RÖPORTAJ

Oktay Ekşi'yi okurken sıkılıyorum!

Artık Oktay Ekşi'ninki gibi yazanları okumuyorum, Yılmaz Özdil'i beğeniyorum.. Radyocu Nihat Sırdar Akşam'dan Gülay Altan'a konuştu!

Oktay Ekşi'yi okurken sıkılıyorum!

Nihat Sırdar, 15 yıldır radyoda program yapıyor. Son 5 yıldır Alem FM'de. Hafta içi her sabah 07:00-09:00 'Nihat'la Curcuna'; akşamları da 17:00-18:00 'Web Safari' ve 18:15-20:00 arasında 'Nihat'la Sivrisinek' programlarını sunuyor.

Nihat Sırdar,  Muhaliftir ve kıyasıya eleştirir, bu nedenle 'hakkında en çok dava açılan radyocu' sıfatını kimseye kaptırmaz! Muhalefetini yaklaşık 1 yıldır haftada 2 gün AKŞAM Gazetesi'nde yazdığı köşesinde de sürdürüyor.

Nihat Sırdar,  muhalifliğini ve Türk medyasını Akşam'dan Gülay Altan'a anlattı....

(...) Her şeye muhalifsin, beğendiğin bir şey yok mu?
Tabii beğendiğim çok şey var ama benim misyonum beğendiğim şeyleri anlatmak değil ki.

TÜM HÜKÜMETLERİ ELEŞTİRDİM
Sorunun AKP hükümetiyle mi?
Yok, ben sadece bunları eleştirmedim ki. Ecevit hükümetini de, Demirel hükümetlerini de Yılmaz'ı da, Çiller'i de gördüm. Hepsini de en ağır eleştiren bendim. 'Yarın CHP iktidar olsa?' diye soruyorlar. Yine en ağır eleştiriyi ben yaparım.

Türkiye'de çok az sayıda radyocunun yaşayabildiği bir ilgi var sana...
Bırak radyoyu birçok televizyoncunun yaşamadığı bir şey bu. Kendi yaptığım işe de, beni dinleyen insanlara da saygım var. Yayın yapmaya gittiğim yere 100 kişi gelir, 100'ü de aynı şeyi konuşur ama hepsini dinlerim, kimseyi kırmam. Telefon bağlantısı kurduğum hiç kimseye en başından beri 'sen' demedim 'siz'dir benim için. Aradaki mesafeyi korurum ama samimiyeti de hissettiririm. 'Ya boş ver şunları, iki dakika dinleneceğim' dersen, o delirmek olur işte. Sana radyonun getirdiği şöhreti kaldıramamak ve delirmek. Köşe yazarlığı da öyle. Ben çok deliren köşe yazarı tanıyorum. Tanıyorum derken zaten birçoğu delirmiş vaziyette. Vatan ve Takvim'de yazdım, şimdi de AKŞAM'da yazıyorum. Gittiğim yerlerde 'Ben köşe yazarıyım' demem. Yazmayı sevmiyor muyum, elbette seviyorum.

Yazının gücü nasıl?
Kalıcılığı açısından daha fazla. Radyoda da etki yaratıyorsun ama etki sana dönene kadar bozuluyor. Gazete öyle değil, yazıyorsun ve orada öyle duruyor. Hemen de etkili oluyor. Belediye başkanı hakkında yazıyorum mesela, şak diye basın açıklaması geliyor.

Sık sık metrobüs hakkında hem konuşuyor hem de yazıyorsun. İBB'nin bazı yetkililerine metrobüs ihaleleriyle ilgili bu hafta dava açıldı...
1,5 yıldır 'Bu arabalar 1 milyon 200 bin Euro'ya alınıyor, İstanbul koşullarına uygun değil, paralar birilerine peşkeş çekiliyor' diye yırtıyorum kendimi... Radyoda aylardır konuşuyorum, gazetede kaç defa yazdım, bir tane savcı yok mu İstanbul'da? İstanbul İl Genel Meclisi ne iş yapar? 70'ten fazla milletvekili var İstanbul'un 10 tanesi bir araya gelip soruşturamadı şu metrobüsü.

HİÇ TAZMİNAT ÖDEMEDİM
Sen hakkında en fazla dava açılan radyoculardan birisin. Kaç davan var devam eden?
Şu anda süren 4 tane. RTÜK'ün verdiği cezalar üzerine açtığımız idari durdurma davalarını sayarsak 30'u geçer. RTÜK'te en çok dosyası olan radyocu benim. Bu utanılacak bir durum değil. Türkiye gibi bir ülkede RTÜK gibi bir kurum varken bundan ancak gurur duyulur.

Kişisel dava açanlar kimler?
İstanbul Belediye Başkanı, Vali, Emniyet Müdürü... Başbakan ve bazı bakanların da vardı ama onlarkiler dava bile olamadan düştü.

Tazminat ödedin mi?
Hiç ödemedim. Hiç mahkum olmadım.

Yazı tarzını Yılmaz Özdil'e benzetiyorlar...
Evet, çünkü ben de kısa yazmayı seviyorum. Yılmaz Özdil'i de çok okurum, beğenirim. Etkilenmiş olabilirim. Benzetiyorlarsa ne mutlu bana.

Gazetelerde yeni yazarların eskimiş köşe yazarı geleneğini değiştirmeye başladığı konuşuluyor.
Kendimi bir yere konumlandırarak yazmıyorum ama benim bu şekilde yazmamın sebebi de bu tartışılan konu zaten. Çünkü artık Oktay Ekşi'ninki gibi yazanları okumuyorum. Sıkılıyorum. Kendisini beğenmiyor değilim ama örneğin Refik Erduran artık ne yazacak? Rauf Tamer? Bu işin de artık bir sonu olmalı, artık hiçbir şey 40 sene önceki gibi değil. Ben artık Ertuğrul Özkök'ü de okumuyorum ama birinci sayfadan öyle bir anons koyuyorlar ki merak ettiriyor, bakıyorum. Değişim olduğu muhakkak. Hiçbir gazete 40 yıl önceki gibi çıkmıyorsa, 40 yıl önceki yazarlar da değişmeli. Hiçbir yazar 40 yıl önceki gibi yazmamalı, yazarsa Taha Akyol gibi olur...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar