çok iyi bir haberci olduğunu kısa sürede kanıtladı ve eski yayın yönetmeninin laubali, hayatı takmayan, ciddiyete gülen çizgisinin izlerini temizledi gazetesinden. Haberi koklayıp sunmakta son aylarda fena halde ön plana çıktılar. Yayın yönetmeninin Ankara'yı sevmesi nedeniyle bazen Ankara haberleri fazla ağırlıklı olabiliyor gazetede. Bu ise gazeteyi Milliyetleştirme tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir.
Eğer ciddi gazetecilik sürdürülürken bazı dengeler gerek sayfada veya günlük bir ek verilerek sağlanırsa, gazetenin bundan sonra Milliyet ile Vatan'ı fena halde zorlaması ve kısa sürede üçüncü gazete olması mümkün.

SABAH: Tamamen farklı nedenlerle karizmayı o da ciddi bir biçimde çizdirdi. Nazlı Ilıcak Hanım tecrübesiyle tehlikenin farkına vardı ve gerektiğinde dozajında AKP eleştirisi de yapılması gerektiğini söylemeye başladı. Bence tecrübeye kulak verilmeli.
Eğer Dinç Bey zamanında şimdi Vatan'da olan ekip tarafından Sabah'a verilen modern şehirli ve dinamik imaj bir defa zedelenirse koskoca gazete çok fena darbe alır. Ben son yurtdışı gezisinde Ahmet Çalık'ı uzaktan izleme imkanını bulum. İşadamı olarak büyük saygı gören ve son derece akıllı, hesabını iyi yapan bir insana benziyor. Gazeteyi siyasi bir maceraya bağlayarak onca yatırımı, parasını riske atacağını tahmin etmiyorum. En büyük rakipleri Hürriyet yalpalarken şu anda çok dikkatli mesleki kararlar almak durumundalar.      

HABERTURK: Basının yükselen yıldızı. Bazen gazete bayilerinde duruyorum ve bakıyorum da Habertürk önemli sayıda insanın birinci ve tek tercihi olabiliyor. Uçakta gazete dağıtılırken Habertürk'ü soran insan sayısının çok fazla olduğunu gördüm. Yani trendi yakalamış durumdalar. Temeli kurdular ve şimdi de galiba bazı yazar takviyesi yapma gibi çok akıllı bir taktik izliyorlar. Bu gazetenin önü açık. Şu anda Hürriyet'in modern şehirli gazete olarak en büyük rakibi Sabah değil Haberturk olmuş durumda.
Eğer Hürriyet dikkatli olmazsa birinci gazete olma konumunu da kaybedebilirler. Bu durumda bana kalan tek şey Fatih kardeşimi kutlamak ve çok önce yazmış olduğum yazıda, 'Bu gidişle yakın zamanda gazete zor durumda kalır' yorumumda tamamen yanlış olduğumu itiraf etmektir. O yorumumu başka bir iş yönetimi modeli doğrultusunda yapmıştım ama gördüm ki Tugay Ciner'in kurdurduğu model çok değişik ve cesur. Bravo Habertürk, gazete gibi televizyon da çok iyi gidiyor. Her akşam dinamik, modern, şehirli ve seksi yayın yapıyorlar.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar