Özkök kazandı, Özdil kaybetti çünkü...
Kendisine on binlerce maaş ödenerek tahsis edilen o köşeyi, sağa sola küfür etmek için kullanmanın “erdem” sayılmaması
ADNAN BERK OKAN
Yılmaz Özdil kazanmış, Ertuğrul Özkök kaybetmişmiş…
Neden?..
Özdil, Bekir'in arkasından ağıt yakan yazısına “sansür” kabul etmemiş…
Özkök ise sansüre boyun eğmişmiş…
Sevgili kardeşlerim…
Ben olsam Ertuğrul Özkök’ü alkışlar, Özdil’e kaybettirirdim…
Neden mi alkışlardım Ertuğrul’u?..
Ekip oyunu oynadığı için…
HÜRRİYETin babasının malı olmadığına inandığı için…
Kendisine on binlerce maaş ödenerek tahsis edilen o köşeyi, sağa sola küfür etmek için kullanmanın “erdem” sayılmaması gerektiğini bildiği için…
Sevgili kardeşlerim;
“Gazeteler okurlarındır” sloganı içi boş bir hamasetten başka bir şey değildir günümüzde…
Gazeteler hiç kimsenin değil sadece sermayeyi koyup "risk” alanındır…
Yani patronundur…
Riski alan kâğıtları da kendi karıp dağıtır…
İstediğiyle oynar…
İstemediği birini masaya kabul etmez…
Ne hayret insanlar olduk yani…
Eğer bir gazete patronu, yanında çalışan birine "seninle çalışmak istemiyorum" deme özgürlüğüne sahip değilse nerede kaldı demokrasi?..
Demokrasi sadece emekçilerin haklarının korunması mıdır?..
Patronların hakları yok mudur?..
Eğer yoksa bu nasıl bir Liberal Demokrasidir?..
Komünizm'de bile politbüro istemediği adamları kovarken, Liberal demokraside “adam kovamazsın” yasaklaması olur mu patronlara?..
Ve…
Yılmaz Özdil’in yazısı, Turgay Ciner’e hakaret değilse nedir?..
Yılmaz Özdil’in yazısı, Turgay Ciner’i, "Başbakan emriyle yazar kovan Faşist bir patron" konumuna düşürmüyorsa hangi konuma sokuyor hele bir anlatsa…
Ne yazık ki son yıllarda at izi it izine karıştı…
Türkiye medyası halen eskimiş sol anlayışın dümen suyuna girmek üzere…
“Toprak işleyenin, su kullananın, gazeteler de okuyucunun” garip zihniyeti hortlamak üzere…
Hem ayda on binlerce maaş al patrondan, hem de sonra adamın sana verdiği o köşede medya patronlarına “hakaret” et, "küfürler" salla…
Ve…
Medya patronlarına küfür edeni "alkışla"…
Ekip oyununa uyan için “kaybetti” de…
Ben ekip oyunundan vazgeçmeyen; gazete patronlarının ve genel yayın yönetmenlerinin de basın özgürlüğünü doyasıya kullanma hakkı olduğuna inanan Ertuğrul’u alkışlıyorum…