Ruhat Mengi, çal oynasın çengi...
Ruhat Mengi'nin, nankörlük tarihinde ilk sıralara yerleşecek o "ihanet"ten yola çıkarak Çetin Altan'ı...
ADNAN BERK OKAN
Ruhat Mengi bugünkü bir yazısında Çetin Altan'a fena çakıyor...
Efendim kime ne?..
Dileyen dilediğine çakar...
Madem demokrasi(!) var...
Tabii öyle efendim...
Madem demokrasi var, "çakma özgürlüğü" de olmalı...
Daaaaa...
Bu özgürlük "istismar" edilmemeli...
Ruhat Mengi "istismar" mı ediyor?..
Evet...
Nasıl olduğunu anlatmadan önce Çetin Altan Usta'nın, Başbakan Erdoğan'ın, Ahmet Altan'a açtığı 50 Bin liralık tazminat davasıyla ilgili yazdığı bir makaleden söz etmeliyim önce...
Altan Usta, makalesinde 27 Mayıs 1960 darbesiyle tutuklanan, dönemin İş Bankası Genel Müdürü Ahmet Dallı'ya yaptığı bir iyiliği anlatıyor önce...
Tutuklu yargılanan Ahmet Dallı, Altan'a bir mektup yazıyor; hakkındaki suç iddiası kesinleştiği takdirde dahi; yatacağı hapis süresini de aşan bir zamandan beri gözaltında tutulmasından yakınıyor...
Çetin Usta kendisinden bekleneni yapıyor, siyasi düşünceleri tamamen kendisine zıt olan Ahmet Dallı'nın durumunu anlatıyor Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde...
Ahmet Dallı tahliye ediliyor...
Bu birinci basamak...
Şimdi ikinci basamağı anlatayım:
1965 yılında yapılan seçimlerde Çetin Altan milletvekili oluyor...
Nereden?..
Tabii ki İşçi Parti'den...
Aynı seçimlerde Ahmet Dallı da Adalet Partisi milletvekili olarak parlamentoda...
Lütfen dikkat!..
Çetin Altan Sosyalist...
Sosyalist olduğu için de zaten İşçi Parti'de...
Ahmet Dallı ise Kapitalist bir özel sektör yöneticisi olarak Adalet Parti'de...
Buraya kadar normal...
Anormallik ondan sonra başlıyor..
Zira...
1968 yılında Karma Komisyon’un Çetin Usta hakkında verdiği “dokunulmazlığının kaldırılması kararı” Meclis Genel Kurulu’nda oya sunuluyor...
Altan'ın dokunulmazlığının kaldırılması için ilk parmak kaldıran kim dersiniz?..
Bildiniz...
Çetin Altan'ın 6 yıl önce hapisten kurtardığı Ahmet Dallı...
"Dallama" işte deyip geçebilirsiniz tabii ve doğrusu da o...
Ama...
Ruhat Mengi'nin, nankörlük tarihinde ilk sıralara yerleşecek o "ihanet"ten yola çıkarak Çetin Altan'ı...
Oradan devam ederek Ahmet Altan'ı, "çıkarcılık" ile suçlaması ayıptır, aymazlıktır, saygısızlıktır ve......
Neden mi?..
Çünkü...
Karşılıkız yapılan her yardımın gördüğü ihanete "nankölük" denir...
Onun için "nankör kedi"dir ya...
Bir insan sürekli beslediği bir kediden menfaat olarak ne bekleyebilir ki?..
Ama aynı kedi, kendisini besleyen nice insanoğlu'nun bebeğinin üstüne oturup öldürmüş, ya da nice bebeğin gözünü çıkarmıştır...
Ruhat Mengi, Çetin Altan'ın, dönemin tutuklu yargılanan İş Bankası Genel Müdürü'nden bir menfaati olmadığını iddia etmemekle birlikte olmadığını da söylemiyor...
"Çetin Altan’ın anlattığı olayda bir insana karşı somut bir haksızlık, bu somut haksızlığa karşı gelme ve sonuçta 'nankörlük' dediği bir davranış mevcut" dedikten sonra soruyor:
"Peki bundan 'Ahmet Altan’a karşı yapılan nankörlük' sonucu nasıl çıkabiliyor, yani aradaki bağlantı ne?"
Hayretsin Ruhat Hanım hayretsin...
Ahmet Altan'ın Tayyip Erdoğan'dan veya hükümetinden ne gibi bir maddi veya makam çıkarı olmuştur ki Çetin Altan, Ahmet Altan'a açılan tazminat davasının "nankörlük" olduğunu söylerken ayıp etmiş olsun?..
Yani...
Ruhat Mengi'nin Çetin Altan Usta'ya ve onun da üzerinden Ahmet Altan'a çakıyor oluşunu anlayamadım...
Ruhat Mengi bildiği somut, delile dayalı bir şey varsa açıklamalı ki biz de hemen kemndisinden alıntı yapıp duyuralım okurlarımıza...
Yoksa (ki olmadığı TARAF'ın ekonomik durumundan belli) Başbakan'ın kendisini eleştiren makalesinden dolayı açtığı 50 bin liralık tazminat davasını "nankörlük" olarak nitelemesinin neresi yanlış?..
Yukarıda da hatırlattığım gibi; karşılıkız yapılan her yardımın gördüğü ihanet "nankölük"tür...
Ve...
Ortada aylardır zar-zor çıkarılan, çalışanların maaşlarının bile sürekli gecikmeyle ödendiği bir gazete varken, Başbakan'ın Ahmet Altan'a veya yönettiği gazeteye para desteği yaptığını ima etmek saygın olduğunu düşünmek istediğim bir gazeteci/yazara yakışır mı?..
Bir de şunu merak ediyorum:
Başbakan, lehinde yazdığı yazılar için telefon açıp da Ahmet Altan'a teşekkür etti mi acaba?..
Ettiyse Ahmet Altan ne cevap verdi?..
[email protected]
Ruhat Mengi bugünkü bir yazısında Çetin Altan'a fena çakıyor...
Efendim kime ne?..
Dileyen dilediğine çakar...
Madem demokrasi(!) var...
Tabii öyle efendim...
Madem demokrasi var, "çakma özgürlüğü" de olmalı...
Daaaaa...
Bu özgürlük "istismar" edilmemeli...
Ruhat Mengi "istismar" mı ediyor?..
Evet...
Nasıl olduğunu anlatmadan önce Çetin Altan Usta'nın, Başbakan Erdoğan'ın, Ahmet Altan'a açtığı 50 Bin liralık tazminat davasıyla ilgili yazdığı bir makaleden söz etmeliyim önce...
Altan Usta, makalesinde 27 Mayıs 1960 darbesiyle tutuklanan, dönemin İş Bankası Genel Müdürü Ahmet Dallı'ya yaptığı bir iyiliği anlatıyor önce...
Tutuklu yargılanan Ahmet Dallı, Altan'a bir mektup yazıyor; hakkındaki suç iddiası kesinleştiği takdirde dahi; yatacağı hapis süresini de aşan bir zamandan beri gözaltında tutulmasından yakınıyor...
Çetin Usta kendisinden bekleneni yapıyor, siyasi düşünceleri tamamen kendisine zıt olan Ahmet Dallı'nın durumunu anlatıyor Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde...
Ahmet Dallı tahliye ediliyor...
Bu birinci basamak...
Şimdi ikinci basamağı anlatayım:
1965 yılında yapılan seçimlerde Çetin Altan milletvekili oluyor...
Nereden?..
Tabii ki İşçi Parti'den...
Aynı seçimlerde Ahmet Dallı da Adalet Partisi milletvekili olarak parlamentoda...
Lütfen dikkat!..
Çetin Altan Sosyalist...
Sosyalist olduğu için de zaten İşçi Parti'de...
Ahmet Dallı ise Kapitalist bir özel sektör yöneticisi olarak Adalet Parti'de...
Buraya kadar normal...
Anormallik ondan sonra başlıyor..
Zira...
1968 yılında Karma Komisyon’un Çetin Usta hakkında verdiği “dokunulmazlığının kaldırılması kararı” Meclis Genel Kurulu’nda oya sunuluyor...
Altan'ın dokunulmazlığının kaldırılması için ilk parmak kaldıran kim dersiniz?..
Bildiniz...
Çetin Altan'ın 6 yıl önce hapisten kurtardığı Ahmet Dallı...
"Dallama" işte deyip geçebilirsiniz tabii ve doğrusu da o...
Ama...
Ruhat Mengi'nin, nankörlük tarihinde ilk sıralara yerleşecek o "ihanet"ten yola çıkarak Çetin Altan'ı...
Oradan devam ederek Ahmet Altan'ı, "çıkarcılık" ile suçlaması ayıptır, aymazlıktır, saygısızlıktır ve......
Neden mi?..
Çünkü...
Karşılıkız yapılan her yardımın gördüğü ihanete "nankölük" denir...
Onun için "nankör kedi"dir ya...
Bir insan sürekli beslediği bir kediden menfaat olarak ne bekleyebilir ki?..
Ama aynı kedi, kendisini besleyen nice insanoğlu'nun bebeğinin üstüne oturup öldürmüş, ya da nice bebeğin gözünü çıkarmıştır...
Ruhat Mengi, Çetin Altan'ın, dönemin tutuklu yargılanan İş Bankası Genel Müdürü'nden bir menfaati olmadığını iddia etmemekle birlikte olmadığını da söylemiyor...
"Çetin Altan’ın anlattığı olayda bir insana karşı somut bir haksızlık, bu somut haksızlığa karşı gelme ve sonuçta 'nankörlük' dediği bir davranış mevcut" dedikten sonra soruyor:
"Peki bundan 'Ahmet Altan’a karşı yapılan nankörlük' sonucu nasıl çıkabiliyor, yani aradaki bağlantı ne?"
Hayretsin Ruhat Hanım hayretsin...
Ahmet Altan'ın Tayyip Erdoğan'dan veya hükümetinden ne gibi bir maddi veya makam çıkarı olmuştur ki Çetin Altan, Ahmet Altan'a açılan tazminat davasının "nankörlük" olduğunu söylerken ayıp etmiş olsun?..
Yani...
Ruhat Mengi'nin Çetin Altan Usta'ya ve onun da üzerinden Ahmet Altan'a çakıyor oluşunu anlayamadım...
Ruhat Mengi bildiği somut, delile dayalı bir şey varsa açıklamalı ki biz de hemen kemndisinden alıntı yapıp duyuralım okurlarımıza...
Yoksa (ki olmadığı TARAF'ın ekonomik durumundan belli) Başbakan'ın kendisini eleştiren makalesinden dolayı açtığı 50 bin liralık tazminat davasını "nankörlük" olarak nitelemesinin neresi yanlış?..
Yukarıda da hatırlattığım gibi; karşılıkız yapılan her yardımın gördüğü ihanet "nankölük"tür...
Ve...
Ortada aylardır zar-zor çıkarılan, çalışanların maaşlarının bile sürekli gecikmeyle ödendiği bir gazete varken, Başbakan'ın Ahmet Altan'a veya yönettiği gazeteye para desteği yaptığını ima etmek saygın olduğunu düşünmek istediğim bir gazeteci/yazara yakışır mı?..
Bir de şunu merak ediyorum:
Başbakan, lehinde yazdığı yazılar için telefon açıp da Ahmet Altan'a teşekkür etti mi acaba?..
Ettiyse Ahmet Altan ne cevap verdi?..
[email protected]
veya olabilir ki; o adam için "nankör" sıfatını kullanırken ayıp etmiş olsun...
Yani...
Ruhat Mengi'nin Çetin Altan Usta'ya ve onun da üzerinden Ahmet Altan'a çakıyor oluşunu anlayamadım...
Mengi
Yani...
Ruhat Mengi'nin Çetin Altan Usta'ya ve onun da üzerinden Ahmet Altan'a çakıyor oluşunu anlayamadım...
Mengi