POLEMİK

Perihan Mağden'i çıldırtacak iddia

Dün "Küçük fareniz geldi Ertuğrul Bey" diye şirinlik yaptığın adama bugün "medyanın yellozu" diye alenen hakaret edeceksin...

Perihan Mağden'i çıldırtacak iddia
GAZETECİLER.COM - Perihan Mağden'in o yazıdaki asıl derdi "ihsan edilmeyen köşe" olabilir mi?
Vallahi Ahmet Hakan böyle diyor.
Ertuğrul Özkök'e zehir zemberek saydıran Perihan Mağden'in bir zamanlar Özkök'e nasıl şirinlikler yaptığını aktarıyor...
Sabahın erken saatinde aramalar...
"Cici kız" rolleri...
"Küçük fareniz geldi" müjdeleri...
AHMET HAKAN'IN YANLIŞI
Ahmet Hakan diyor ki:

"Ertuğrul Özkök bu yazıyı yazdığında Hürriyet'te o manşetler atılmış, Ahmet Kaya da sürgünde ölmüştü."

Yanlışlık şurada:
Evet a "vay şerefsiz vay" manşeti atılalı 1 yıl olmuştu. Ama Ahmet Kaya o yazı yazıldığında hayattaydı.

Özkök'ün yazısı : 12 Mart 2000 tarihini taşıyor

Ahmet Kaya'nın ölüm tarihi: 16 Kasım 2000
Hepsi:
"İhsan edilecek bir köşe için" miydi?
Önümüze serilen portreye bakınca haliyle "acaba" demeye başladık...

AHMET HAKAN'IN İHSAN DİYETİ Mİ?

Yalnız aklımızı kurcalayan bir nokta var...
Şu "ihsan edilen-edilmeyen köşe" mevzusunda...
Perihan Mağden'ın "köşe ihsan edilmedi" diye Ertuğrul Özkök'e çaktığı yazıya niye Özkök değil de Ahmet Hakan yanıt verdi.
Sebep, Ertuğrul Özkök'ün, Ahmet Hakan'a "ihsan ettiği köşe mi?"
Bu yazı da ihsan edilen köşenin diyeti mi?

Buyrun yazıyı bir de siz okuyun:

"PERİHAN Mağden, "köşesini efeler gibi bırakıp gitmiş müdanasız şahsiyet" havası basarak kafa ütülemeyi pek sever.
Bir tür "Ferrari'sini satan bilge" havası basar yani...
Ama aynı Perihan Mağden, arada sırada Taraf gazetesinden kafayı çıkararak, aklının nasıl da sattığı Ferrari'de kaldığını da kanıtlar.

KÜÇÜK FARENİZ GELDİ

Perihan Mağden, Taraf'taki son kafa çıkarışında... .
Ertuğrul Özkök'ün Paris'te Ahmet Kaya'nın mezarını ziyaret edip helallik dilemesi meselesini eksen yapan "hezeyan" halinde bir yazı kaleme aldı.
Perihan'ın hezeyan halinde yazdığı bu yazıyı okuyunca...
Ertuğrul Özkök'ün 2000'li yılların başında yazdığı "Kanvas Pantolonlu Adamlar Geliyor" başlıklı yazısını anımsadım.
Yazıyı buldum.
Şöyle başlıyor: "Önceki gün Perihan Mağden telefon ettiğinde büromun renklerine bakıyordum. 'Sizin haftanız başlıyor' dedi.
Önce neyi kastettiğini anlamadım. 'Küçük fareniz geldi' dedi. O zaman anladım. Bu hafta Stuart Little filmi başlıyor".
Dikkat: Ertuğrul Özkök bu yazıyı yazdığında Hürriyet'te o manşetler atılmış, Ahmet Kaya da sürgünde ölmüştü.

CİCİ KIZ ROLLERİ

Düşünün: Ertuğrul Özkök'ü "attığı manşetlerle Ahmet Kaya'nın bir nevi sürgünde ölümüne neden olmak" ile suçlayan Perihan Mağden, bir bahar sabahı, Ertuğrul Özkök'ün telefonunu tatlı tatlı çaldırıyor.
Bir "cici kız" edasıyla Özkök'e şirinlik yapıyor.
Şirinlik yaparken de "Attığı manşetlerle Ahmet Kaya'nın bir nevi sürgünde ölümüne yol açtı" cümlesi aklının ucundan bile geçmiyor.
Dün sevimlilik yaptığın adama bugün "Ahmet Kaya'nın ölümüne yol açtı" diye saldıracaksın.
Dün "Küçük fareniz geldi Ertuğrul Bey" diye şirinlik yaptığın adama bugün -biraz da o "küçük fareler" nedeniyle- "medyanın yellozu" diye alenen hakaret edeceksin...
Nedir? Ne olmaktadır?

DERT İHSAN EDİLMEYEN KÖŞE Mİ?

Belki de olayı kavramak için Perihan Mağden'in, Taraftaki yazıda Özkök için kullandığı "köşe ihsan etmişti / sütun bağışlamıştı" nitelemelerini deşmemiz gerekir. Ertuğrul'un "köşe ihsan ettiği" günlerde "Sizin haftanız başladı, küçük fareniz geldi" diye şirinlik yapmalar...
Köşenin ihsan edilmeyeceğinin anlaşıldığı günden itibaren ise Özkök'e sistemli bir şekilde her fırsatta çakma faaliyeti. Ve en sonunda işi "medyanın yellozu / Ahmet Kaya'nın katili" noktasına getirme. . . .„.
Acaba bu çelişkinin arka planında bir "ihsan edilmeyen sütunun sancısı" yatıyor olabilir mi?

Ahmet Hakan'ın diğer köşe
ÇOK OKUNANLAR