Oray Eğin'in YAZAMADIĞI hanut gezi
O çığlıkları duyduğun halde halen gülümseyebiliyorsan mutlaka bir hekime git, göster kendini…
ADNAN BERK OKAN
İsmail (Küçükkaya) kardeş;
Adın Arapça “Allah’ı duyan kişi” demek…
İngilizcede ise “gülümsemek”…
Eh yani…
Allah’ı duyan kişi gülümser tabii…
De…
Senin gülümsemeye hakkın yok İsmail…
Çünkü yanında çalışan ve maaşlarını alamadıkları için feryat figan ağlayan mesai arkadaşlarının çığlıkları “yürek yakıyor”…
Biz geçtik senin Allah’ın sesini işitme yeteneğinden(!) mesai arkadaşlarının çığlıklarını işit İsmail…
O çığlıkları duyduğun halde halen gülümseyebiliyorsan (ki gülümsediğin, Viyana’da izlediğin Beşiktaş maçında çekilen fotoğrafından belli) mutlaka bir hekime git, göster kendini…
Çünkü senin içinde bulunduğun şartlarda yaşayan insan Allah’ı işittiğinde kulağına gelen ilk emir, “ödet şu garibanların maaşlarını” olacaktır…
AKŞAM’da üç aydır maaş almadan çalışan yüzlerce gazetecinin durumunu bildiğin halde Allah’ın “gülümse ya kulum!” diyeceğini düşünmüyorsun herhalde…
Ama buna rağmen gülümseyebiliyorsun be İsmail…
Hatta gülümsemek bir yana “kahkahalar atarak” eğleniyorsun kardeş…
İsmail…
Bir Çin atasözü şöyle der:
“Acı kuşlarının başınızın üstünde uçmasını engelleyemezsiniz ama onların saçlarınızın arasına yuva yapmasına mâni olabilirsiniz…”
Yani İsmail...
Patronun Mehmet Emin Karamehmet’in durumu berbat olabilir…
Patronun Karamehmet, medya gurubunu gözden çıkarmış olabilir…
Bütün bunlar elbette ağır kanatlı birer acı kuşlarıdır…
Arkadaşlarının başları üzerinde uçmalarını engellemek elinde değildir ama İsmail; o kuşların, arkadaşlarının saçları arasına yuva kurmalarını engellemek senin gücün dâhilindedir…
Çık Karamehmet’in karşısına yüreklice ve “Olmuyor patron” de.. “Arkadaşlarım son üç aydır yine maaş alamadılar” diye kükre… “Bir yandan milyarlarca Dolar enerji yatırımı yaparken diğer yanda benim kardeşlerimin maaşlarını ödememeniz insanlığa da patronluğa da yakışmaz… Ya ödeyin maaşları ya da yarından tezi yok, gazeteleri yapmıyoruz” tiradından sonra vur kapıyı çık, git!..
Ama İsmail...
Sen “hanut” gezileri tercih ediyorsun da mesai arkadaşlarının sorunlarını dert etmiyorsun…
“Hanut” dedim de aklıma sevimli yazarın “Hanutsevmez (!) Oray” geldi…
Sahi Oray kardeş…
Oralardan (Amerika’dan) genel yayın müdürün İsmail için şöyle güzel bir “hanutçu mu oldun İsmail?” yazısı attırıver de yüreğimiz serinlesin…
Attıramıyorsan bundan böyle başkalarına mok atma Oray!..
Ve siz ey AKŞAM çalışanları!..
Yahu kardeşlerim…
Bu ülke aşiret ya da kabile değil bir hukuk devleti…
Neden hakkınızı yargıda aramıyorsunuz?..
Niçin toplanıp; "biz şu kadar zamandır maaşlarımızı alamayanlar..." diye başlayan bir protesto çekmiyorsunuz?..
Halen, tazminat almadan çekip gitmenizin istendiğini anlamadınız mı?..
Ya da birileri size anlatmadı mı bunu?..
Sadece ağlanmakla olmaz bu iş…
Kafa tutmayı da öğreneceksiniz?..
Öğrenemiyorsanız, benim ya da bizlerin yapabileceğimiz işte bu kadar…