Orhan Bursalı Covid bulaşması sonrası durumu yazdı: İşimiz zor!
Önlemler alınarak bugünden itibaren tam açılmaya yönelik yeni bir döneme girdik. Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, 1 Haziran'ın çeşitli açılardan önemli olduğuna vurgu yaptı ve sıraladı.
Bugün Türkiye'de uzun bir aradan sonra bambaşka bir dönem başladı. Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı da "COVID bulaşması, bizi ne bekliyor?" başlıklı yazısında genel bir değerlendirme yaptı.
"İşimiz zor." diyen Bursalı, önlemlerimizi sıkı sıkıya sürdürmek zorunda olduğunuzu söyledi ve "Toplumlar yeni döneme giriyor olabilir ama virüs yeni bir döneme girmiyor!" diye yazdı.
Açılma dönemi: COVID bulaşması, bizi ne bekliyor?
Önlemler alınarak bugünden itibaren tam açılmaya yönelik yeni bir ekonomik- toplumsal döneme girdik.
1 Haziran çeşitli açılardan önemli. 3 aylık, yarı açılıp yarı kapanmalarla süren bir dönem sonlandırıldı. Bu dönemde salgının hızı kesildi ve alt düzeylere indi: Günde ortalama 1000 bulaşı gibi! Bunda 65 yaş üstünün ve 20 yaş altının baskılanması şüphesiz önemli rol oynadı. Ama bu öyle bir bulaşma sayısı ki hemen artış eğilimine girebilecek bir düzey.
Yeni dönem, insan faaliyetlerini hızla artıracak bir nitelik taşıyor.
Eğer, 1 Haziran’a kadar alınan önlemlerin etkisinin aynen devam edeceğini varsaysak bile, ekonomik ve sosyal açılımla birlikte, 1 günde 800 - 1000 bulaşma sayısının normal olarak artacağını öngörmemek mümkün değil.
Her ne kadar 18 yaş altına ve 65 yaş üstüne kısıtlamalar sürse bile, bu kısıtlamaların da sürdürülebilir bir nitelik taşımayacağını ve onların da toplumsal hayata katılımın artacağını şimdiden öngörebiliriz.
Bu şu demek:
Bu grupların da hayata katılmasıyla, toplumun bugüne kadarki davranış pratiği gösteriyor ki, bulaşmanın artmasına etkisi fazlasıyla olacaktır.
Lokantalar, kafeler, çeşitli etkinlikler hayata başlayacak, her ne kadar açılma protokollerine ve standartlarına uyulsa bile, bu açılmanın bulaşmaya etkisinin yüzde kaç olacağı, uygulama standartlarına ne kadar uyulacağıyla ilgili olacaktır: Yüzde 80 uyulursa bile yüzde 20’lik bir alacakaranlık aralığı kalacaktır. Ki yüzde 80 uyulma çok çok sürpriz olur.
Bu açılmanın ilk sonuçlarının, 10 Haziran’dan itibaren istatistiklere yansımasını beklemeliyiz.
18 yaş altı ve 65 yaş üstünün 15 Haziran’dan sonra sosyal hayata katılımı halinde, alacakları önlemlere rağmen, yine de bulaşmayı artırıcı etkisi kaçınılmaz olacaktır. Bu etkiyi de istatistikçiler hesaplayabilir.
Bu katılım da gerçekleşirse haziranın son haftasından itibaren bulaşı istatistiklerinde bu etkiyi de artı olarak göreceğiz. Bu ikinci alacakaranlık aralığı olacak.
Bunlar, iktidarın bilerek göze aldığı hesapladığı risklerdir.
En az ekonomik destek
İktidar, Avrupa ile kıyaslandığında herhalde insanlarına en az ekonomik destek çıkan yardım edendir. Çoğunlukla ödeme ertelemelerini ve bankalara yönelik kredi aç baskısını görüyoruz. Şimdi zor dönemlerin sorumluluğundan da 1 Haziran’dan itibaren kurtulma yoluna giriyor.
Bu riskleri azaltıcı, yani bulaşıyı daha az artırıcı etki, yaz aylarında sosyal mesafe aralığının normal olarak artacağı beklentisidir.
Fakat unutmayalım ki aynı zamanda yaz ayları, insanların birbiriyle daha da yakınlaştığı zamanlardır! En önemli avantajı, tehlikeli kapalı mekânlar yerine açık yerlerde yakınlaşma olacak gibi gözüküyor.
Deneyim ve birikim
İktidar, salgının büyük dalgalanmalara yol açmadan, kontrol altında tutulabileceğini düşünüyor.
Hastanelerin yükünün çok azalması ve özellikle İstanbul’da yeni büyük kapasiteli hastanelerin kurulması, iktidara da bulaşmayı daha rahat kontrol edebileceği hesabını yaptırtıyor. Mart - mayıs döneminde de hastanelerin tam dolu olmamasını da dikkate alıyor.
Bu arada, hastanelerde kahraman ve özverili sağlıkçılarımızın, doktorlarımızın, hemşirelerimizin ve diğer sağlık personelinin geçmiş 3 aylık deneyim birikimi de salgını daha iyi kontrolde ve tedavide başarıyı artıracağı güveni de var.
Bedenlerde etki alanı çok geniş
Şunu da unutmayalım: Yeni koronavirüs ve insanlara etkileri konusunda giderek artan bilgilerle beraber, daha iyi tedavi olanaklarının gelişebileceği iyimserliği de mücadele için uygun bu zamana girebileceğimizi gösteriyor.
Fakat henüz daha iyi bir tedavi yok gibi. Yeni virüsün etkilerini aza indirecek yeni bir ilaç ortada yok.
Yeni virüsün insan bedeni üzerindeki etkilerinin genişliği yeni yeni anlaşılabiliyor. Bu etkiler beyine kadar uzanıyor.
Risk grupları çok farklı; insanların biyolojileri tek tip hiçbir zaman değil ve dolayısıyla virüsten etkilenmeleri çok farklı. Genç ve orta yaşlılardaki çeşitli etkileri ortaya çıkıyor.
Özetle işimiz zor. COVID kobayı olmamak için, önlemlerimizi sıkı sıkıya sürdürmek zorundayız. Toplumlar yeni döneme giriyor olabilir ama virüs yeni bir döneme girmiyor!
Yarın, 1 Haziran sonrası için önemli bir araştırma öngörüsünü paylaşacağım.