MEDYA KÖŞESİ

Oysa asıl canavar o değil, başkası...

“Kalp krizi riski herkes için vardır. Lütfen yanınızdan bir kutu aspirini eksik etmeyin”…

Oysa asıl canavar o değil, başkası...
GAZETECİLER.COM - Hıncal Uluç, “30 ölü, 57 yaralı” başlığı altında yayımlanan makalesinde, medyamızın adını koyduğu, kamuoyumuzun da benimsediği “Trafik canavarı” denilen illeti anlatmış…
Bir tür günah çıkarma!...
Canavar olan Trafik yani…
Direksiyona geçip, cep telefonu ile (nasıl olsa ver parayı, sonsuza kadar konuş!..) kahkahalı sohbet ederken, kural mural dinlemeyip önündeki aracı sollayanlar; günahsız birer kuzu!...
Sanırısınız “Trafik” diye bir canavar var, işte o zavallı(!) insanları yutuyor…
Bakın nasıl anlatıyor Hıncal Uluç:
 
"Dün bir uçak düştü.. 30 ölü, 57 yaralı var" olsaydı haber, bugün bütün Türkiye bunu konuşuyor olurdu. Bütün gazetelerin birinci sayfaları bu haberle dolar, bütün televizyonlarda bültenler bu haberle başlar, hatta normal yayınlar kesilir, kaza yerinden canlı yayına geçilirdi.
"Dün Doğu'daki çatışmada 30 şehit, 57 yaralı var" olsaydı haber hele, Türkiye'de yer yerinden oynamıştı, anlatmaya gerek yok..
9 Ağustos pazar günü Türkiye'de 30 kişi öldü, 57 kişi yaralandı. Kimsenin, ama kimsenin haberi olmadı, haberi olanlar da umursamadılar.. Bir, tek bir gazetenin iç sayfalarında tek sütun yer aldı haber..
"Dün trafik canavarı 30 can aldı. 50 kişi de yaralandı." (10 Ağustos / Milliyet)
Niye 30 ölü, 57 yaralı kimsenin kılını kıpırdatmadı, haber bile olmadı..
Asıl haber olacak şey işte burası.. Alıştık da ondan..
Her gün bu ülkede trafikte onlarca insan ölüyor, çok daha fazlası da yaralanıyor ve bu artık haber bile olmuyor.. Çünkü alıştık..
 
Ve…
Hemen her haftasını “Fahri Trafik Müfettişiliği”ne ayıran sevgili ustamız nedense, yılda 300 bin (Trafikte ölenlerin 10 katı) yurttaşımızın öldüren “kalp krizi” illetinden hiç söz etmez…
İşte daha dün, dünyanın en sevimli ve kimseyi öldürmemiş ve hatta incitmemiş katilini(!) de yuttu o “Kalp krizi” denilen “kara kuyu”…
“Ah ah ah!… Vah vah vah!…”
İşte bu kadar...
Yahuuu…
Aykut (Oray) dostumuz ölmeyebilirdi…
Daha en az 30 ve belki daha fazla yıl yaşayabilirdi…
Ama olmadı…
Olmadı çünkü başta medyamız olmak üzere sevgili Aykut’u bile bile gönderdik ölüme…
Trafikte ölenin kendi suçu, Devletin suçundan çok daha fazla iken, kalp krizinden ölenlerin hiç suçları yok ya…
Doktoru yanlış ve hatta eksik bilgi verir…
Hıncal Uluç aynı makalesinin bir yerinde şunları yazıyor:
 
10 yılda 5 milyon 946 bin 858 kaza.. 47 bin 10 ölü.. 47 bin 10.. Bir Anadolu kasabası haritadan silinmiş demek bu..
 
İyi de koca Usta!..
On yıl içinde kalp krizinden ölenlerin sayısının, bırak bir Anadolu kasabasını, bir İZMİR ettiğini biliyor musun?..
Bilmiyorsun belli ki...
Bilsen haftanın 3 günü "kalp Krizi" uyarısı yaparsın...
Sade sen mi?..
Hayır!..
Bütün medya yapar...
Gazetelerimiz, birinci sayfalarında veya sonuncu sayfalarında kadın eti göstermek için ayırdıkları yerin onda birini, kalp krizi uyarısı için ayırsınlar; iddia ediyoruz ki kalp krizinden ölenleri sayısı en az yarı yarıya azalır…
Bu ise yılda 150 bin kişi yapar…
Nasıl bir uyarı?..
Şöyle:
“Kalp krizi riski herkes için vardır. Lütfen yanınızdan bir kutu aspirini eksik etmeyin”…
İşte bu kadar!...
Aykut, mesajı aldığında (ki ya sol kolu ve eli uyuşmuştur, ya da göğsü ağrımıştır) bir tek aspirin atıp ağzına çiğneseydi, (her otel odasında mutlaka ve en kolay ulaşılabilir yerde bulundurulmalı) ve sık sık öksürerek telefon edebilseydi otel görevlilerine, bugün yaşıyor olacaktı…
Bitirirken, sıkça takıldığımız sevgili Hıncal Usta’yı elbette birçok konuda uyarı görevi yaptığı için kutlarız…
Bugünkü yazısı için de tebrik ederiz ama “kalp krizi” denilen “Kara kuyu” ile mücadelede de yardımcı olursa, halkımız adına minnettar oluruz...
 

Not: Biliyoruz ki bu haber-yorumumuz günün "en az tıklanan" yazısı olacaktır...
Ne yazık ki...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar