Oktay Ekşi'den özür mü dilenecek yani?
Oktay Ekşi'nin, Hürriyet başyazarlığından ve hatta gazeteden de kovulmasına sebep olan yazısı konusunda...
ADNAN BERK OKAN
Eğer bu konuda ayrıca yazmazsam, kendime "saygısızlık" etmiş olurum...
Hangi konuda mı?..
Oktay Ekşi'nin, Hürriyet başyazarlığından ve hatta gazeteden de kovulmasına sebep olan yazısı konusunda...
Bu arada hemen notumu düşeyim...
Oktay Ekşi'nin Ak Parti Hükümeti'ni (sözde) tarif eden "çirkin" tanımı yüzünden özür dilemesinin yetmeyeceğini, kesinlikle gazeteden ayrılması gerektiğini yazanlardan biriyim...
O günkü düşüncem değişmedi, değişmez de...
Hatta...
Başbakan'ın, Oktay Ekşi'nin ayıbına rahmet okutmasına rağmen vazgeçmem...
Oktay Ekşi Ak Parti'yi ve Hükümeti kast ederek ne yazmıştı?..
"Bunlar analarını bile satarlar"...
Yani "geniş zaman"...
Yani "Sattılar" iddiası yok...
Bir "öngörü" var sadece...
"Satarlar"...
Yani...
"Satmayabilirler" de...
Peki...
Başbakan Erdoğan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için ne dedi?..
Buyurun okuyun:
"Ülkenin anasını ağlattı, şimdi akıl hocası"...
Lütfen söyler misiniz?..
Oktay Ekşi'nin ettiği küfürden...
Veya Ak Parti'lilere ve hükümete taktığı üstü kapalı ".ezevenk" sıfatından ne farkı var bunun?...
Demirel ne yaptı da ülkenin anasını ağlattı?..
O halde gelin anaların neden ağlayabileceklerine dair seçeneklere bir göz atalım...
Bir ana niçin ağlar?...
* Evlâdını kaybeder, şehit verir kahırdan...
* Evlât sahibi olur sevinçten...
* Eşini kaybeder üzüntüden...
* Eşi uzun bir yolculuktan, hapisten, askerden döner keyiften...
* Bir sapık tarafından ırzına geçilir kederden ve acıdan, utançtan...
* Yıllar sonra çok sevdiği kocasının koynuna girer mutluluktan...
Hâsılı...
Birçok sebebten ağlar "ANA"lar...
Ama...
O ağlamalardan biri de haksız yere uğradığı "ırzına geçilmesi" değil midir?..
Hooppp!...
Ayağa kalkıp da ağızlarınızdan tükürükler saçarak saldırmayın hemen...
Bir partinin Genel Başkanı "Statükocu'nun Allah'ı Ankara'da" diyerek halk arasında "en yerleşik" deyimlerinden birini kullanınca "Allahsız" olacak...
Allah'a şirk koşacak...
Ama...
Sizin patronunuz...
Başbakanımız "Demirel ülkenin anasını ağlattı" diyerek yine bir halk deyimi kullanınca "haklı" olacak...
"Alkışlarrrr!...
"Bravvoooo" çığlıkları atılacak...
Yok öyle, beş kuruşa simit...
Şimdi ben kalkıp:
"Sayın Başbakan, Sayın 9. Cumhurbaşkanı'na iltifat etti... Zira analarımızı sevinçten ağlattığını söylemek istedi" desem; inanır mısınız?..
Yoksa işaret parmaklarınızı bana uzatıp Mehmet Ali Erbil gibi kendi çevresinde kıvırtarak, "Seni demagog seniii!" mi dersiniz?..
Ya da...
"Başbakan Erdoğan analarımızın Demirel tarafından becerildiğini söyledi" dersem ne yaparsınız?..
Susmayın canım "dut yemiş bülbül" gibi...
Bir şeyler söyleyin...
Hiç bir şey söyleyemiyorsanız; yüzünüze "pişkin bir eda takıştırıp", Erdoğan Berker'in Hüzzam şarkısındaki gibi "Merhaba" deyin bari...
Peki peki...
Tamam...
Anlaşıldı...
Birazcık utanmanız kalmış...
O halde...
