Özkök ile Berberoğlu gazeteciliğinin farkları
Ama şimdilik bu kadarı bile halef – selef genel yayın yönetmeni değişikliğinin gazeteye nasıl yansıdığını göstermeye yetiyor…
ADNAN BERK OKAN
Ama...
Yediğim ekmek gibi biliyorum ki birileri mail gönderip soracak:
“Sen şimdi kendini komik mi sanıyorsun?”…
O tür sorulara da burada cevap vereyim de sıramı savayım...
Yooo…
Neden “komik” sanayım?..
Ben kendimi “yazar” zannedip dururum yıllardır…
Hatta annem bile “yazar” olduğumu sanıyor, halen…
Hem…
Komiklik kiiim ben kim?..
Hele Engin Ardıç gibi, Emin Çölaşan gibi “espri yeteneğiyle doğmuş” meslektaşlarım varken bana mı kaldı komiklik?..
Kimisi de; “Hoppp kardeş!.. Kuzey Afrika yanıyor, ortalık Balyoz kesilmiş, her yanımız Ergenekon; sen kalkmış Özkök – Berberoğlu arasındaki bilmem ne kadar farkı anlatıyorsun” diyecek…
Zaten onlara da yazı beğendirmem mümkün değil…
Hem, bu farklar Türk gazete okuru için 6 milyonluk Libya’da olan bitenden daha mühim (bence)…
Başlıyorum…
* Ertuğrul sosyolog, Enis ekonomisttir…
* Ertuğrul nehir kenarında izler hayatı, Enis cam kenarında…
* Ertuğrul, Libya'dan gemilerle Marmaris Limanı'na getirilen Türklerle ilgili, haberleri rahat koltuğunda Pink Floyd dinlerken takip ederdi, Enis ise bizzat kalkar Marmaris'e giderdi (ve gitti de)...
* Ertuğrul toplumsal olaylara “devrimcilik” penceresinden bakar, Enis toplumun midesinin doluluk oranıyla…
* Ertuğrul için kadın bir çift uzun bacak, dolgun bir çift memeden ibarettir, Enis için kadın önce iyi bir mutfak yöneticisi sonra da entelektüel bir siyasi figürdür.
* Ertuğrul mağazaların vitrinlerinde kendisini baştan çıkaracak iç çamaşırlarına bakar; Enis devlet erkânının vereceği kabul törenlerinde giyebileceği smokinlere…
* Ertuğrul önünde yürüyen bir kadının kalçalarıyla adımlarının uyumunu izler; Enis ise telaşlı veya huzurlu olup olmadığını tahmin etmeye çalışır…
* Ertuğrul hafif meşrep bir erkektir; Enis ise “ağır aabi” rolünü sever.
* Ertuğrul espri yapmayı sevmez ama iyi becerir; Enis sürekli espri yapar ama kimseyi güldüremez/di… Genel yayın Yönetmeni olduktan sonra herkesi güldürüyor.
* Ertuğrul önünde yürüyen yüksek topuklu ayakkabı giymiş bir kadını sadece ayakkabılarını çıkarmadan yatağa uzanmış haliyle hayal eder; Enis aynı kadının ayakkabıya kaç para ödediğini, tahmin etmeye çalışır...
* Ertuğrul’a göre bir çift ayakkabı kadının yatağa doğru baştan çıkarıcı adımlarla yürümesine yarar; Enis’e göreyse bir çift ayakkabı kadının müsrif olup olmadığını gösterir…
* Ertuğrul çizgilisi başta olmak üzere pijamanın her türünden nefret eder; Enis için ise pijama rahatlıktır.
* Ertuğrul kadın iç çamaşırı giydiği mehtaplı bir gecede bir elektrik direğine dayanıp ayın denize vuran gölgesini izlemekten büyük keyif alır; Enis’e kadın iç çamaşırını ancak beynine dayayıp, horozunu kaldırdığınız bir tabanca ile başarabilirisiniz.
* Ertuğrul iyi bir erkek gazetecinin kimlik, kişilik ve karakter yüceliğinin; üreme organının cesametiyle doğru orantılı olduğuna inanır; Enis ise iyi bir erkek gazetecinin kimlik, kişilik ve karakter yüceliğinin; yaptığı haberin iktidarı incitip, incitmeyeceğiyle.
Bu kadar mı?..
Değil tabii…
Ama şimdilik bu kadarı bile halef – selef genel yayın yönetmeni değişikliğinin gazeteye nasıl yansıdığını göstermeye yetiyor…
Son söz:
Ertuğrul döneminde iktidarla “kavga” edilerek “dostluk” kuruluyordu…
Enis’in döneminde iktidarla “dostluk” kurularak “kavga” ediliyor…