MEDYA KÖŞESİ

Oray Eğin Vatan yönetimine çaktı!

Bu kelleler iktidara "Medyadaki kraldan çok kralcılar, sistemin kuklaları, vasatın iktidarının temsilcileri tarafından" gümüş tepsilerde sunuluyor.

Oray Eğin Vatan yönetimine çaktı!

Akşam yazarı Oray Eğin, Vatan gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat'ın gazetesinden mail ile kovulması ile ilgili olarak yazdığı bugünkü köşesinde ilginç bir iddia ortaya attı. Eğin, "Bana kimse hükümet yazar attırdı dedirtemez" dediği yazısında hem kovulma hadisesindeki nezaketsizlik nedeniyle Vatan gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Yuvacan'a çaktı hem de medyaya yüklendi.

Mine Kırıkkanat'ın yaşadığı bu kovulma hadisesinden daha da güçlenerek çıkacağını ileri süren Eğin, şu soruyu da sormadan edemedi: "Peki ya onu kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışanlar, e-mail'le işine son verip bu mail'i medya sitesine sızdıranlar?"

İşte Eğin'in kaleminden İsmail Yuvacan ve Vatan yönetimi üzerinden tüm medyaya yüklendiği o yazıdan çarpıcı bir bölüm:

Gazete yazarın işine son verebilir ama son yıllarda gördüğüm en nezaketsiz davranışlardan birini Vatan gazetesi sergiledi. Makamında 'Yıldırım Akbulut formülüyle' oturan yayın yönetmeni bir başkası adına işlediği cinayeti nasıl da sahiplenmiş, nasıl da bu cinayeti işlediğinden gururlu.
Yakasına okul müdüründen kurdele asılmasını bekleyen sınıfın çalışkan öğrencisi misali yukarıların gözüne girmeye çalışıyor.

Kendisine Vatan'ın eriyen tirajını ve 'topal ördek' kavramını hatırlatmak isterim. Umarım ipini oynatanlar bu genç arkadaşımıza böyle bir üslupla tebligatta bulunmaz.

'Uzaktan kumanda'lıktan böyle değil, bu krizi nezaketle çözerek kanıtlayabilirdi oysa. Pek çok kitabı olan, kalemi kuvvetli 25 yıllık bir yazarı 'Sen profesyonel değilsin, biz sana kucak açmıştık, bize muhtaçsın' diye aşağılamaya çalışarak değil. İyi bir yazarın kimsenin kucağına ihtiyacının olmadığını bilmiyorsa o makamın niteliğini de her türlü sorgulama hakkımız var, kimse kusura bakmasın.

İletişimin tek tıkla kolaylaştığı çağda unutulmamalı ki yazar gazeteye değil, gazeteler yazarlara muhtaçtır.

Mine G. Kırıkkanat'ın işine son veren o mektubu okuyunca bir kez daha anladım ki aslında biz basın çalışanları hükümet baskısı, denge, iktidar korkusu derken kendi kendimize 'canavar' yaratıyoruz.

'Bana sağcılar cinayet işletiyor dedirtemezsiniz' gibi oldu bu cümlem ama açıklayayım.

Bu kelleleri illa ki hükümet ya da sistem almıyor. Her iddiasına girerim iktidardan bir kişi bile arayıp da 'Mine Kırıkkanat'ı atın, Necati Doğru'yu sansürleyin' dememiştir.

Bu kelleler onlara gümüş tepsilerde sunuluyor: Medyadaki kraldan çok kralcılar, sistemin kuklaları, vasatın iktidarının temsilcileri tarafından.
Dışarıdan birilerini düşman bellemek, canavarlaştırmak kolay. Ama asıl mücadele edilmesi gereken 'canavar' dışarıda değil, kendi içimizde. Bunu yıkmadıktan sonra istediğimiz kadar iktidarı suçlayalım.

Bugün Mine Kırıkkanat işinden olur, yarın başka bir iktidarda Hasan Cemal'in kalemi kırılır. Daha önce hiç olmadı mı sanki... Aslolan bu zihniyeti devirmek, kendi içimizdeki canavarla savaşmak. Satın almayarak, okumayarak cezalandırabiliriz.

Oray Eğin'in köşesinin tamamını okuyabilirsiniz.