Ben öncelik alıp işaret parmağımı sizlere doğru uzatıyor, onu kendi ekseni etrafında dansözleştiriyor ve diyorum ki:
"Sizi gidi iki yüzlüler siziiii... Sizi gidi riyakârlar siizziii... Sizi gidi yalakalar siiziii..."
Medyamız Başbakan'dan neden korkuyor?..
Başbakan Erdoğan Zonguldak'ta miting meydanında haykırıyor:
"Zonguldak’ta üniversite yoktu, 2007’de Karaelmas Üniversitesini biz kurduk’’.
Bu "haykırış" sırasında yanında kim var biliyor musunuz?.
Söyleyeyim de gülün...
1992 yılında (DYP - SHP Ortak Hükümeti) öğrenime başlayan Karaelmas Üniversitesi'nin açılışında kurdeleyi kesen dönemin Başbakan'ı Demirel'in Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan var...
Ve...
İşte o Köksal Toptan...
19 yıl önce elinde makas, yanıbaşında dönemin Başbakanı Demirel; kurdele kesip açtığı Karaelmas Üniversitesi'ni, "Ben kurdum" diyerek sahiplenme ayıbını işleyen Başbakan'ı uyarmıyor bile...
Daha sonra gazetecilerin sorularına da "doğru" cevap vermiyor...
Neden?..
Çünkü Başbakan'ın "gazabından" korkuyor...
Ve...
Başbakan, CHP'nin "akıl hocası" olduğunu iddia ettiği...
CHP'de bir çok kişiyi milletvekili adayı yaparak ele geçirmek istemekle suçladığı...
"Memleketin anasını satan adam" (. Oktay Ekşi neden kovulmuştu sahi?.. Ve Başbakan Demirel'e alenen ".ezevenk" demiş olmuyor mu?) olarak tanımladığı Demirel'in "en has adamı" Toptan'ı meclise taşıdığını, Meclis Başkanı yaptığını da unutuyor...
Ki o Köksal Toptan...
Başbakan'ın, analarımızı satmakla suçladığı Demirel'in (halen) "En Has evlâtlarından biri"...
Hafızai beşer, unutmak hastalığıyla sakatlanmış olabilir ama bu kadarı da olmaz be arkadaş!..
Peki ya medyamız ne yapıyor?..
Ne yapacak?..
Başbakan'ın her yanlışından sonra yaptığını tekrar ediyor...
"Terör haberi" muamelesi çekiyor bu büyük siyasi ayıba...
Ve...
İç sayfalara atıyor haberi...
Kimse okumasın diye...
İyi ama...
Bir medya...
Demokratik bir ülkede...
Bir başbakandan niçin bu kadar çok korkar?..
Benim ve hatta aklı başında milyonlarca yurttaşın bildiği ama...
Medyamızın da bildiği halde veremeyeceği cevabı bekliyorum...
Ey medya!..
Yandaşı, kandaşı; kindaşı, sırdaşı; yoldaşı, candaşı,...
Bütün medya cevap verin!..
Başbakan'dan bu kadar çok korkmanıza sebep ne?..
Unutmayın ki...
Ve...
Korkaklığınızdan utanın ki...
Demokratik bir ülkede bir Başbakan...
Veya siyasi parti lideri...
"Biz kurduk" diye açıklama yaptığı...
Ancak...
"Kurduk" dediği yıldan 15 yıl önce kurulan ve eğitime başlayan bir üniversiteyi sahipleniyorsa...
Bunun adına "haksız rekabet" denir...
Ve...
Bu aynı zamanda büyük bir "siyasi ayıptır"...
Ve...
Demokratik bir ülkenin, "özgür olması gereken" bütün gazeteleri bu ayıbı birinci sayfa manşetten verirler...
Bütün haber programlarında ve ana haber bültenlerinde böyle bir şeyin "Ahlâki Boyutu" tartışılır...
Peki bizim medyamız ne yaptı?..
Tıssss!..
Ey medya!..
Sizler hem de içinizde birkaçınız hariç hepiniz; sadece "Yalaka" değil...
Korkaksınız da...
[email protected]
Eğer bu konuda ayrıca yazmazsam, kendime "saygısızlık" etmiş olurum...
Hangi konuda mı?..
Oktay Ekşi'nin, Hürriyet başyazarlığından ve hatta gazeteden de kovulmasına sebep olan yazısı konusunda...
Bu arada hemen notumu düşeyim...
Oktay Ekşi'nin Ak Parti Hükümeti'ni (sözde) tarif eden "çirkin" tanımı yüzünden özür dilemesinin yetmeyeceğini, kesinlikle gazeteden ayrılması gerektiğini yazanlardan biriyim...
O günkü düşüncem değişmedi, değişmez de...
Hatta...
Başbakan'ın, Oktay Ekşi'nin ayıbına rahmet okutmasına rağmen vazgeçmem...
Oktay Ekşi Ak Parti'yi ve Hükümeti kast ederek ne yazmıştı?..
"Bunlar analarını bile satarlar"...
Yani "geniş zaman"...
Yani "Sattılar" iddiası yok...
Bir "öngörü" var sadece...
"Satarlar"...
Yani...
"Satmayabilirler" de...
Peki...
Başbakan Erdoğan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için ne dedi?..
Buyurun okuyun:
"Ülkenin anasını ağlattı, şimdi akıl hocası"...
"Test Yayın" 15 Mayıs'ta |
Daha önce, yayına başlayacağını duyurduğumuz UZAY TV, RTÜK'le ve TÜRKSAT'la imzaladığı sözleşmelerden sonra yayına hazır halde geldi. Genel Koordinatörlüğünü 19-20. Dönem Milletvekili ve "Yolsuzlukla Mücadele Derneği" Kurucu (eski) Başkanı Tevfik DİKER'in yapacağı UZAY TV, 15 Mayıs 2011 tarihinde "TEST YAYIN"a başlıyor. Daha önce yayın tarihi "20 Mayıs" olarak açıklanan UZAY TV'nin seçimlerden önce asıl yayına başlayabileceği öğrenildi. Kadro kurma çalışmalarını hızlandıran UZAY TV'nin Merkezi İstanbul'da. Özel televizyonculuk dünyamıza yeni katılan UZAY TV'ye başarılar dilerim. A.B.O. |
Lütfen söyler misiniz?..
Oktay Ekşi'nin ettiği küfürden...
Veya Ak Parti'lilere ve hükümete taktığı üstü kapalı ".ezevenk" sıfatından ne farkı var bunun?...
Demirel ne yaptı da ülkenin anasını ağlattı?..
O halde gelin anaların neden ağlayabileceklerine dair seçeneklere bir göz atalım...
Bir ana niçin ağlar?...
* Evlâdını kaybeder, şehit verir kahırdan...
* Evlât sahibi olur sevinçten...
* Eşini kaybeder üzüntüden...
* Eşi uzun bir yolculuktan, hapisten, askerden döner keyiften...
* Bir sapık tarafından ırzına geçilir kederden ve acıdan, utançtan...
* Yıllar sonra çok sevdiği kocasının koynuna girer mutluluktan...
Hâsılı...
Birçok sebebten ağlar "ANA"lar...
Ama...
O ağlamalardan biri de haksız yere uğradığı "ırzına geçilmesi" değil midir?..
Hooppp!...
Ayağa kalkıp da ağızlarınızdan tükürükler saçarak saldırmayın hemen...
Bir partinin Genel Başkanı "Statükocu'nun Allah'ı Ankara'da" diyerek halk arasında "en yerleşik" deyimlerinden birini kullanınca "Allahsız" olacak...
Allah'a şirk koşacak...
Ama...
Sizin patronunuz...
Başbakanımız "Demirel ülkenin anasını ağlattı" diyerek yine bir halk deyimi kullanınca "haklı" olacak...
"Alkışlarrrr!...
"Bravvoooo" çığlıkları atılacak...
Yok öyle, beş kuruşa simit...
Şimdi ben kalkıp:
"Sayın Başbakan, Sayın 9. Cumhurbaşkanı'na iltifat etti... Zira analarımızı sevinçten ağlattığını söylemek istedi" desem; inanır mısınız?..
Yoksa işaret parmaklarınızı bana uzatıp Mehmet Ali Erbil gibi kendi çevresinde kıvırtarak, "Seni demagog seniii!" mi dersiniz?..
Ya da...
"Başbakan Erdoğan analarımızın Demirel tarafından becerildiğini söyledi" dersem ne yaparsınız?..
Susmayın canım "dut yemiş bülbül" gibi...
