MEDYA KÖŞESİ

Oktay Ekşi'yi okuyan var mı sahiden?

Tarık Toros'tan çarpıcı bir Oktay Ekşi eleştirisi. 35 yıldır başyazarlık yapan ve okunmayan başka bir yazar daha var mı?

Oktay Ekşi'yi okuyan var mı sahiden?

BUGÜN Gazetesi yazarı Tarık Toros'tan çarpıcı bir Oktay Ekşi eleştirisi. 35 yıldır başyazarlık yapan ve okunmayan başka bir yazar daha var mı?

Medyada dört mühim abukluk
Türk halkı, gördüğüne inanır. Gazete ve TV'lerde yayımlanan her şeyi doğru kabul eder, çıkan her ismi yıldız yapıp baş tacı eder.
Çoğunlukla böyledir. Onun için, bir şeyleri değiştirmek, ön kabulleri yıkmak, tabularla mücadele etmek çok güçtür bu ülkede. Lakin, yine de insanlar bilmelidir ki, medyada abuk işler olmaktadır ve meraklısı için aşağıda en zararsız, fakat önemli dört türü çıkarılmıştır:

TARAFSIZLIK: Medya yöneticileri hâlâ, düşünmeden "tarafsızlık" lafını kullanmayı sürdürüyor. Bırakın Ergenekon'u, siyaseti... Şu son telekulak olayı bile, medyayı ikiye böldü... Bir kısım medya Rıdvan Dilmen'i gömdü, bir kısmı aklamaya çalıştı. Rıdvan'ın unutulan "şeytan" lakabı tekrar hatırlandı. Doğan medyası, reklam vermiyor diye, Turkcell'in adını birinci sayfadan büyük kullandı, diğerleri "bir GSM operatörü" demekle yetindi. NTV'nin haber koordinatörü, Medyatava'ya verdiği demeçte kanalın tarafsızlığına vurgu yaparken, aynı kanalın futbol yorumcusu olan Rıdvan Dilmen'le ilgili haberler o tarafsızlıktan nasibini alamıyordu. Yine bir kısım medya, Rıdvan Dilmen'in şike soruşturmasında "aklanmasını", telekulak olayından da "yırtmış" gibi verdi. Hâlbuki ikisi farklı konular... Bu arada olan, Rıdvan'ın oynadığı son reklam filmine ve o inşaat firmasına oldu...

OKTAY EKŞİ: Türkiye çok başyazar gördü ama herhalde, 35 yılı aşkın bir süredir başyazarlık yapan ve hiç okunmayan bir örneğine ilk defa rastlıyor. Sorun çevrenize, "Oktay Ekşi'yi okuyan var mı" diye, yanıt büyük bir ekseriyetle olumsuz olacaktır. Gazeteciler de okumaz. Belki, kendi yaşıtları veya çevresi "ayıp olmasın" diye bakar, hepsi o... Her Allah'ın günü, Hürriyet gibi bir gazetenin birinci sayfasından sigara paketi büyüklüğünde bir alanda anons edileceksiniz ve okunmayacaksınız... Ve gündem belirlemeyeceksiniz... Ve yazdıklarınızla hiç konuşulmayacaksınız... Gerçekten önemli bir olay... Ha, atlamayalım, geçen internet sitelerine de alıntılandı. Oktay Ekşi, Ergun Babahan'a hitaben, "Onu çıktığı yere kadar kovalayacağım" diye yazmıştı. Onun için düzeltelim, bir kere bu biçimde gündeme gelmiştir, kendileri...

BBC WORLD: Yıllardır var ve çizgisinden hiç sapmadı. Haberi veriş biçimi, kullandığı grafikler ve reklamları bile kendine özgü... Ülkeler, turist çekmek için yoğun biçimde bu uluslararası kanala reklam veriyorlar. O kadar şık reklamlar ki, imkânınız olsa, o ülkeye gitmek istersiniz... Son haftalarda yayımlanan India (Hindistan), Botsvana reklamları buna en güzel örnekler... Türkiye reklamı da var ve bir facia... İhtimaldir ki, turistleri bu ülkeden soğutmak isteyen birileri yaptı o reklamı... İç karartıcı, nerede çekildiği belli olmayan karanlık görüntüler... Sözüm ona doğu ezgileri, arada cami siluetleri, fonda ezan sesi... Çok karmaşık ve adeta "İstanbul'a gelmeyin" dedirten bir reklam... Hindistan, kendi ülke reklamında sefaleti, tozu toprağı, inekleri silmiş, bilinçaltına başka bir şey pompalıyor. Biz, olanı da batırıyoruz...

VE-TE-RE: Reha Muhtar, televizyon programlarında sıkça kullanılan "VTR" (Video Tape Recorder) ifadesini halkın anlamadığını, kendisinin "bant" kelimesini kullandığını yazdı. Gerçekten de doğrusu, "haber bandı" veya "yayın bandı" biçiminde olmalı. Lakin halk, TV'ler sayesinde sadece "VTR"yi değil, diğer pek çok yeni kelimeyi de öğrendi. Bugün, "VTR"nin ne olduğunu bilmeyen kalmadı. Şu kelimelerin yanında "VTR" çok masum kalır: Of the record, decoder, HD (High Definition), receiver... Ve halk, iki binli yıllarda bu ve bunun gibi nice kelimeleri hayatına soktu, üstelik bunların Türkçesi bile üretilmedi. "Vetere"ye değil, "vetire"ye (süreç) bakın...
Tarık Toros - Bugün Gazetesi
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar