Onun başına gelenler hepimize ders olsun...
Belli ki birileri Hüsnü Mahalli’ye “yiğitsin” deyip canından, “cömertsin” deyip malından etmek isteyen münafıklar gibi davranıyor; onu yanıltıyordu…
Evet arkadaş…
Haklısın…
Hüsnü Mahalli’nin yaptığı hemen her haber doğruydu...
İlk dönemlerde Suriye ile kurulan sıcak ilişkilerde olumlu payını her zaman takdir ettik…
Ak Parti’nin en başarılı iktidar dönemlerinde o da iktidara yakın gazetelerde yazıyordu…
Ve…
Muhteşem destekliyordu Başbakan Erdoğan ve çalışma arkadaşlarını…
Bilhassa Suriye – Irak ve bölgenin diğer ülkeleriyle ilgili yaptığı analizler gerçekçi ve tutarlıydı...
Haklıydı da…
Hele Suriye ile (Daha doğrusu Esad’ın bizzat kendisiyle) sürtüşmeye girildiğinde yaptığı uyarılara da hep hak verdim…
Yani…
Siyasal iktidarın uygulamalarını değil, Mahalli’nin uyarılarını destekledim…
Bilhassa “Suudi Araplara güvenmeyin” derken ilk başlarda yadırgadıysam da…
Gelişmeleri bizzat gördükçe o konuda da hakkını teslim ettim…
*
Ama be arkadaş...
Halk TV’de, Ayşenur Arslan’la birlikte çıktığı programlarda devletin tepesine çok ağır hakaretler ediyordu Mahalli...
Hatta aşağılıyordu...
Şakayla karışık bazen kendi “çok ileri gittim… Eh yani gelip alırlarsa haklı mı olacaklar ne?” mealinde espriler yapıyordu…
Kimi zaman da Ayşenur Arslan fazla ileri gittiğini hatırlatıyordu…
*
Ve arkadaş…
Olaya bir de…
Hüsnü Mahalli’nin analizlerini beğenen…
Ve hatta…
Kimi açıklamalarıyla da içleri serinleyen; aklı başında, vicdan sahibi muhaliflerin gözüyle bak…
Ve…
Tanıdığın muhaliflere sor…
Çoğundan şu cevabı alacaksın:
“Keşke hakaret etmeden ama yine hep doğruları söylemeye devam etseydi… Böylesi bizim için de kayıp oldu…”
*
Evet arkadaş…
Devletin zirvesine yaptığı hakaretler mutlaka ekran başında veya sosyal medyada az sayıda yaygaracı aygırın gönlünü okşuyordu…
Ama…
Küfür ve hakaret dışında kalan akılcı analizleri ve verdiği gerçekçi bilgilerle de aklı başında, vicdan sahibi muhaliflerin gönlünü kazanıyordu…
Belli ki birileri Hüsnü Mahalli’ye “yiğitsin” deyip canından, “cömertsin” deyip malından etmek isteyen münafıklar gibi davranıyor; onu yanıltıyordu…
Mahalli de sanıyordu ki ekran başındakiler onun analizlerinden daha çok ettiği hakaretleri seviyor…
Hayır…
Asla öyle değildi…
Makul muhalifler onu verdiği doğru, gerçekçi ve uyarıcı bilgileri nedeniyle seviyor, izliyorlardı…
Bir avuç serseri ise devletin zirvesine ettiği hakaretlere meftundu…
*
Ancak…
Buna rağmen Mahalli tutuksuz yargılanmalıydı…
Hakaret ettiği sabit görüldüğünde ise elbette ceza verilecekti…
Hiçbir gazeteci ceza kanunları karşısında sıradan vatandaştan daha avantajlı kabul edilemez…
*
Hâsılı…
Hüsnü Mahalli’nin başına gelenler bütün meslektaşlarımıza (Mahallesi ne olursa olsun) ders olmalı…
Eleştiri hepimizin hakkı…
Eleştiriye tahammül de hepimizin zorunluluğu…
Ama…
Hakaret etmeyeceğiz…
Hakarete uğramışsak da mahkemelere gidip hakkımızı arayacağız…
Geçmiş olsun…
İnşallah ilk itirazı uygun bulunur da tahliye olur…
Aksi olursa…
Ak Parti Hükümeti de Türkiye de kaybeder…
Yakup MURAT