MEDYA KÖŞESİ

Ruşen Çakır Taraf yazarına çaktı

Birtakım şişik egoluların ve Soğuk Savaş kaçkınlarının, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın mezarlarının üzerinde tepinmelerine izin vermemek gibi bir vazifemiz, bunu yerine getirmeye yetecek dermanımız var.

Ruşen Çakır Taraf yazarına çaktı
GAZETECİLER.COM - Vatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinden 1 Mayıs 1977'de yaşanan kanlı olayların sorumluluğunu sola yükleyen Taraf yazarı Halil Berktay'ın başlattığı tartışmayı yorumladı.

"Halil Berktay’ın 1 Mayıs 1977 günü Taksim’de yaşanan katliamın sorumluluğunu solculara yüklemesi başlıbaşına garip bir olay" diyen Çakır, 12 eylül öncesinde sol içi şiddetin iki kutbunda yer alan Halil Berktay ve Taraf'tan Berktay'ı eleştirerek istifa eden Nabi Yağcı'nın aynı gazetede yazıyor olmasının bile bir şeylerin değiştiğinin göstergesi olduğunu yazdı.

Çakır, 1 Mayıs 1977 tartışmasında ağırlığını ise Berktay'a çakarak koydu. İşte Çakır'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:
"Her ne kadar daha sonraki tartışmalar, özellikle Dev-Genç geleneğinden bazı isimlerin katılımıyla daha hakkaniyetli bir şekilde gelişmiş olsa da sonuçta Berktay’ın iddiaları daha baskın çıktı, çünkü:

1- Ülkede her alanda iktidarı ele geçirmiş olmalarına rağmen hâlâ sol karşısında eziklik yaşayan kesimler onun iddialarına dört elle sarıldılar;

2- Yıllardır “komünizm öldü” diyerek solu aşağılamaktan ziyade kendilerini teskin etmeye çalışanlar, Berktay’dan aldıkları cesaretle Soğuk Savaş dönemini aratmayacak ölçüde bir anti-komünizmi yeniden sahneye koydular. Medya büyük ölçüde onların denetiminde olduğu için sesleri doğal olarak daha çok ve daha gür çıktı;

3- Sosyalist solun Türkiye’deki durumunu tarif etmek için “marjinal” sıfatı bile yetersiz kalabilir. Bunun dışında paramparça olma durumu da aynen sürdüğünden, sosyalist solun Berktay’a ve onun iddialarını dolaşıma sokanlara karşı mücadele etmesi hiç de kolay bir şey değil.

Bununla birlikte, birtakım şişik egoluların ve Soğuk Savaş kaçkınlarının, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın mezarlarının üzerinde tepinmelerine izin vermemek gibi bir vazifemiz, her ne kadar ahımız gidip vahımız kalmış olsa bile, bunu yerine getirmeye yetecek dermanımız var. Çok şükür."
ÇOK OKUNANLAR