POLEMİK

Oray Eğin'den Hıncal Uluç'a zehir zemberek yanıt

Oray Eğin ile Sabah yazarı Hıncal Uluç arasındaki Tarkan ve Amerika polemiği tam gaz sürüyor..

Oray Eğin'den Hıncal Uluç'a zehir zemberek yanıt

Habertürk yazarı Oray Eğin, Tarkan'ı eleştirdiği için kendisini Türk düşmanı ilan eden Hıncal Uluç'a verdi veriştirdi.

Oray Eğin "Tarkan'ı eleştirmek ve yurt dışında yaşıyor olmak Türk düşmanlığı mı oluyor" diyerek Hıncal Uluç'u kolay propaganda taktiği yapmakla suçladı.

İşte Oray Eğin'in yazısından bir bölüm:


Tarkan’ı eleştirmek Türk düşmanlığı mı?
 

BÜTÜN retorik ustaları gibi Hıncal Uluç da en kolay propaganda taktiğine başvuruyor. Ben yurtdışında yaşadığım için Türkiye’yi küçümseyen bir Türk düşmanına dönüşmüşüm. Nedeni de Tarkan’ın yerli kaldığını, sınırları aşamadığını ve kendisinin sadece Türkiye’de bir değeri olduğunu söylemem.

Birçok milletin birbirlerini destekleyerek bir yerlere geldiğini elbette biliyorum. Sanırım Hıncal Abi’yi öfkelendiren de sadece bu gerekçeye dayanarak neden kimi Türklere daha nüfuzlu başka Türklerin el vermediği.Hamdi Ulukaya, Arif Mardin ya da Ahmet Ertegün’e hiç kimse destek olmamıştı halbuki; tabii bu durum onların da hiç kimseye yardım etmeyecekleri anlamına gelmiyor.

İKİ KURAL VAR

Gözden kaçırılan büyük bir nokta özellikle kültür-sanat alanındaki pek çok Türk’ün sadece hemşerilik esasına dayanarak kendilerine imkânların gümüş tepsiyle sunulacağını düşünmeleri. Oysa Batı’da sadece yetenek yetmiyor, bir de oyunu hem kuralına göre oynamak hem de yeteneği çalışkanlıkla zenginleştirmek şart. Bu disiplin, işlerin (doktordan randevu almaktan evi tadilat yaptırmaya kadar) daha kolay işlediği, kimi zaman sistemin laçkalaştığı ya da tamamen ortadan kalktığı Türkiye gibi ülkelerde, belki Akdenizliliğin de etkisiyle zor gelebiliyor.

İşlerini kuralına göre oynamak söz konusu olduğunda dünyada isim yapanOrhan Pamuk ve Elif Şafak tayfasını, hemen onların peşinden gelen Ece Temelkuran gibi isimleri saymak mümkün. Sadece Batı’nın kendilerinden beklediği kültürel ürünleri tam da istendiği şekilde sunmanın yanı sıra promosyonu da önceden belirlenmiş kurallara göre yaptılar. Kürt, Ermeni meselesi, şimdi de “Erdoğan diktatördür, ben baskı altındayım” lafları epey kapı açtı, açıyor. Şimdi biseksüellik ve Türk baskı rejimi arasında korelasyon moda.

Ama bir konuda haklarını vermem gerek: Pamuk da Şafak da durmadan üretiyor.

Tarkan ise New York’taki yıllarını Splash isimli gece kulübünde harcayıp durdu. Bir dava sahiplenip kendisine yer açsaydı bile kendi tembelliğiyle bir yere varamazdı. “Kıl Oldum Abi”den 2017’ye kadar görünürde pek çok şey değişti ama özünde Tarkan hiç değişmedi. Hep aynı şekilde şarkı söylüyor, aynı zorlama seks efektlerini kullanıyor sesinde, dansı hiç ilerlemedi. Bu da ne yazık ki beklenti çıtasının düşük, rekabetin az olduğu Türkiye’de iş yapıyor. Çünkü Türkiye’de sadece yetenekle kariyerini sürdürüyor, hiçbir yerde olmadığı kadar çok para kazanıyor.

Dahası, Tarkan kendisine tanınan fırsatları da harcamakta usta. Dünyanın en usta fotoğraf sanatçılarından David LaChapelle onunla tanışıp fotoğraflarını çekmek istemişti İstanbul’a geldiğinde. Vogue’dan Rolling Stone’a her yerde kapakları yayımlanan LaChapelle’le buluşmadı bile. Çünkü kim olduğunu bilmiyordu, kim olduğunu öğrenecek kadar bile umursamıyordu.

Bütün bunlar kariyer hataları belki. Ama Tarkan’ın daha temel bir problemi oldu ve hiç kimse odadaki bu filden bahsetmek istemiyor.

KENDİSİNİ REDDETTİ

Hıncal Uluç dünyada pek çok şarkıcıya nasip olan “one hit wonder” (tek şarkılık mucize) piyangosunun 90’larda Tarkan’a vurduğundan yola çıkarak Avrupa’da nasıl listelerde yükseldiğini hatırlıyor. Gay kulüplerde çalınıp popüler olan binlerce kitsch şarkı gibi Tarkan’ın “Şımarık” ve tercüme edilmesi imkânsız “Şıkıdım”ı Ajda Pekkan’ın Olympia performansı gibi bir Türkçe nostalji sadece. Tarkan aslında dünya starı olma fırsatını kendisine kapılarını açan ve bağrına basıp sahiplenen gay kültürünü reddettiğinde tepti. Aynı zamanda kendisini de reddetmesi anlamına geliyordu bu. Zeki Müren nasıl sadece Türkiye’de bin kadınla birlikte olduğu yalanına müşteri bulabildiyse, bir maskenin arkasında yaşamayı tercih eden Tarkan da mecburen Türkiye’ye dönüp alaturka okuyan bir şarkıcı oldu. Keşke konu Türk düşmanlığı kadar basit olsa.

Oray Eğin'in yazısının tamamı için tıklayın

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar