Olmadı be Ahmet!..
Meselâ, “Patron gelse odama, kalkmak ayağa” başlığı altında bir yazı attırsaydın…
IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin öldüğünü yazan söyleyen oldu…
“Yaralı” diyen oldu…
Dün de “Turp” gibi sağlam olduğunu ispat etmek için ona ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayınlandı.
Görüntü olmadığı için hemen itirazlar yükseldi…
Oysa bizim paralellerle araları iyi olsaydı hemen bir montaj – dublaj ayarlayıverirlerdi…
10 Kasım günü saat dokuzu beş geçe Nişantaşı’nda… Keyif yaptığın kahvede… Ayağa kalkmadın… Bunu da öyle havalı yazdın ki… “Breh, breh, breh” yani… Yazının yayımlandığı gün (11 Kasım) seni sevdiğini sandığım ortak bir dostumuz aradı… “Ahmet’i okumuşsundur…” “Okudum tabii”… “Ne diyorsun?”… Neler dediğimi yazı diliyle anlatayım…
Eğer… Senin yaptığını ben yapsaydım… Başlığını da senin gibi atsaydım… Ve… Babacığım hayatta olsaydı Ahmet… Şöyle derdi: “İyi bok yemişsin…” Dostumuzun babası, rahmetli babacığımdan daha nazikmiş… Zira… Sadece… “Ahmet iyi halt etmiş gibi bir de övünüyor” demiş… Bu arada unutmadan… Telefonu kapatmadan önce bir şey daha söyledi… Normalde; sabah saat dokuzda sen uykuda olurmuşsun… O gün (10 Kasım’da) nasıl olup da kahvede olduğunu da bir türlü çözememiş… “Geç yatar geç kalkar ama kahvede de sabahlamaz” bile dedi… “Yalansa” eğer; ona olan güvenimi de kaybederim… Ama… Söylediğinde haklı olduğunu kanıtlamaya ihtiyaç duymayacak kadar doğrucu biri…
Yani be Ahmet… Bizlere insan olmanın en büyük faziletlerinden birinin “İnsana Saygı” olduğu anlatılmıştı… Hani aramızdaki yaş farkı da bir kuşak değil ki… En küçük kardeşimden yedi yaş küçüksün… Benden 17 yaş gençsin yani… Demek istemem o ki… Sadece büyük, değerli, kutsal, ulusal kahraman olanlara değil… Bütün insanlara saygı… Hele bir ölüye ise; daha da çok saygı duyulduğunu bilmen, bilmesi gereken kuşaktansın…
Sahi ya Ahmet!.. Meselâ rahmetli babacığın senin bulunduğun odaya girdiğinde yatıyorsan eğer ayağa kalkmaz mıydın?.. Ya da… Geldiğinde Aydın Doğan yanına… Yan gelip yatar mısın kıçın üstüne?.. Hatta bir de şöyle der misin meselâ: “N’aber ya patron?..”
Yani Ahmet… Sevgi ve saygının ayağa kalkmamakla olduğunu keşke Atatürk üzerinden kanıtlamaya kalkmasaydın… Meselâ, “Patron gelse odama, kalkmam ayağa” başlığı altında bir yazı attırsaydın… “Ben babama bile ayağa kalkmadım kardeş” deseydin yazının bir yerinde… “Ne yani?.. Beni doğurduğu için anama ayağa kalkarak saygı mı göstereceğim” de diyebilirdin örneğin… Olmadı be Ahmet… Ayağa kalkarak saygı ve sevgi gösterilemeyeceğini yanlış kişi üzerinden anlattın… Bir ulusal kahraman üzerinden… Kalksaydın ayağa… Billurların mı dökülürdü bir dakikada?.. |