Özlem Doğaner
Sabah
GAZETECİLER.COM-
Ülkemizin son 30 yıldır en büyük belâsı PKK terörü…
Son dört yıldır buna Suriye politikalarından kaynaklanan IŞİD’i ve…
Tıpkı devasa bir çınarı içten içten kemiren FETÖ’yü de ekleyin…
Sadece canlarımızı almakla kalmadı terör…
Enerjimizi de emdi…
Emiyor, yok ediyor…
Tüketiyor…
Tarihten gelen genetik gücümüz ve inancımızla duruyoruz ayakta…
Özlem Doğaner 27.08.2016 tarihli Sabah’ta “Ekonomiye de Fırat Kalkanı”
başlığı altında yayımlanan makalesinde, Terörün Türkiye'ye 30 yıllık maliyetinin
1.2 trilyon dolar olarak ifade edildiğine dikkat çekiyor.
Ve…
Türkiye’nin Suriye operasyonunu eskilerin deyimiyle “kendi göbeğini kendi kesmeye kararlı olduğunu göstermek olarak tanımlıyor.
“Sivrisinek üreticilerine ‘Bataklık kurutmaya geldim’ ” dediğine işaret ediyor...
Bir an için terörü ve hatta diğer siyasi gerekçeleri unutun…
Doğaner’in hatırlattığı “ekonomik kayıp” bile başlı başına Suriyeoperasyonunun haklılığının yasal kanıtıdır…
Ve…
Doğaner, dünyada terörizmin maliyetinin giderek arttığını, bir araştırmaya göre
son 15 yılın en yüksek düzeyinde olduğunu ifade ediyor ve şu rakamları veriyor:
“Küresel şiddetin dünya ekonomisine getirdiği yük 14,3 trilyon dolar.
Yani dünya milli gelirinin yüzde 13'üne ulaşıyor.”
Ve bir kötü haber daha:
“IMF araştırmasına göre Türkiye, teröre en çok maruz kalan 122 ülke
arasında 7. sırada. Bu yüzden her yıl alabileceği uluslararası yatırımın
dörtte üçünden mahrum kaldı.”
“Yani” diyor Doğaner ve aklımızı başımıza toplamakta nasıl geç kaldığımızı
belirtiyor:
“Terörün yarattığı etki olmasa Türkiye, toplam 378 milyar dolar daha
doğrudan yabancı yatırım çekebilirdi.”…
Daha sonra içimize sızan FETÖ’ye giden kaynağı şu anda hesap edebilmenin
zorluğuna dikkatlerimizi çeken Doğaner şöyle diyor:
- Çünkü sadece organik bağı olan şirketler söz konusu değil.
Bir de çıkar elde etmek için, kamu ihalelerini kazanabilmek, yurt dışında yatırım
fırsatları elde edebilmek için bağış yaparak itibar kazandığını düşünen şirketler
var.
50 milyar dolarlık bir yapı varsa karşımızda bu da terörün maliyetine yazılmalı.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen, F.G. yazılı "özel hediye" saatleri
itibar nişanesi olarak gören ama devir değişince "kandırıldık" diyen bu kesimin
ülkesine kazandıracakları da vardır herhalde.
Yani terörle mücadele sadece gider azaltıcı değil, gelir artırıcı da bir reform
olacak.
Sadece maddi kaynak değil bir de insan kaynağı olarak bakın. Kaybedilen
canların maliyeti tarifsiz elbette.
Geleceğimizi, bu dünyanın çocuklarını katlediyorlar.
Bombaları oyuncak gibi verip çocukların eline, yaşıtlarını öldürtüyorlar.
Fırat Kalkanı ile başlayan bu yeni dönem, geleceğimizin yaşaması, refah içinde
yaşaması için de önemli bir adım olacak.
Bu yaz yıkamadıkları Türkiye, sonbaharda bölgesinin en belirleyici gücü olmaya
doğru ilerliyor.
SADECE BİR KÖPRÜ DEĞİL
Darbeye, teröre kafa tutan bir halkın "en zor yazı" olarak tarihe geçecek 2016'da açılan 2. büyük köprü...
İstanbul'un 3. Köprüsü...
Tarih Yeni Türkiye; hikayesini yazdığında "acıya umutla direnenler; yazacak şüphesiz.
Güçlü Türkiye inancını kaybetmeyenlerin köprüsü çünkü bu.
Nihayet vatan sevdası paydasında buluşan bir neslin, bugünden geleceğe,
mutsuzluktan cesarete köprüsü...
Bu topraklardaydık dedirtmeye çalışanlara inat,Hep bu topraklardayız'a köprü…
Tebrikler Sevgili Doğaner…
Güzel bir analiz…
Uyarıcı bir hatırlatma…
İki gün gecikmeyle seni “Günün Köşe Yazarı” seçtik…
Ülkemizin son 30 yıldır en büyük belâsı PKK terörü…
Son dört yıldır buna Suriye politikalarından kaynaklanan IŞİD’i ve…
Tıpkı devasa bir çınarı içten içten kemiren FETÖ’yü de ekleyin…
Sadece canlarımızı almakla kalmadı terör…
Enerjimizi de emdi…
Emiyor, yok ediyor…
Tüketiyor…
Tarihten gelen genetik gücümüz ve inancımızla duruyoruz ayakta…
Özlem Doğaner 27.08.2016 tarihli Sabah’ta “Ekonomiye de Fırat Kalkanı”
başlığı altında yayımlanan makalesinde, Terörün Türkiye'ye 30 yıllık maliyetinin
1.2 trilyon dolar olarak ifade edildiğine dikkat çekiyor.
Ve…
Türkiye’nin Suriye operasyonunu eskilerin deyimiyle “kendi göbeğini kendi kesmeye kararlı olduğunu göstermek olarak tanımlıyor.
“Sivrisinek üreticilerine ‘Bataklık kurutmaya geldim’ ” dediğine işaret ediyor...
Bir an için terörü ve hatta diğer siyasi gerekçeleri unutun…
Doğaner’in hatırlattığı “ekonomik kayıp” bile başlı başına Suriyeoperasyonunun haklılığının yasal kanıtıdır…
Ve…
Doğaner, dünyada terörizmin maliyetinin giderek arttığını, bir araştırmaya göre
son 15 yılın en yüksek düzeyinde olduğunu ifade ediyor ve şu rakamları veriyor:
“Küresel şiddetin dünya ekonomisine getirdiği yük 14,3 trilyon dolar.
Yani dünya milli gelirinin yüzde 13'üne ulaşıyor.”
Ve bir kötü haber daha:
“IMF araştırmasına göre Türkiye, teröre en çok maruz kalan 122 ülke
arasında 7. sırada. Bu yüzden her yıl alabileceği uluslararası yatırımın
dörtte üçünden mahrum kaldı.”
“Yani” diyor Doğaner ve aklımızı başımıza toplamakta nasıl geç kaldığımızı
belirtiyor:
“Terörün yarattığı etki olmasa Türkiye, toplam 378 milyar dolar daha
doğrudan yabancı yatırım çekebilirdi.”…
Daha sonra içimize sızan FETÖ’ye giden kaynağı şu anda hesap edebilmenin
zorluğuna dikkatlerimizi çeken Doğaner şöyle diyor:
- Çünkü sadece organik bağı olan şirketler söz konusu değil.
Bir de çıkar elde etmek için, kamu ihalelerini kazanabilmek, yurt dışında yatırım
fırsatları elde edebilmek için bağış yaparak itibar kazandığını düşünen şirketler
var.
50 milyar dolarlık bir yapı varsa karşımızda bu da terörün maliyetine yazılmalı.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen, F.G. yazılı "özel hediye" saatleri
itibar nişanesi olarak gören ama devir değişince "kandırıldık" diyen bu kesimin
ülkesine kazandıracakları da vardır herhalde.
Yani terörle mücadele sadece gider azaltıcı değil, gelir artırıcı da bir reform
olacak.
Sadece maddi kaynak değil bir de insan kaynağı olarak bakın. Kaybedilen
canların maliyeti tarifsiz elbette.
Geleceğimizi, bu dünyanın çocuklarını katlediyorlar.
Bombaları oyuncak gibi verip çocukların eline, yaşıtlarını öldürtüyorlar.
Fırat Kalkanı ile başlayan bu yeni dönem, geleceğimizin yaşaması, refah içinde
yaşaması için de önemli bir adım olacak.
Bu yaz yıkamadıkları Türkiye, sonbaharda bölgesinin en belirleyici gücü olmaya
doğru ilerliyor.
SADECE BİR KÖPRÜ DEĞİL
Darbeye, teröre kafa tutan bir halkın "en zor yazı" olarak tarihe geçecek 2016'da açılan 2. büyük köprü...
İstanbul'un 3. Köprüsü...
Tarih Yeni Türkiye; hikayesini yazdığında "acıya umutla direnenler; yazacak şüphesiz.
Güçlü Türkiye inancını kaybetmeyenlerin köprüsü çünkü bu.
Nihayet vatan sevdası paydasında buluşan bir neslin, bugünden geleceğe,
mutsuzluktan cesarete köprüsü...
Bu topraklardaydık dedirtmeye çalışanlara inat,Hep bu topraklardayız'a köprü…
Tebrikler Sevgili Doğaner…
Güzel bir analiz…
Uyarıcı bir hatırlatma…
İki gün gecikmeyle seni “Günün Köşe Yazarı” seçtik…