Oral Çalışlar
Ücret iadesi yapmadığı gibi patronaja ve mesai arkadaşlarının bazılarına "çamur" atarak ayrılmıştı...
Bilinen kıssadır ama yine de hatırlatalım ki hisse çıkarırken yardımcımız olsun...
Gözleri görmeyen iki kişi karşılıklı oturmuş yaprak dolması yiyorlardı.
Biri diğerini "ikişer ikişer yiyorsun" diye ikaz etti.
Muhatabı, "hani gözlerin görmüyordu?" diye sorunca; "evet görmüyor ama" dedi, beriki septik, "kendimden biliyorum zira ben ikişer ikişer yiyorum"...
Dün, Başbakan Erdoğan'a kayıtsız şartsız destek vererek "çocuk" yaşta servet sahibi olan ve Ak Parti Hükümetinin günahlarına bile "sevap" diyen bir genç yazar telefonla arayıp, "Oral Çalışlar'a karşı Neşe Düzel'in yanında mı cephe alıyorsunuz?" diye sorgulamak istedi...
Tabii ki ağzının payını aldı zira herkesin, kendisi gibi mutlaka birilerine karşı birilerinin yanında yer aldığını zannediyordu tıpkı; köfteleri ikişer ikişer yutan amanın muhatabının da öyle yaptığını tahmin edişi gibi...
Kendisini iyice bir azarladıktan sonra kimsenin yanında yer almadığımızı; daha "insan" olana, "daha adil, daha olgun, daha demokrat" davranana hakkını verdiğimizi, sansürcü, vefasız, müfteri kişilere ise hadlerini bildirdiğimizi anlattık...
Ve örnek verdik:
Ahmet Altan Taraf'ta beş yıl ve hem de maaşını bile zor aldığı veya aylarca alamadığı halde görevini aksatmamıştı..
Bütün siyasi ve sosyal taraflara karşı adil davranmış, demokrasiden ve hukukun üstünlüğü ilkesinden taraf olmuştu...
Türkiye'nin en çok satan romanlarının yazarı olarak yıllık milyonlarca geliri elinin tersiyle tepmiş ve öyle günleri olmuştu ki aybaşını zor getirmişti.
Bütün bunlara rağmen Taraf'tan; patronaja ve mesai arkadaşlarına "teşekkür" ederek ayrılmıştı.
Bir de Oral Çalışlar'a bak...
Yüzlerce mesai arkadaşı basın emekçisi maaşlarını zor alırken o, bir yıllık ücretini peşin almıştı...
Ama işe gitmeden gazeteyi evinden veya kafelerden yapmayı tercih etmişti.
Gazetenin kendisine en çok ihtiyacı olduğu dönemde "Akil İnsan" olarak atanıp devlet memuru olmayı tercih ederek gazetedeki görevini iyice unutmuştu.
Bazı yazarların köşelerine müdahale etmiş, PKK için "eli kanlı katil çetesi" denilmesini yasaklamıştı...
Ve...
Patron tarafından görevinden alınacakken "istifa" etmişti...
Edebilirdi tabii ki bizce de doğrusu o istifanın daha önce gelmesi ve peşin aldığı bir yıllık ücreti de iade etmesiydi...
Ama...
Çalışlar ücret iadesi yapmadığı gibi patronaja ve mesai arkadaşlarının bazılarına "çamur" atarak ayrılmıştı...
Şimdi...
Bir yanda;
yıllık milyonlarca kitap gelirini elinin tersiyle itip aylarca maaş almadan Taraf'ı Türkiye'nin "en güvenilir, en gerçekçi, en demokrat, en çağdaş, en objektif" gazetesi yapan ve ayrılırken patronajla çalışma arkadaşlarına en küçük sitem etmeden ve fakat teşekkürle veda eden Ahmet Altan...
Diğer yanda aldığı bir yıllık peşin maaşa rağmen işe bile gitmeyen, yazarlarına sansür uygulayan, gazeteyi okurların değil, terör örgütünün gazetesi yapan ve bütün bunlar yüzünden görevinden ayrılmak zorunda kaldığında patronajla birlikte bazı çalışma arkadaşlarını karalayan Oral Çalışlar...
Soruyoruz:
Siz olsanız kime hakkını verir?..
Kimin haddini bildirirdiniz?..
Biz de işte onu yapıyor; "yönettiği gazeteden ayrılırken çok çirkin bir dil kullanan Oral Çalışlar kaybetti" diyoruz...