MEDYA KÖŞESİ

Rıdvan Dilmen'e sempati yapmak!

Habertürk yazarı Yavuz Semerci de Rıdvan Dilmen'in gözaltına alındığı telekulak operasyonu üzerine yazmış.

Rıdvan Dilmen'e sempati yapmak!
Rıdvan Dilmen'in gözaltına alındığı telekulak operasyonu üzerine medyada farklı tepkiler gelmeye devam ediyor. Habertürk yazarı Yavuz Semerci de konuyu gündemine almış. Semerci'nin Hıncal uluç ve Eyüp Can için de söyleyecekleri var....
 
Rıdvan Dilmen'e sempati yapmak!
 
BİRİ Hürriyet (Eyüp Can) diğeri Sabah (Hıncal Uluç) yazarı.
Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'in başına geleni yorumlamışlar.
Aykırı bakışları şahane.
Eğer bir münazara yapılsaydı, aynı taraftan bakan bu iki münazır herkesten fazla iyi not alırdı.
Ancak konu kamu vicdanı olarak ele alınırsa notları sıfırdır...
Çıkarımları aynı: "Eline fırsat geçen herkes birini dinler, ayıp mayıp demeden... Rıdvan Dilmen'e bu kadar yüklenmeyin!.."

                                     *

Sevdiklerinizin hatalarına, suçlarına yönelik hoşgörü geliştirmek, affedici olmak bir yere kadar kabul edilebilir gerçekten.
Ama insan soramadan edemiyor:
Olay ayıp mı, değil mi demenin ötesinde büyük bir suç içeriyor.
"Ayıplamayın, ne var? Herkes yapar!" dedikleri şey, bir insanın en temel hakkının gaspı. Özel hayatın gizliliği ilkesine tecavüz edilmesi.
                                  *
Dinleme suçu işlemeye hepimizin meyilli olması (iddiaları) başka, işi icraata dökmek başka.
Düşünün; hırsıza sipariş veriyorsunuz: "Şu eve gir, salondaki tabloyu çal, bana getir..."
Her birimizin böyle bir tabloya sahip olmak istemesi, hadi daha da ileri götürelim çalmaya, çaldırmaya meyilli olması mıdır suç olan, yoksa hırsıza sipariş vermek mi?
Katil suçludur ama azmettiren daha mı az suçludur!
Düşüncelerimizin kimi hallerde sapıklık boyutuna ulaşması mı bizi suçlu yapar, yoksa bunları dizginlemek mi bizi insanlaştırır.
                                 *
Adam parayı bastırmış, karısını, sevgilisini, arkadaşlarını, rakiplerini dinletmiş. Hoş görülebilir mi?
Eğer buna ayıp demeyecek, bunu suç diye tarif etmeyeceksek, vicdanımızda yargılamayacaksak bu hakkımızı nerede kullanacağız?
Bakın Eyüp Can ne yazmış?
"Geçen hafta iyi tanıdığım ne kadar aklı başında insan varsa aynı soruyu sordum.
Farz edelim ki güvendiğin biri sana para karşılığı istediğin kişiyi dinletebileceğim söyledi. Bir ihale öncesi rakibini... Bir kavga sonrası sevgilin veya karını... Şirket içi dengelerin sarsıldığı bir zamanda yöneticini... Ne yaparsın? Sıkı durun, soruyu bu şekilde sorunca hiç kimse gönül rahatlığıyla asla böyle bir şey yaptırmazdım diyemedi..."
Eyüp Çan'ın çevresindeki aklı başındaki insanlar kim bilmiyorum ama sorduğu kişilerin tümü yanlış! Bu soruyu eşine sormalıydı: "Seni, gizlice dinletiyorum. Çünkü..." Ya da patronuna sormalıydı: "Beni dinletiyorum, benim hakkımdaki gerçek düşünceni öğrenmek istedim..."
Bu soruların yanıtları, Rıdvan'ı değerlendirmek için daha isabetli sonuçlar üretirdi.
Çünkü empati yapılması gereken kişi, suç işleyen veya bu suça hoşgörüyle bakanlar değil, suça maruz kalanlar olmalı. Özel hayatları deliş deşik olan kişiler es geçilerek fikir üretmek saçmalık.
                                    *
Hıncal Uluç da konuyu basitleştirmenin inceliklerini sergilemiş. Şöyle diyor:
"Özel yaşam merak edilir. Kimse itiraz etmesin. İlk taşı günahsız olan atsın diyen Hz. Isa 2 bin yıldır haklı. Ben hayatımda hiç özel konuşma dinlemedim, dinlemeye teşebbüs etmedim diyenler buyursun, görelim..."
Anladınız değil mi, özel yaşamı hepimiz merak ettiğimize göre, Rıdvan'ı suçlamak anlamsız! Yani abartmayalım!
Umarım başına gelmez, Uluç'un özel hayatını, yatak odasını dikizleyen çıkmaz. Telefon konuşmaları dinlenmez. Çünkü mağdurlarda böyle bir hoşgörü oluşmuyor...

Yavuz Semerci/HABERTÜRK
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar