MEDYA KÖŞESİ

PKK ile savaş nasıl biter?

Çandar, Dağlıca'da 8 erin şehit edildiği saldırının ardından bir kez daha soruyor: PKK ile savaş nasıl biter?

PKK ile savaş nasıl biter?
GAZETECİLER.COM - PKK ile savaş nasıl biter? Medyada bu soruya en çok yanıt arayan isim kuşkusuz Cengiz Çandar.

Bugüne kadar yazdığı yazılar, kitaplar, araştıma raporları ve röportajlar ile adından sıkça söz ettiren Çandar, Dağlıca'da 8 erin şehit edildiği saldırının ardından bir kez daha soruyor: PKK ile savaş nasıl biter?

"KCK operasyonları, PKK'ya 'Savaşına devam et' çağrısıdır. Esas anlamı budur." diyen Çandar, yazısında bakın nelere dikkat çekti:

"Murat Karayılan'ın Avni Özgürel ile yaptığı upuzun röportajda özellikle üzerinde durduğum noktalardan biri, Oslo'dan söz ederken 'çözüme çok yaklaşılmış olduğuna' işaret eden cümleleri. Avni Özgürel, "Çözüm noktasına yaklaşılmış mıydı" diye soruyor ve Karayılan şu cevabı veriyor:

"Evet, çok yaklaşılmıştı. Yani biz hep yaklaştığımızı varsayarak ele aldık. Ama sonra devletin-hükümetin-bürokrasinin kararında gerçekte köklü bir değişiklik olmadığını düşündüren hadiselerle karşılaştık. Çünkü aksi olsa çözüm olurdu. Çünkü çözüme çok yaklaşmıştık. Çözüm koşulları olgunlaşmıştı. Özellikle ben bu konuda samimiyetle söylüyorum; ben bu işin içindeyim. Yani her görüşmeyi, her şey harfi harfine, yakından takip ettim. Kendim bulunmadım ama birinci elden takip eden kişiyim."

Bu sözleri önemsememim sebebi şu: Bundan birkaç ay önce devletin en üst sorumluluk konumunda birinden aşağı-yukarı aynı cümleleri işittim. Tek fark, Karayılan, işin bozulmasının sorumluluğunu 'devlet-hükümet-bürokrasi'ye yüklerken, o, 'PKK'ya' yüklüyordu.

DEVLET DE PKK DA ÇÖZÜME YAKLAŞTIK DİYOR

En üst sorumluluk noktasındaki devlet yetkilisi, "Çok uzun süre çok iyi götürdük müzakereleri, çözüme çok yaklaşmıştık" demişti. "Peki, görüşmeler içerikli miydi" soruma, "Evet, çok içerikliydi hem de çok" cevabını vermişti.

Çözüme doğru yol alındığı her iki tarafın en üst düzeyinde kabul görürken anlaşılan, geçen yılın 15 Mayıs-15 Temmuz'u arasında ip kopuyordu.
Niye, nasıl koptu? Kim sorumlu? Kimin ne payı var? Konunun aydınlanmamış gizemli bir tarafı olduğu muhakkak.

Ancak madem ki, her iki tarafın en yüksek pozisyonlarında olanlar, "Çözüme çok yaklaşmıştık" tespitinde, 'işin ciddi yürütüldüğünde' ve kopuş anının aşağı yukarı 'zamanlaması'nda aynı görüşteler; gelinmiş olan noktayı 'sıfır-toplamlı' göremeyiz. Yani, bir 'zero-sum game' ile karşı karşıya olamayız.
Daha açık bir ifadeyle; Oslo'yu olmamış –keen lem yekûn- sayamayız. 'Çözüme çok yaklaşılmış olduğu' olgusunu göz ardı edemeyiz. Bundan sonra, 'çözüme doğru ilerlemek' istiyorsak, bundan sonra atılacak adımlar Oslo'yla elde edilen tüm kazanımlar üzerine bina edilmelidir.

RAPOR RAFA KALKTI AMA DEĞERLENDİRMELER HALA GEÇERLİ

(...)  Geçen yıl tam bu zamanlarda, TESEV Raporu adıyla bilinen, 'Dağdan İniş-PKK Nasıl Silah Bırakabilir? Kürt Sorununun Şiddetten Arındırılması' başlıklı yaklaşık 100 sayfalık bir rapor kaleme almıştım. Devletten PKK'ya uzanan geniş yelpazede önde gelen aktörlerle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen bir çalışmaydı. Silvan saldırısı ile o rapor, sessizce rafa kaldırıldı. Oysa, değerlendirmeleri ve önerileri geçerliliğini hâlâ koruyor.

Raporun vardığı sonuçlar, bir yıl sonra, son PKK saldırısından sonra daha da geçerli hale geldi. Söz konusu raporda, PKK'nın yapısı, tarihi arka planı içinde inceleniyor, eğilim farklarına vurgu yapılıyor ama 'böl-yönet' yöntemi yerine, Abdullah Öcalan'ın lider rolüne ağırlık verilerek, 'müzakereli çözüm yöntemi'nin benimsenmesinin altı çiziliyordu.

PKK SİLAHLARI SUSTURMALI AMA NASIL

(...) PKK silahları susturmalı. Kesinlikle. Ama nasıl?

PKK'nın beyaz bayrak çekip teslim olacağını beklemek, herhalde, gerçekçi değil. Öyleyse, PKK'nın silahları susturmasının zemini devlet-hükümet tarafından hazırlanmalı.

Bu konuda hafta sonu Radikal İki'de Yüksel Genç'in çok önemli bir yazısı yayımlandı. Yüksel Genç, 1999'da Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 'barış jesti' amacıyla gelip teslim olan ilk PKK'lı grubun içindeydi. Beş yıl hapis yattı. Şimdi tekrar, bu kez 'KCK kapsamında' tutuklandı:

"Kaderin cilvesine bakın ki, dağdan gerilla olarak gelen ben, üyelikten 5 yılla cezalandırılmıştım. Şimdi ise kentte gazetecilik yaptığım için 20 yılla yargılanıyorum. Dışarıda kalan diğer grup üyelerinin de benzer gerekçelerle yeniden tutuklanmayacaklarının hiçbir garantisi yok. Bu tabloya bakan bir örgüt, kentte yasal alanda mücadele seçeneğini kullanır mı? Varın siz düşünün."

KCK OPERASYONLARI PKK'YA SAVAŞA DEVAM ET ÇAĞRISIDIR

Üç yıldır söylediğimizi söyleyelim: KCK operasyonları, PKK'ya "Savaşına devam et" çağrısıdır. Esas anlamı budur. O bitirilmeden ve sonuçlarıyla tersine çevrilmeden, savaş bitmez.

ÇOK OKUNANLAR