Rating ölçüm sisteminde karanlık noktalar var
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin TRT hakkında ortaya atılan iddiaları ve rating ölçüm sistemini Star gazetesinden Fadime Özkan'a değerlendirdi
Rating skandalının patlak vermesinin ve skandalla ilgili TRT’nin dizilerinin adının geçmesi gözleri TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e çevirdi.
Aslında zaten o da rating ölçümleri ile ilgili şikayetçi… “Rating ölçümleri ile ilgili karanlık noktalar var” diyen Şahin, bunların açıklığa kavuşturulmasını istedi…
Sadece ratingler değil, Hadise’nin Eurovision performansı ve TRT hakkında ortaya atılan iddiaları da değerlendiren Şahin, Star gazetesine konuştu…
Star’dan Fadime Özkan sordu TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin cevapladı…
TRT’nin izlenme oranının yanlış gösterildiği kanaatine nasıl vardınız?
Kamuoyu araştırmaları yaptırdık. Elde ettiğimiz veriler AGB verilerini kesinlikle tutmuyor. Biz iş olsun diye çıkıp bağırmadık. Anadolu’da yüzde 99.20 izleneceksiniz ama AGB’nin oranlarına bu yansımayacak. Bir buçuk yıldır oyalama yöntemi güdüldüğü için yargıya taşıdık. AGB ile de toplantılar yaptık ve açıklığa kavuşturulması gereken kara noktalar olduğunu söyledik.
Nedir o karanlık noktalar?
Deneklerin yüzde 20’sinin her yıl değişmesi gerekirken 10 yıldır değişmeyen denekler var. Memur gibi atamışlar. Bu mide bulandırıcı bir durum. Yüzde 20’lik değişiklik gerçekten oluyor mu? Oluyorsa standart bir dilimi mi değiştiriyorlar? Öyleyse bu yasak savma olur. Bunların bilinmesi lazım. Denek listesi her yerde dolaşıyor, bizim de elimize geçti. Önlerine koyduk, inkar etmediler. Dedik ki; ya denekleri elden geçirin ya belirlenen ortak bir komite takip etsin bunları, ya da bizim de kabul edeceğimiz başka bir formül geliştirin. Bu da olmadı. Ayrıca AGB verileri gece 2’de topluyor. Sabah 6’ya kadar ne oluyor? Sivil havacılıktaki slotların denetimi gibi bir model geliştirelim, komite marifetiyle verilerin kontrollü taşınmasını sağlayalım. Yahut teknoloji gelişti, bana verileri anlık olarak ilet. Gece 2’de aldığınız verileri 6’ya kadar tutup ne yapıyorsunuz, kafamıza soru işaretleri geliyor.
AGB BENİ İNANDIRSIN
Yani?
Biz deneklerden başlamak üzere bu seyri takip etmek istiyoruz ama AGB hata yapıyor demiyoruz, bizi inandırın diyoruz. AGB beni inandırsın TRT son sırada olsa da, şapka çıkartır, saygı duyarım. Ama diyorum ki beni birinci sıraya da koysanız tereddütlerim olduğu için inanmıyorum. O yüzden işin peşini bırakmayacağız.
Sizin inanmadığınız AGB verilerine, bütün bu sürece diğer kanallar neden inanıyor?
İnanmıyorlar. Televizyon yöneticileriyle toplantılar yapıyoruz. “En kötü sistem sistemsizlikten iyidir. Bu sistemin hataları defoları olabilir ama alternatif bir sistem geliştirilene kadar reklam alacaksak bunu kabul etmek zorundayız” diyorlar. RTÜK’e de ya alternatif sistem geliştirin, yeni bir ihale açın yahut AGB deneklerini ya siz ya da yeni bir yapıya denetletin dedik.
RTÜK’ün kendisine kanunla verilmiş böyle bir denetleme yetkisi var zaten.
RTÜK kanununun hem 1. hem 29. maddede yazılı bu. Bu yapılsa bu gürültüler olmaz.
AGB’Yİ UYARDIK GÜLÜP GEÇTİLER
AGB ve TİAK’ın bu süreci durdurmak için TRT ile uzlaşmak, pazarlık yapmak istediği yönünde haberler çıkmıştı. Oldu mu böyle bir girişimleri?
TİAK Başkanı misafirimiz oldu ama bizzat benimle uzlaşmak gibi bir talepleri olmadı. Ancak kesinlikle bu konuda bir çözüm üretmek zorunda olduklarının farkında olduklarını sanıyorum.
AGB’nin yeni genel müdürüne de “Bu işe el atın yoksa bu görev bir kanun maddesiyle çok rijit, strik bir şekilde bir organa verilir, daha çok sıkıntıya girersiniz” dedim. Gülüp geçtiler kendileri. Ama Sayın Başbakan Yardımcımız da açıkladı, bu döneme zor ama Meclis yeni dönemde açıldığında RTÜK kanuna eklenecek bir ya da iki madde ile bu iş kesin çözülecek.
Uluslar arası bir şirket olarak AGB bu işi Türkiye’de niye böyle yapıyor?
Türkiye’deki şirketle yurt dışındaki şirket arasında ölçüm alanlarında ciddi farklar var. Mesela Hollanda’da zengin fakir arasında, A grubuyla D grubu arasında uçurum yok. Etnik yapı çok farklı değil. Biz de kuzey batı ile güney doğu arasındaki farklılıkları da dikkate almak gerekir. Sadece İstanbullular tüketmiyor ama veriler daha çok oradan geliyor. Gizli olduğunu söyledikleri ama kendileriyle paylaştığımızda inkâr etmedikleri listeye dayanarak söylüyorum. AGB’nin Güneydoğuda sadece Diyarbakır ve Van’da, 81 ilin 32’sinde denekleri var. 20 binin altındaki nüfus hiç ölçülmüyor. Halbuki toplumun yüzde 40, 20 bin ve altındaki yerlerde yaşıyor. Onları hiçe sayarak sağlıklı ölçüm alamazsınız.
Kullanılan teknoloji yeterli mi sizce?
Değil. Bu aletler demode, kumandaya gerek yok ki. Retinayla, kamerayla cps’le ölçen modern aletler var. Dijital olduğu için anlık veri de gönderebiliyor. Veri anlık gelse itirazım olmayacak zaten.
AGB karasal ve havadan yayınları ölçüyor. Hâlbuki uydudan, dijital, kablolu, internet yayını da yapıyor TV’ler. İtirazınızla belki de sistemin tamamen değişmesine ön ayak olacaksınız.
RTÜK’ün görevi bu, benim değil ama biz bu kadar para harcıyorsak sorgulamak durumundayız. Bu milletin parası. Kör kuruşuna dikkat etmemiz gerekiyor. Çok iddialı konuşuyorum: TRT’nin son dizilerini özel kanallara koyun 7, 8 reytingden aşağı almazlar. Ama bizde AGB verilerine göre 1,5 bile alamıyorlar. Ve reyting skalası üzerinden ücret ödediğimiz için düşük ücret alıyor, tatil etmek zorunda kalıyorlar. Elimde sağlıklı bilgi olmasa çıkıp böyle haykıramam.
TRT MEŞRULAŞTIRMA ARACI OLMUŞ
TRT devlet kanalı. Diğer kanallardan farklı olarak reklamla ayakta durmuyor, ana geliri elektrik faturalarından kesilen yüzde 2 pay. Öyleyse TRT neden var AGB’de?
Zaten TRT, AGB’ye en başta girmemiş. Ali Atıf Bir açıkladı, TRT’siz bir ölçümün sağlıklı olmayacağı, verilerin genel kabul görmeyeceği düşüncesiyle bizzat Bir’in baskısıyla, ricasıyla TRT AGB’ye sokulmuş.
TRT bir meşrulaştırma aracı olmuş yani!
Bravo, aynen öyle! TRT olarak ben buradan çekildiğimde ciddi anlamda sıkıntı yaşanır. AGB bunu dikkate almalı. Gerekirse çekileceğimizi de söyledik ama şimdilik kalıp mücadele edeceğiz.
REKLAM GELİRİM 300 TRİLYON OLMALI
Bu hatalı ya da eksik ölçümler TRT’nin reklam gelirlerinde nasıl bir kayba yol açıyor?
Radyolar dahil TRT’nin 2008 toplam yıllık reklam geliri 33 trilyon. Bu size mantıklı geliyor mu? Bazı radyolar alıyor bu kadar reklamı, ben nasıl 33 trilyonda kalırım! 300 belki 600 trilyon olmalı. Tüm gelirimiz reklam olsun demiyoruz, biz kamu yayıncısıyız. Elektrik faturalarından kesilen pay yüzde 3.5’tan yüzde 2’ye indi. Brüt yüzde 2, sonra net yüzde 2 oldu. Brütle net yüzde 2 arasında bile 125 trilyon civarında kaybımız oldu. Reklam geliri daha kaliteli yayın yapmamızı sağlıyor fakat gelen reklamdan vazgeçtiğimizde de ciddi kaybımız olmaz.
Reklam kaygınız yok, reyting kaygınız var mı?
Reyting değil ama izlenme kaygımız var. Çok izlenmek istiyorum, izlenmeyen kanalı ne yapayım? TRT kamu yayıncılığına yakışacak yayın yapacak ama izlenecek de.
Kamu yayıncılığı da yapsanız bu kuşkusuz bir yarış alanı. Özel kanalların daha geniş bir özgürlük alanı var. Şimdi TRT de izlenmek istiyor ama ölçünüz sınırız ne?
Bizim sınırımız milletimiz. Milletimizin istemediği görüntüleri göstermek istemiyoruz. Görmek istediklerini de ziyadesiyle göstermek istiyoruz. Ölçüm bu.
Millet soyut bir kavram. Nasıl belirliyorsunuz kimin ne izlemek istediğini?
Birkaç kriterimiz var. 1) TRT Anayasal bir kurum. 2059 sayılı kanunda da TRT’nin yayın ilkeleri ve uyması gerekenler yazıyor. Bizim kırmızıçizgilerimiz orada belirtilmiş. Uymak zorundayız. 2) Sokaktaki insan. Bu çerçevede nasıl iyi yayıncılık yapılacaksa onu yapacağız. İddialıyım: Bu kadar personeli, imkanı olan bir kurumun yayınının daha kaliteli olmalı. Bunun için stüdyolarımızı yeniliyoruz, yeni stüdyolar yapıyor, görüntü kalitemizi artırıyor, vericileri elden geçiriyor, yeni vericiler takıyoruz, uydularda platformlarda yer alıyoruz. Mücadelemiz böyle bir mücadele.
SEZER’E MÜTEŞEKKİRİM
Koltuğunuza oturduğunuzda bu sorunları ihtiyaçları masanızda buldunuz…
Masada da bulmadım aslında, kendimiz aradık bulduk. (gülüyor)
Sizinle birlikte TRT ‘ben de varım!’ dedi, cazibesiz donuk ekranı hareketlendi. Peş peşe yeni kanallar açıldı. Tamam, genel müdür değişti de ilk kıvılcım nerden çıktı?
Benim bir PTT geçmişim var. PTT genel müdürü olduğumda da postacılıkla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Ancak şunu biliyordum: Bir vatandaş olarak benim PTT’den beklentim ne? PTT genel müdürü olduğumda da onları uygulamaya çalıştım. Empati yapmayı çok severim. TRT’ye geldiğimde de bir seyirci olarak TRT’den ne bekliyorsam onu yapmaya çalıştım ve çalışıyorum.
Kararnameniz eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde iki kez döndü Köşk’ten. Ne hissettiniz, neden diye sordunuz mu kendinize?
Eski Cumhurbaşkanına her geri çevirdiğinde müteşekkir kaldım aslında (gülüyor). Çok da istekli değildim TRT’ye gelmek konusunda.
Neden?
Ulaştırma Bakanlığı’nda müsteşardım. Hızlı tren, Marmaray, otoyollar gibi projeler beni heyecanlandırıyordu. Bakanla da çok uyumluyduk. Bir de müsteşar olarak bürokrasinin tepesine çıkmışsınız. Daha fazla bir şey olmazdı. Çok da keyifli bir çalışma ortamımız vardı.
Sizi ikna eden ne oldu?
(önce susuyor sonra gülüyor) Yani gelmem gerektiği söylendi.
Madem istemediniz, niye direnmediniz?
Son güne kadar dilekçeyi vermedim zaten. Son gün Bakanımız sordu, vermedim dedim. Kızdı. Çaresiz verdik dilekçemizi.
MEMLEKETİN DON KİŞOT’U BEN MİYİM?
Geldiğinize pişman ettiler sizi, çok eleştirildiniz.
Yaptığımız ilk işlerden biri, 20 yıldır bir türlü değiştirilememiş olan TRT kanunuydu. Kanun Meclis’e geldiğinde, benim 50 bin dolar maaş aldığım gibi olmadık şeyler konuşuldu. Bu beni çok etkiledi. Eşim bile “Ne yapıyorsun bu parayı, getir de görelim” dedi. İçerliyordum tabi.
Demişsiniz ki: “Çok üstüme geliyorlar. Sabah kalkıp da bugün gitmemeyim dediğim çok oldu”.
Fedakârca çalışmama rağmen, kendini sendikalı addeden bazıları TRT’nin önünde sürekli bildiri dağıtıyordu. Bu beni rahatsız ediyordu. “Memleketin Don Kişotu ben miyim” dediğim çok oldu.
Bunca sıkıntıya dayanmanızı sağlayan neydi?
Bir görev tevdi edilmişti, TRT gibi bir kurumda. Hedefim sadece Türkiye’de iyi yayıncılık değildi. İşte şimdi TRT Türk’ü izliyoruz (ekranı gösteriyor) BBC’nin Türkçe versiyonu bu herhalde, daha iyi ne olabilir ki. Kaliteyse kalite. Dünyanın dört yanından 24 saat canlı yayın yapıyoruz. Patron yahut maraba ne derseniz deyin bir televizyoncu için bundan daha güzel bir şey olamaz.
Şimdi daha istekli geliyorsunuz yani işe?
Hatta yeni 4 yıllık döneme hazırlık yapıyorum. (gülüyor)
TRT’ye gelmeden önce yayıncılığa ilgi düzeyiniz neydi, sadece izleyici miydiniz yoksa?
Kaymakamlık dönemimde taşradayken iyi bir izleyiciydim. Ama Ankara’ya geldikten sonra televizyona hiç bakmadığım olurdu. Makam odamda da TRT’ye gelene kadar tv hiç açık olmazdı.
Şimdi o günlerin acısı çıkıyor. (gülüyor) Odamda 21 tane televizyon var, 24 saat açık.
PTT’deki, Ulaştırma Bakanlığındaki başarınızı az sayıda insan biliyordu. 10 televizyonu, 12 radyosu, 3 dergisi olan TRT’nin, Türkiye’deki en büyük yayın organının genel müdürüsünüz şimdi. Yıldızlaştınız da. Bu gücün başında olmak başınızı döndürüyor mu?
Tabiî ki medyanın başında olmak büyük bir güç ama güç insanı şımartır. TRT’nin başında olmak ciddi bir sorumluluk gerektiriyor, stres üretiyor. Her şeyden öte bu benim kendi paramla kurduğum bir şirket değil. Bir emanet. PTT’de Ulaştırma’da o görevleri yüzümün akıyla nasıl teslim etmişsem bu emaneti de 4 yıllık sürede en güzel şekilde işleyip teslim etmek isterim.
TRT genel müdürleri pek sevilmez fakat siz iyi işlere imza attınız, seviliyor musunuz?
Sevimlilik farklı şey, benim yüzüm çok güler, bazıları sırıtıyorsun diye eleştirir ama… TRT genel müdürlerini iktidar da sevmez, muhalefet de. Kimseye yaranamazsınız. Biz bu döngüye takılmadan işimizi yapıyoruz.
TRT’nin alameti farikası protokol haberciliğini kaldırdınız!
Nedeni habercilik yapmak ve izlenmek istememdir. Protokol haberciliğiyle izlenmezsiniz. Bundan mutlu olacak olanlar da mutlu olmazlar.
97 KİŞİYİ İŞE ALDIM NİYE 20 KİŞİYİ SÖYLÜYORLAR
Her gelen iktidar TRT’de kadrolaştı ve sonunda TRT personel şişkini bir kanal olup çıktı. Sizin emekli ettikleriniz oldu ama yeni elemanlar da aldınız. Kadrolaşma tartışmaları da hız kesmiyor?
Tabi ki kadrolaşacağım. Kadrosuz kim çalışıyor? Kadrolaşmaktan kasıt kendi dünya görüşümüzden insanları getirmekse bunu şiddetle reddediyorum. Ben başka kurumlardan 97 kişi aldım. Niye tamamını yayınlamıyorlar da cımbızlayıp 20 kişiyi yayınlıyorlar.
CHP milletvekili Atilla Kart da bir basın toplantısı yaptı ve kadrolaştığınızı söyledi.
Gazetecilerin sorularını cevaplasaydı o zaman. Kız kardeşi Emine Kart Today’s Zaman’da çalışıyor ama Zaman’dan biri TRT’ye girse ‘yandaş medyadan adam alıyor’ diye beni suçluyor. One Ajansı suçluyor, One Ajans’ta CHP milletvekilinin kızı çalışıyor. Hani yandaş medyaydı?
İYİ TELEVİZYONCU OLSUN YETER
Kriteriniz nedir TRT’ye adam alırken?
İyi yayıncı, iyi televizyoncu, iyi gazeteci olması. Dünya görüşü beni ilgilendirmez. Hem, diyelim ki herkes kendi düşüncemde ama televizyonculuğu iyi bilmiyor, bana yarar mı verirler zarar mı?
Nereden çıkıyor peki bunlar?
TRT içinden TRT’nin iyi olmasını istemeyen bazı şahıslar sürekli dışarıya bilgi veriyorlar. Bunlara başta inanan milletvekilleri, baktılar ki yalan yanlış bilgi, vazgeçtiler. Bazıları ısrar etse de bizim bunlara ayıracak vaktimiz yok. Yığınla işimiz var.
Kurum içinden birileri dışarıya bilgi veriyor dediniz?
Boşta gezen arkadaşlar. Çalışanların başını kaşıyacak vakti yok. Bunlar da yarın bir gün pişman olacak ama… bazıları TRT iyi olmasın diye ciddi efor sarf ediyorlar. Yasal yollara başvurduk.
ONE AJANS’IN MALİYETİ AZ
TRT’nin iş yaptırdığı One ajansla ilgili KESK’in de CHP’nin de iddiaları var. Kimdir One ajans, neden One ajans?
One Haber Ajansı adı üstünde haber ajansı. Doğan Haber Ajansı’ndan, AA’dan, İHA’dan, Cihan’dan nasıl haber alıyorsak One Ajanstan da alıyoruz. TRT Türk’e daha geniş servis sunuyor. 20 ülkede One Ajans üzerinden ofisler oluşturduk, üç tane de program yapıyorlar. Kaliteli bir yayın ortaya çıkınca, ‘kamu hizmeti kamu görevlilerince yapılır, anayasal hükme aykırı’ deniyor. İyi de, Doğan’dan, Cihan’dan İHA’dan da mı haber almayacağız öyleyse?
Maliyetiyle ilgili de itirazlar var.
One Ajanstan aldığımız haberin maliyeti TRT’nin yurt dışındaki bürolarının maliyetinden 5, 6 kat daha ucuz. Aritmetik gayet net, herkesin önüne koyabiliriz. Bu bir senelik bir deneme, başarılı olursak gelecek yıllarda büro sayısını 30’a, 40’a çıkaracağız. BBC’ye, El-Cezire’ye, CNN’e uluslar arası kamu yayıncılarına yetişeceksek büyük düşünmek zorundayız. Zaten diyoruz ki “yanlışsak hesabını mahkemede veririz”. Ama inanıyoruz ki zerre kadar hatamız yok. Hata yapma lüksümüz yok. Kamuda 100 doğru bir hata yapsanız o sizi götürür. Kaldı ki hukukçularımıza, danışmanlarımıza, kamu ihale kurumuna soruyoruz.
Sırasıyla TRT Çocuk, TRT Avaz, TRT Şeş ve TRT Türk açıldı. Haziran bitmeden TRT Müzik yayına başlayacak. Başka hangi kanallar var sırada?
TRT Müzik bir iki haftaya kadar açılacak. Arapça Farsça İngilizce Rusça kanallar, turizm ve belgesel kanalı açılacak…
Bu kadar çok kanal açmak da şart mı?
Bu, yapıyı ve zamanı optimum kullanmakla alakalı. İzmir televizyonunda 500 kişi var ve hiçbir şey yapmıyorlar, turizm ve belgesel kanalını yapacaklar. Yeni kanallar için eleman almıyoruz zaten; mevcutları kullanıyoruz.
TRT ŞEŞ’TE BALAYI BİTTİ
TRT’nin en radikal değişikliği TRT Şeş oldu. Geç kalmış bir adımdı fakat yine de heyecana yol açtı. Şimdi durum nasıl Şeş’te?
Normalleşti artık. Balayı dönemi bitti, şimdi daha realistiz. Daha kaliteli, düzgün, daha dolu ve tekrardan uzak bir yayın yapıyoruz.
Ne kadar izlendiğini biliyor musunuz?
AGB orada ölçüm yapmıyor ama bölgede tuttuğumuz nabza göre yüzde 65’ler düzeyinde. Irak’ta Suriye’de Avrupa’da da izleniyor.
ROJİN’E HİÇ KARIŞMADIM
Rojin neden ayrıldı, iyi bir yüz olmuştu TRT Şeş için?
TRT’de ekran yüzü diye bir şey yok. Rojin ile ilgili konuşmak istemiyorum ama… stüdyoyu hazır hale getirdiğimiz halde gelmediği oluyordu, en sonunda işine son verilmesini söyledim. Böylece bitirdik.
Program içeriğine karışıldığı, isimler geri çevrildiği için kendisinin ayrıldığını söyledi Rojin.
Böyle bir şey hiç olmadı. Rojin’in çıkardığı isimlere bakarsanız ne kadar özgür olduğunu görürsünüz, yoksa TRT’ye sorulsa o isimler zor geçer. Karışmadık, karışma gereği duymadık. TRT Şeş gibi radikal bir adımı atan oraya kimin çıkacağını karışmaz.
HADİSE KOT PANTOLON GİYMELİYDİ
Erovizyon sonucundan memnun musunuz?
Değilim. Birinci olmamız gerekiyordu. Takdir buyurmadılar işte (gülüyor)
Hadise’nin performansını beğendiniz mi?
Öncesinde iyiydi, yarı final ve finalde arzu ettiğimiz düzeyde değildi maalesef. Kot pantolonlu kıyafeti daha iyiydi. 19, 20 yaşında gibiydi ama bu kıyafet 30 yaşlarına çekti onu. Bir de açık giyinmekse kendinden daha açık giyinenler de oldu. Bir de süreç çok iyi yönetilemedi. Çok fazla her yere çıktı.
Şarkısının ve Hadise’nin sürpriz etkisi mi kalmadı?
Öyle oldu biraz. Yoksa o ilgi Erovizyondan sonra da sürerdi. Hadise yetenekli, geleceği olan bir genç kardeşimiz. Yarışmadan önce favorimdi ama yarışmada izlediğimde kanaatim yıkıldı.
Aradınız mı yine de Hadise’yi, teşekkür ve tebrik etmek için?
Yok. Ama ilk defa bu sene TRT genel müdür yardımcısı süreç boyu hep yanındaydı.
3 ay önce TRT Türk’ü açmış bir genel müdür olarak ülkelerin temsil edildiği bir şarkı yarışmasında İngilizce şarkı söylenmesini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye vatandaşı olarak şarkıların Türkçe olmasını tercih ederim. Ama şarkılara, şarkıcılara çok fazla müdahale ederseniz bu defa başarısızlığın bahanesi siz olursunuz. Ayrıca sanatçı hangi şarkıyla başarılı olacağına inanıyorsa izin vermek lazım. Türkçeyi tercih ederdim ama Fransa gibi tutucu bir ülke bile iki yıldır İngilizce’ye döndü.
SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?
MİT için sizin de adınız geçti?
Her yere yakıştırıyorlar. Ne diyeyim? (gülüyor)
Emniyet Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili, Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin ile aynı adı taşıyorsunuz. Bunun hayatınıza yansıması ne?
Taşköprü’de kaymakamdım. O ara özel harekatçı İbrahim Şahin çok gündemdeydi. Amasya’ya dönüşte eşimle bir kaplıcaya uğradık. Kimliğimizi istediler. Verdim. Görevli baktı, adımı görünce geri itti, korkup içeri kaçtı! Bir keresinde de birkaç sene önce, birileri beni tehdide kalktı. Ben de “Adımın ve soyadımın İbrahim Şahin olduğunu unutma” demiştim. (gülüyor)
Biyografinizi biliyoruz; Amasyalısınız, hukuk okudunuz, kaymakamlık yaptınız, PTT’de ve Ulaştırma’da görev aldınız. Şimdi de TRT genel müdürüsünüz ama siz aslında kimsiniz?
Kamuoyu araştırmaları yaptırdık. Elde ettiğimiz veriler AGB verilerini kesinlikle tutmuyor. Biz iş olsun diye çıkıp bağırmadık. Anadolu’da yüzde 99.20 izleneceksiniz ama AGB’nin oranlarına bu yansımayacak. Bir buçuk yıldır oyalama yöntemi güdüldüğü için yargıya taşıdık. AGB ile de toplantılar yaptık ve açıklığa kavuşturulması gereken kara noktalar olduğunu söyledik.
Nedir o karanlık noktalar?
Deneklerin yüzde 20’sinin her yıl değişmesi gerekirken 10 yıldır değişmeyen denekler var. Memur gibi atamışlar. Bu mide bulandırıcı bir durum. Yüzde 20’lik değişiklik gerçekten oluyor mu? Oluyorsa standart bir dilimi mi değiştiriyorlar? Öyleyse bu yasak savma olur. Bunların bilinmesi lazım. Denek listesi her yerde dolaşıyor, bizim de elimize geçti. Önlerine koyduk, inkar etmediler. Dedik ki; ya denekleri elden geçirin ya belirlenen ortak bir komite takip etsin bunları, ya da bizim de kabul edeceğimiz başka bir formül geliştirin. Bu da olmadı. Ayrıca AGB verileri gece 2’de topluyor. Sabah 6’ya kadar ne oluyor? Sivil havacılıktaki slotların denetimi gibi bir model geliştirelim, komite marifetiyle verilerin kontrollü taşınmasını sağlayalım. Yahut teknoloji gelişti, bana verileri anlık olarak ilet. Gece 2’de aldığınız verileri 6’ya kadar tutup ne yapıyorsunuz, kafamıza soru işaretleri geliyor.
AGB BENİ İNANDIRSIN
Yani?
Biz deneklerden başlamak üzere bu seyri takip etmek istiyoruz ama AGB hata yapıyor demiyoruz, bizi inandırın diyoruz. AGB beni inandırsın TRT son sırada olsa da, şapka çıkartır, saygı duyarım. Ama diyorum ki beni birinci sıraya da koysanız tereddütlerim olduğu için inanmıyorum. O yüzden işin peşini bırakmayacağız.
Sizin inanmadığınız AGB verilerine, bütün bu sürece diğer kanallar neden inanıyor?
İnanmıyorlar. Televizyon yöneticileriyle toplantılar yapıyoruz. “En kötü sistem sistemsizlikten iyidir. Bu sistemin hataları defoları olabilir ama alternatif bir sistem geliştirilene kadar reklam alacaksak bunu kabul etmek zorundayız” diyorlar. RTÜK’e de ya alternatif sistem geliştirin, yeni bir ihale açın yahut AGB deneklerini ya siz ya da yeni bir yapıya denetletin dedik.
RTÜK’ün kendisine kanunla verilmiş böyle bir denetleme yetkisi var zaten.
RTÜK kanununun hem 1. hem 29. maddede yazılı bu. Bu yapılsa bu gürültüler olmaz.
AGB’Yİ UYARDIK GÜLÜP GEÇTİLER
AGB ve TİAK’ın bu süreci durdurmak için TRT ile uzlaşmak, pazarlık yapmak istediği yönünde haberler çıkmıştı. Oldu mu böyle bir girişimleri?
TİAK Başkanı misafirimiz oldu ama bizzat benimle uzlaşmak gibi bir talepleri olmadı. Ancak kesinlikle bu konuda bir çözüm üretmek zorunda olduklarının farkında olduklarını sanıyorum.
AGB’nin yeni genel müdürüne de “Bu işe el atın yoksa bu görev bir kanun maddesiyle çok rijit, strik bir şekilde bir organa verilir, daha çok sıkıntıya girersiniz” dedim. Gülüp geçtiler kendileri. Ama Sayın Başbakan Yardımcımız da açıkladı, bu döneme zor ama Meclis yeni dönemde açıldığında RTÜK kanuna eklenecek bir ya da iki madde ile bu iş kesin çözülecek.
Uluslar arası bir şirket olarak AGB bu işi Türkiye’de niye böyle yapıyor?
Türkiye’deki şirketle yurt dışındaki şirket arasında ölçüm alanlarında ciddi farklar var. Mesela Hollanda’da zengin fakir arasında, A grubuyla D grubu arasında uçurum yok. Etnik yapı çok farklı değil. Biz de kuzey batı ile güney doğu arasındaki farklılıkları da dikkate almak gerekir. Sadece İstanbullular tüketmiyor ama veriler daha çok oradan geliyor. Gizli olduğunu söyledikleri ama kendileriyle paylaştığımızda inkâr etmedikleri listeye dayanarak söylüyorum. AGB’nin Güneydoğuda sadece Diyarbakır ve Van’da, 81 ilin 32’sinde denekleri var. 20 binin altındaki nüfus hiç ölçülmüyor. Halbuki toplumun yüzde 40, 20 bin ve altındaki yerlerde yaşıyor. Onları hiçe sayarak sağlıklı ölçüm alamazsınız.
Kullanılan teknoloji yeterli mi sizce?
Değil. Bu aletler demode, kumandaya gerek yok ki. Retinayla, kamerayla cps’le ölçen modern aletler var. Dijital olduğu için anlık veri de gönderebiliyor. Veri anlık gelse itirazım olmayacak zaten.
AGB karasal ve havadan yayınları ölçüyor. Hâlbuki uydudan, dijital, kablolu, internet yayını da yapıyor TV’ler. İtirazınızla belki de sistemin tamamen değişmesine ön ayak olacaksınız.
RTÜK’ün görevi bu, benim değil ama biz bu kadar para harcıyorsak sorgulamak durumundayız. Bu milletin parası. Kör kuruşuna dikkat etmemiz gerekiyor. Çok iddialı konuşuyorum: TRT’nin son dizilerini özel kanallara koyun 7, 8 reytingden aşağı almazlar. Ama bizde AGB verilerine göre 1,5 bile alamıyorlar. Ve reyting skalası üzerinden ücret ödediğimiz için düşük ücret alıyor, tatil etmek zorunda kalıyorlar. Elimde sağlıklı bilgi olmasa çıkıp böyle haykıramam.
