Olan; Arınç ve Özdemir'e mi olur yoksa?..
İyi ki varsın, iyi ki gerçek insan olanlarla, insanlıktan nasibini alamamış olanlar arasındaki farkı gözlerimizin taa içine kadar soktun…
ADNAN BERK OKAN
Cüneyt Özdemir 5N1K’da dün gece de Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “dağda ölen çocuğa ağlamayan insan değildir” deyişini tartıştırdı…
Bir gece önce insanlığın karşısında bir CHP milletvekili değil ama CHP zihniyeti (Rıza Zelyut) vardı…
Dün gece ise MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri Rıza Zelyut’u aratmadı…
“O çocukları dağa devlet mi çıkardı?” diye bir bağırışı vardı ki; yattığı yer nur olsun merhum Türkeş’in, merhum Sabancı’ya “ne demokrasisi ulan!” diye attığı fırçayı hatırladım…
Ve ekranın karşısında:
“Evet!” diye bağırdım; “evet; dağdaki çocukları oraya çıkaran kuvvet Devlet’tir”…
Çünkü…
Dünyanın hiçbir ülkesinde çocuklar durduk yerde, “eğlence olsun” diye devlete baş kaldırmaz…
Hiçbir çocuk sadece devlet’e değil, hiçbir kimse veya kuruma durduk yerde baş kaldırmaz, isyan etmez…
Bir ailede çocukları isyankâr yapan ana – babanın davranışlarıdır…
Bir ülkede çocukları isyankâr yapan da devletin yasaları ve halkına (o çocuklara, ailelerine, yakın çevrelerine) karşı takındığı tavırdır…
Dağa çıkan çocukların babalarına, amcalarına, dayılarına, eniştelerine bok yediren Devlet olduğuna göre;
O çocukları dağa çıkaran da devlet’tir…
Tıpkı;
Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’e, “bu çocukları bu kadar kinlendirenlerden nefret ediyorum” dedirtenin de devlet oluşu gibi…
Efendiler!..
Dağdaki çocukların ailelerinin evlerini, ocaklarını, ahırlarını yakan devlet değil midir?..
Bölge insanlarına işkence yapıp, delilli, delilsiz nezarethanelerde, cezaevlerinde çürüten, faili meçhullerle öldürüp kör kuyulara atan devlet değil midir?..
Peki bu gerçekler orta yerde dururken o çocukların dağa güle oynaya gittiklerini iddia etmek hangi aklın ürünüdür?..
Ya da şöyle sorayım:
Bu iddianın sahibi olan akıl sağlıklı olabilir mi?..
Bence, Recep Güven’in tamamen insani amaçlı; dökülen kanın durmasının gerekliliğini anlatabilmek için dağda ölen çocukların ölümüne ağlamayanların insan olmadığını söylemesi etkili olmuştur.
“Şehitler için ağlamayan inan değildir” demek; “iki kere iki dörttür” demekten farklı olmadığı için terörün bitirilmesi kararlılığına katkısı olamazdı.
Recep Güven normali değil, anormali söylemiş gibi yaparak gözlerimizdeki perdeyi kaldırmış, kulaklarımızdaki örümcek ağlarını temizlemiştir…
Başbakan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun itirazlarına gelince;
Şahsen ciddiye almıyorum çünkü ikisi de siyaset yapıyorlar, daha farklı şeyler düşünseler de yüksek sesle söyleyemezlerdi…
Yani;
şehit anne babalarının hissiyatını göz ardı edemezlerdi…
Ancak unutulmamalı ki;
bir devlet şehit ana babalarının hissiyatına saygı duyularak ayakta tutulur ama o hissiyata göre yönetilemez…
Şehit analarının duyguları ön plânda tutularak bu memlekete kalıcı barışı getiremeyiz...
Hepimiz fedakârlık yapacağız...
Onlar da yapacaklar...
Bundan sonra bir tek çocuğumuzun ölmesini istemiyorlarsa bağırlarına taş basacaklar...
50 bin insanımız canını kaybetti de ne kazandık şimdiye kadar?
Hiç…
Aksine, halkımızın refahını öteledik, erteledik...
Bundan sonraki hedefimiz bu acılı insanları refaha ve huzura taşımak olmalıdır…
Efendiler!..
Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve diğerleri her ölüme ağladıklarını söyledikleri gün terör bitecek, evlâtlarımız yok yere ölmeyecektir.
Şehitler ve diğerleri; bütün çocuklar bizim çocuklarımızdır...
Ben;
çocuklarını acı ve korku ile ölüme gönderen değil, keyifle işe gönderen analarımız olsun istiyorum…
İstemeye de devam edeceğim…
Diline sağlık Recep Güven kardeşim…
Ve sen Cüneyt Özdemir;
Sana da teşekkürler;
İyi ki varsın, iyi ki gerçek insan olanlarla insanlıktan nasibini alamamış olanlar arasındaki farkı gözlerimizin taa içine kadar soktun…
Ve siz ey Bülent Arınç!..
Siz sadece Hükümet içinde değil;
demokrasimizin Kâbe’si parlamentomuzda da her zaman “vicdanın sesi” oldunuz; her zaman insanlık için mücadele ettiniz;
iyi ki varsınız…
Ve inşallah hep var olacaksınız…