Oray Eğin kaybetti
HaberTürk gibi değerli bir markayı elbette senin gibi kendini ve haddini bilmez bir tek yazar eritemez, çürütemez.
Ey Oray Eğin…
Bir gazetecinin bir başka gazeteciyi “inançlarını, kalemini, klavyesini satmakla” suçlaması iğrenç, mide bulandırıcı bir şey değil mi?.
*
Elinde kanıtı varsa...
Ya da…
“İnançlarını, kalemini, klavyesini sattığı” yargı hükmüyle kesinleşmişse o durumda tabii ki olur.
Ama…
*
Elinde hiçbir kanıt…
Hiçbir mahkeme kararı…
Hiçbir “kabul edilebilir” bir belge olmadığı halde meslektaşlarını “inançlarını, kalemini, klavyesini satmakla” suçlaman, karakter olarak çürümüşlüğünün karinesidir.
*
Aldın başını gidiyorsun kardeş….
Bilhassa tutuklu gazetecileri aşağılamak, itibarsızlaştırmak, “haklı” olarak tutuklu yargılandıklarını anlatabilmek için olmadık iftiralar uyduruyorsun…
*
Bu arada “inandırıcı” olsun diye içlerinden sadece Kadri Gürsel’i “masum” (Ki ben de aynı fikirdeyim.) göstererek, “diğerleri de onun gibi olsa suçlar mıyım?” demeye getiriyorsun…
*
Bugünkü HaberTürk’te diyorsun ki:
“FETÖ bir dönem televizyon programlarıyla, gazeteleriyle para saçıyordu bazılarına. Tutuklu oldukları için isim vermiyorum, ama bu gerçeği de göz ardı edemeyiz. İşin acı tarafı, bugün tutuklu olmalarına rağmen sicilleri onlara mağduriyet payesi vermeye yetmiyor.”
*
Neymiş?..
“Tutuklu oldukları için adlarını vermiyormuş”sun…
*
Keşke verseydin yahu…
Keşke “Ahmet – Mehmet Altan kardeşler” deseydin bari de…
İftiralarını mahkemelerde kanıtlayamayınca rezil olup bıraksaydın bu tarz hinlikleri…
*
Keşke “Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay” deseydin de yargıda alsaydın ağzının payını…
*
Keşke “Murat Aksoy, Atilla Taş” deseydin ve kaça satıldıklarını da öğrenseydik senden…
Ama…
“Yalan” olunca iddia, kanıtlanamayacağı için yapamıyorsun…
*
Keşke “Kadri Gürsel hariç, yaşından dolayı tutuksuz yargılanan Aydın Engin dâhil diğer bütün Cumhuriyet çalışanları” deseydin de Türkiye’ye geldiğinde tükürük yağmuruna tutulsaydın…
*
Ey Oray Eğin!..
HaberTürk’te halen yazmakta olan bazı değerli ve hiçbir teklif karşısında inançlarını, kalemini, klavyesini satmayacak yazarın bugün, tutuklu gazetecilere attığı iftiranın aynısıyla karalandıklarını bilmiyor olabilir misin?..
Şeytanın yattığı yeri bildiğine göre onu da biliyorsun.
*
O halde…
O değerli arkadaşların ve yakın çevrenin mesnetsiz, temelsiz, salt kıskançlık kaynaklı iftiralardan nasıl rahatsız olduklarını da biliyorsun.
*
Ama…
Bugünkü yazını yazarken belli ki bütün bunları unutmuşsun…
Acaba…
Bazı bencil hesapların peşinden mi koşuyorsun?..
*
Uzatmayayım…
HaberTürk gibi değerli bir markayı elbette senin gibi kendini ve haddini bilmez bir tek yazar eritemez, çürütemez.
Ama…
Hiç zarar vermediğin de söylenemez…
*
Son sözüm ey Oray!..
Kadri Gürsel hariç diğer bütün tutuklu gazetecileri “inançlarını, kalemini, klavyesini satmakla” suçlayarak…
HaberTürk’ün de benzer iftiralardan dolayı azap çekmiş bazı yazarlarını inciterek kaybettin…