TRT MEŞRULAŞTIRMA ARACI OLMUŞ
TRT devlet kanalı. Diğer kanallardan farklı olarak reklamla ayakta durmuyor, ana geliri elektrik faturalarından kesilen yüzde 2 pay. Öyleyse TRT neden var AGB’de?
Zaten TRT, AGB’ye en başta girmemiş. Ali Atıf Bir açıkladı, TRT’siz bir ölçümün sağlıklı olmayacağı, verilerin genel kabul görmeyeceği düşüncesiyle bizzat Bir’in baskısıyla, ricasıyla TRT AGB’ye sokulmuş.
TRT bir meşrulaştırma aracı olmuş yani!
Bravo, aynen öyle! TRT olarak ben buradan çekildiğimde ciddi anlamda sıkıntı yaşanır. AGB bunu dikkate almalı. Gerekirse çekileceğimizi de söyledik ama şimdilik kalıp mücadele edeceğiz.
REKLAM GELİRİM 300 TRİLYON OLMALI
Bu hatalı ya da eksik ölçümler TRT’nin reklam gelirlerinde nasıl bir kayba yol açıyor?
Radyolar dahil TRT’nin 2008 toplam yıllık reklam geliri 33 trilyon. Bu size mantıklı geliyor mu? Bazı radyolar alıyor bu kadar reklamı, ben nasıl 33 trilyonda kalırım! 300 belki 600 trilyon olmalı. Tüm gelirimiz reklam olsun demiyoruz, biz kamu yayıncısıyız. Elektrik faturalarından kesilen pay yüzde 3.5’tan yüzde 2’ye indi. Brüt yüzde 2, sonra net yüzde 2 oldu. Brütle net yüzde 2 arasında bile 125 trilyon civarında kaybımız oldu. Reklam geliri daha kaliteli yayın yapmamızı sağlıyor fakat gelen reklamdan vazgeçtiğimizde de ciddi kaybımız olmaz.
Reklam kaygınız yok, reyting kaygınız var mı?
Reyting değil ama izlenme kaygımız var. Çok izlenmek istiyorum, izlenmeyen kanalı ne yapayım? TRT kamu yayıncılığına yakışacak yayın yapacak ama izlenecek de.
Kamu yayıncılığı da yapsanız bu kuşkusuz bir yarış alanı. Özel kanalların daha geniş bir özgürlük alanı var. Şimdi TRT de izlenmek istiyor ama ölçünüz sınırız ne?
Bizim sınırımız milletimiz. Milletimizin istemediği görüntüleri göstermek istemiyoruz. Görmek istediklerini de ziyadesiyle göstermek istiyoruz. Ölçüm bu.
Millet soyut bir kavram. Nasıl belirliyorsunuz kimin ne izlemek istediğini?
Birkaç kriterimiz var. 1) TRT Anayasal bir kurum. 2059 sayılı kanunda da TRT’nin yayın ilkeleri ve uyması gerekenler yazıyor. Bizim kırmızıçizgilerimiz orada belirtilmiş. Uymak zorundayız. 2) Sokaktaki insan. Bu çerçevede nasıl iyi yayıncılık yapılacaksa onu yapacağız. İddialıyım: Bu kadar personeli, imkanı olan bir kurumun yayınının daha kaliteli olmalı. Bunun için stüdyolarımızı yeniliyoruz, yeni stüdyolar yapıyor, görüntü kalitemizi artırıyor, vericileri elden geçiriyor, yeni vericiler takıyoruz, uydularda platformlarda yer alıyoruz. Mücadelemiz böyle bir mücadele.
SEZER’E MÜTEŞEKKİRİM
Koltuğunuza oturduğunuzda bu sorunları ihtiyaçları masanızda buldunuz…
Masada da bulmadım aslında, kendimiz aradık bulduk. (gülüyor)
Sizinle birlikte TRT ‘ben de varım!’ dedi, cazibesiz donuk ekranı hareketlendi. Peş peşe yeni kanallar açıldı. Tamam, genel müdür değişti de ilk kıvılcım nerden çıktı?
Benim bir PTT geçmişim var. PTT genel müdürü olduğumda da postacılıkla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Ancak şunu biliyordum: Bir vatandaş olarak benim PTT’den beklentim ne? PTT genel müdürü olduğumda da onları uygulamaya çalıştım. Empati yapmayı çok severim. TRT’ye geldiğimde de bir seyirci olarak TRT’den ne bekliyorsam onu yapmaya çalıştım ve çalışıyorum.
Kararnameniz eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde iki kez döndü Köşk’ten. Ne hissettiniz, neden diye sordunuz mu kendinize?
Eski Cumhurbaşkanına her geri çevirdiğinde müteşekkir kaldım aslında (gülüyor). Çok da istekli değildim TRT’ye gelmek konusunda.
Neden?
Ulaştırma Bakanlığı’nda müsteşardım. Hızlı tren, Marmaray, otoyollar gibi projeler beni heyecanlandırıyordu. Bakanla da çok uyumluyduk. Bir de müsteşar olarak bürokrasinin tepesine çıkmışsınız. Daha fazla bir şey olmazdı. Çok da keyifli bir çalışma ortamımız vardı.
Sizi ikna eden ne oldu?
(önce susuyor sonra gülüyor) Yani gelmem gerektiği söylendi.
Madem istemediniz, niye direnmediniz?
Son güne kadar dilekçeyi vermedim zaten. Son gün Bakanımız sordu, vermedim dedim. Kızdı. Çaresiz verdik dilekçemizi.
MEMLEKETİN DON KİŞOT’U BEN MİYİM?
Geldiğinize pişman ettiler sizi, çok eleştirildiniz.
Yaptığımız ilk işlerden biri, 20 yıldır bir türlü değiştirilememiş olan TRT kanunuydu. Kanun Meclis’e geldiğinde, benim 50 bin dolar maaş aldığım gibi olmadık şeyler konuşuldu. Bu beni çok etkiledi. Eşim bile “Ne yapıyorsun bu parayı, getir de görelim” dedi. İçerliyordum tabi.
Demişsiniz ki: “Çok üstüme geliyorlar. Sabah kalkıp da bugün gitmemeyim dediğim çok oldu”.
Fedakârca çalışmama rağmen, kendini sendikalı addeden bazıları TRT’nin önünde sürekli bildiri dağıtıyordu. Bu beni rahatsız ediyordu. “Memleketin Don Kişotu ben miyim” dediğim çok oldu.
Bunca sıkıntıya dayanmanızı sağlayan neydi?
Bir görev tevdi edilmişti, TRT gibi bir kurumda. Hedefim sadece Türkiye’de iyi yayıncılık değildi. İşte şimdi TRT Türk’ü izliyoruz (ekranı gösteriyor) BBC’nin Türkçe versiyonu bu herhalde, daha iyi ne olabilir ki. Kaliteyse kalite. Dünyanın dört yanından 24 saat canlı yayın yapıyoruz. Patron yahut maraba ne derseniz deyin bir televizyoncu için bundan daha güzel bir şey olamaz.
Şimdi daha istekli geliyorsunuz yani işe?
Hatta yeni 4 yıllık döneme hazırlık yapıyorum. (gülüyor)
TRT’ye gelmeden önce yayıncılığa ilgi düzeyiniz neydi, sadece izleyici miydiniz yoksa?
Kaymakamlık dönemimde taşradayken iyi bir izleyiciydim. Ama Ankara’ya geldikten sonra televizyona hiç bakmadığım olurdu. Makam odamda da TRT’ye gelene kadar tv hiç açık olmazdı.
Şimdi o günlerin acısı çıkıyor. (gülüyor) Odamda 21 tane televizyon var, 24 saat açık.
PTT’deki, Ulaştırma Bakanlığındaki başarınızı az sayıda insan biliyordu. 10 televizyonu, 12 radyosu, 3 dergisi olan TRT’nin, Türkiye’deki en büyük yayın organının genel müdürüsünüz şimdi. Yıldızlaştınız da. Bu gücün başında olmak başınızı döndürüyor mu?
Tabiî ki medyanın başında olmak büyük bir güç ama güç insanı şımartır. TRT’nin başında olmak ciddi bir sorumluluk gerektiriyor, stres üretiyor. Her şeyden öte bu benim kendi paramla kurduğum bir şirket değil. Bir emanet. PTT’de Ulaştırma’da o görevleri yüzümün akıyla nasıl teslim etmişsem bu emaneti de 4 yıllık sürede en güzel şekilde işleyip teslim etmek isterim.
TRT genel müdürleri pek sevilmez fakat siz iyi işlere imza attınız, seviliyor musunuz?
Sevimlilik farklı şey, benim yüzüm çok güler, bazıları sırıtıyorsun diye eleştirir ama… TRT genel müdürlerini iktidar da sevmez, muhalefet de. Kimseye yaranamazsınız. Biz bu döngüye takılmadan işimizi yapıyoruz.
TRT’nin alameti farikası protokol haberciliğini kaldırdınız!
Nedeni habercilik yapmak ve izlenmek istememdir. Protokol haberciliğiyle izlenmezsiniz. Bundan mutlu olacak olanlar da mutlu olmazlar.
97 KİŞİYİ İŞE ALDIM NİYE 20 KİŞİYİ SÖYLÜYORLAR
Her gelen iktidar TRT’de kadrolaştı ve sonunda TRT personel şişkini bir kanal olup çıktı. Sizin emekli ettikleriniz oldu ama yeni elemanlar da aldınız. Kadrolaşma tartışmaları da hız kesmiyor?
Tabi ki kadrolaşacağım. Kadrosuz kim çalışıyor? Kadrolaşmaktan kasıt kendi dünya görüşümüzden insanları getirmekse bunu şiddetle reddediyorum. Ben başka kurumlardan 97 kişi aldım. Niye tamamını yayınlamıyorlar da cımbızlayıp 20 kişiyi yayınlıyorlar.
CHP milletvekili Atilla Kart da bir basın toplantısı yaptı ve kadrolaştığınızı söyledi.
Gazetecilerin sorularını cevaplasaydı o zaman. Kız kardeşi Emine Kart Today’s Zaman’da çalışıyor ama Zaman’dan biri TRT’ye girse ‘yandaş medyadan adam alıyor’ diye beni suçluyor. One Ajansı suçluyor, One Ajans’ta CHP milletvekilinin kızı çalışıyor. Hani yandaş medyaydı?
İYİ TELEVİZYONCU OLSUN YETER
Kriteriniz nedir TRT’ye adam alırken?
İyi yayıncı, iyi televizyoncu, iyi gazeteci olması. Dünya görüşü beni ilgilendirmez. Hem, diyelim ki herkes kendi düşüncemde ama televizyonculuğu iyi bilmiyor, bana yarar mı verirler zarar mı?
Nereden çıkıyor peki bunlar?
TRT içinden TRT’nin iyi olmasını istemeyen bazı şahıslar sürekli dışarıya bilgi veriyorlar. Bunlara başta inanan milletvekilleri, baktılar ki yalan yanlış bilgi, vazgeçtiler. Bazıları ısrar etse de bizim bunlara ayıracak vaktimiz yok. Yığınla işimiz var.
Kurum içinden birileri dışarıya bilgi veriyor dediniz?
Boşta gezen arkadaşlar. Çalışanların başını kaşıyacak vakti yok. Bunlar da yarın bir gün pişman olacak ama… bazıları TRT iyi olmasın diye ciddi efor sarf ediyorlar. Yasal yollara başvurduk.
ONE AJANS’IN MALİYETİ AZ
TRT’nin iş yaptırdığı One ajansla ilgili KESK’in de CHP’nin de iddiaları var. Kimdir One ajans, neden One ajans?
One Haber Ajansı adı üstünde haber ajansı. Doğan Haber Ajansı’ndan, AA’dan, İHA’dan, Cihan’dan nasıl haber alıyorsak One Ajanstan da alıyoruz. TRT Türk’e daha geniş servis sunuyor. 20 ülkede One Ajans üzerinden ofisler oluşturduk, üç tane de program yapıyorlar. Kaliteli bir yayın ortaya çıkınca, ‘kamu hizmeti kamu görevlilerince yapılır, anayasal hükme aykırı’ deniyor. İyi de, Doğan’dan, Cihan’dan İHA’dan da mı haber almayacağız öyleyse?
Maliyetiyle ilgili de itirazlar var.
One Ajanstan aldığımız haberin maliyeti TRT’nin yurt dışındaki bürolarının maliyetinden 5, 6 kat daha ucuz. Aritmetik gayet net, herkesin önüne koyabiliriz. Bu bir senelik bir deneme, başarılı olursak gelecek yıllarda büro sayısını 30’a, 40’a çıkaracağız. BBC’ye, El-Cezire’ye, CNN’e uluslar arası kamu yayıncılarına yetişeceksek büyük düşünmek zorundayız. Zaten diyoruz ki “yanlışsak hesabını mahkemede veririz”. Ama inanıyoruz ki zerre kadar hatamız yok. Hata yapma lüksümüz yok. Kamuda 100 doğru bir hata yapsanız o sizi götürür. Kaldı ki hukukçularımıza, danışmanlarımıza, kamu ihale kurumuna soruyoruz.
Sırasıyla TRT Çocuk, TRT Avaz, TRT Şeş ve TRT Türk açıldı. Haziran bitmeden TRT Müzik yayına başlayacak. Başka hangi kanallar var sırada?
TRT Müzik bir iki haftaya kadar açılacak. Arapça Farsça İngilizce Rusça kanallar, turizm ve belgesel kanalı açılacak…
Bu kadar çok kanal açmak da şart mı?
Bu, yapıyı ve zamanı optimum kullanmakla alakalı. İzmir televizyonunda 500 kişi var ve hiçbir şey yapmıyorlar, turizm ve belgesel kanalını yapacaklar. Yeni kanallar için eleman almıyoruz zaten; mevcutları kullanıyoruz.
TRT ŞEŞ’TE BALAYI BİTTİ
TRT’nin en radikal değişikliği TRT Şeş oldu. Geç kalmış bir adımdı fakat yine de heyecana yol açtı. Şimdi durum nasıl Şeş’te?
Normalleşti artık. Balayı dönemi bitti, şimdi daha realistiz. Daha kaliteli, düzgün, daha dolu ve tekrardan uzak bir yayın yapıyoruz.
Ne kadar izlendiğini biliyor musunuz?
AGB orada ölçüm yapmıyor ama bölgede tuttuğumuz nabza göre yüzde 65’ler düzeyinde. Irak’ta Suriye’de Avrupa’da da izleniyor.
ROJİN’E HİÇ KARIŞMADIM
Rojin neden ayrıldı, iyi bir yüz olmuştu TRT Şeş için?
TRT’de ekran yüzü diye bir şey yok. Rojin ile ilgili konuşmak istemiyorum ama… stüdyoyu hazır hale getirdiğimiz halde gelmediği oluyordu, en sonunda işine son verilmesini söyledim. Böylece bitirdik.
Program içeriğine karışıldığı, isimler geri çevrildiği için kendisinin ayrıldığını söyledi Rojin.
Böyle bir şey hiç olmadı. Rojin’in çıkardığı isimlere bakarsanız ne kadar özgür olduğunu görürsünüz, yoksa TRT’ye sorulsa o isimler zor geçer. Karışmadık, karışma gereği duymadık. TRT Şeş gibi radikal bir adımı atan oraya kimin çıkacağını karışmaz.
HADİSE KOT PANTOLON GİYMELİYDİ
Erovizyon sonucundan memnun musunuz?
Değilim. Birinci olmamız gerekiyordu. Takdir buyurmadılar işte (gülüyor)
Hadise’nin performansını beğendiniz mi?
Öncesinde iyiydi, yarı final ve finalde arzu ettiğimiz düzeyde değildi maalesef. Kot pantolonlu kıyafeti daha iyiydi. 19, 20 yaşında gibiydi ama bu kıyafet 30 yaşlarına çekti onu. Bir de açık giyinmekse kendinden daha açık giyinenler de oldu. Bir de süreç çok iyi yönetilemedi. Çok fazla her yere çıktı.
Şarkısının ve Hadise’nin sürpriz etkisi mi kalmadı?
Öyle oldu biraz. Yoksa o ilgi Erovizyondan sonra da sürerdi. Hadise yetenekli, geleceği olan bir genç kardeşimiz. Yarışmadan önce favorimdi ama yarışmada izlediğimde kanaatim yıkıldı.
Aradınız mı yine de Hadise’yi, teşekkür ve tebrik etmek için?
Yok. Ama ilk defa bu sene TRT genel müdür yardımcısı süreç boyu hep yanındaydı.
3 ay önce TRT Türk’ü açmış bir genel müdür olarak ülkelerin temsil edildiği bir şarkı yarışmasında İngilizce şarkı söylenmesini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye vatandaşı olarak şarkıların Türkçe olmasını tercih ederim. Ama şarkılara, şarkıcılara çok fazla müdahale ederseniz bu defa başarısızlığın bahanesi siz olursunuz. Ayrıca sanatçı hangi şarkıyla başarılı olacağına inanıyorsa izin vermek lazım. Türkçeyi tercih ederdim ama Fransa gibi tutucu bir ülke bile iki yıldır İngilizce’ye döndü.
SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?
MİT için sizin de adınız geçti?
Her yere yakıştırıyorlar. Ne diyeyim? (gülüyor)
Emniyet Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili, Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin ile aynı adı taşıyorsunuz. Bunun hayatınıza yansıması ne?
Taşköprü’de kaymakamdım. O ara özel harekatçı İbrahim Şahin çok gündemdeydi. Amasya’ya dönüşte eşimle bir kaplıcaya uğradık. Kimliğimizi istediler. Verdim. Görevli baktı, adımı görünce geri itti, korkup içeri kaçtı! Bir keresinde de birkaç sene önce, birileri beni tehdide kalktı. Ben de “Adımın ve soyadımın İbrahim Şahin olduğunu unutma” demiştim. (gülüyor)
Biyografinizi biliyoruz; Amasyalısınız, hukuk okudunuz, kaymakamlık yaptınız, PTT’de ve Ulaştırma’da görev aldınız. Şimdi de TRT genel müdürüsünüz ama siz aslında kimsiniz?
Elhamdülillah, Müslüman bir türküm. Sade yaşamaya çalışan, medyada, ön planda olmayı sevmeyen bir insanım. Daha mütevazı, kabuğunda ama çok etkin işleri de yaparak ülkeye kazandırma arzusunda bir insanım. Bazı huylarımı sevmem. Çok çabuk tepki veriyorum. Tez canlıyım. Bu evime de yansır. Zor biri olduğumu sanmam ama iş arkadaşlarımı çalıştırırım. Haftada iki gün voleybol oynarım. Bir kızım var. Bu Pazar ÖSS sınavına girecek, ben götüreceğim. Evde TRT’ye gelene her kanala bakardım ama şimdi çoklukla TRT açık, dizileri programları özellikle yeni kanalları kontrol takip amaçlı.