Bir şeyler söyleyin...
Hiç bir şey söyleyemiyorsanız; yüzünüze "pişkin bir eda takıştırıp", Erdoğan Berker'in Hüzzam şarkısındaki gibi "Merhaba" deyin bari...
Peki peki...
Tamam...
Anlaşıldı...
Birazcık utanmanız kalmış...
O halde...
Ben öncelik alıp işaret parmağımı sizlere doğru uzatıyor, onu kendi ekseni etrafında dansözleştiriyor ve diyorum ki:
"Sizi gidi iki yüzlüler siziiii... Sizi gidi riyakârlar siizziii... Sizi gidi yalakalar siiziii..."
Medyamız Başbakan'dan neden korkuyor?..
Başbakan Erdoğan Zonguldak'ta miting meydanında haykırıyor:
"Zonguldak’ta üniversite yoktu, 2007’de Karaelmas Üniversitesini biz kurduk’’.
Bu "haykırış" sırasında yanında kim var biliyor musunuz?.
Söyleyeyim de gülün...
1992 yılında (DYP - SHP Ortak Hükümeti) öğrenime başlayan Karaelmas Üniversitesi'nin açılışında kurdeleyi kesen dönemin Başbakan'ı Demirel'in Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan var...
Ve...
İşte o Köksal Toptan...
19 yıl önce elinde makas, yanıbaşında dönemin Başbakanı Demirel; kurdele kesip açtığı Karaelmas Üniversitesi'ni, "Ben kurdum" diyerek sahiplenme ayıbını işleyen Başbakan'ı uyarmıyor bile...
Daha sonra gazetecilerin sorularına da "doğru" cevap vermiyor...
Neden?..
Çünkü Başbakan'ın "gazabından" korkuyor...
Ve...
Başbakan, CHP'nin "akıl hocası" olduğunu iddia ettiği...
CHP'de bir çok kişiyi milletvekili adayı yaparak ele geçirmek istemekle suçladığı...
"Memleketin anasını satan adam" (. Oktay Ekşi neden kovulmuştu sahi?.. Ve Başbakan Demirel'e alenen ".ezevenk" demiş olmuyor mu?) olarak tanımladığı Demirel'in "en has adamı" Toptan'ı meclise taşıdığını, Meclis Başkanı yaptığını da unutuyor...
Ki o Köksal Toptan...
Başbakan'ın, analarımızı satmakla suçladığı Demirel'in (halen) "En Has evlâtlarından biri"...
Hafızai beşer, unutmak hastalığıyla sakatlanmış olabilir ama bu kadarı da olmaz be arkadaş!..
Peki ya medyamız ne yapıyor?..
Ne yapacak?..
Başbakan'ın her yanlışından sonra yaptığını tekrar ediyor...
"Terör haberi" muamelesi çekiyor bu büyük siyasi ayıba...
Ve...
İç sayfalara atıyor haberi...
Kimse okumasın diye...
İyi ama...
Bir medya...
Demokratik bir ülkede...
Bir başbakandan niçin bu kadar çok korkar?..
Benim ve hatta aklı başında milyonlarca yurttaşın bildiği ama...
Medyamızın da bildiği halde veremeyeceği cevabı bekliyorum...
Ey medya!..
Yandaşı, kandaşı; kindaşı, sırdaşı; yoldaşı, candaşı,...
Bütün medya cevap verin!..
Başbakan'dan bu kadar çok korkmanıza sebep ne?..
Unutmayın ki...
Ve...
Korkaklığınızdan utanın ki...
Demokratik bir ülkede bir Başbakan...
Veya siyasi parti lideri...
"Biz kurduk" diye açıklama yaptığı...
Ancak...
"Kurduk" dediği yıldan 15 yıl önce kurulan ve eğitime başlayan bir üniversiteyi sahipleniyorsa...
Bunun adına "haksız rekabet" denir...
Ve...
Bu aynı zamanda büyük bir "siyasi ayıptır"...
Ve...
Demokratik bir ülkenin, "özgür olması gereken" bütün gazeteleri bu ayıbı birinci sayfa manşetten verirler...
Bütün haber programlarında ve ana haber bültenlerinde böyle bir şeyin "Ahlâki Boyutu" tartışılır...
Peki bizim medyamız ne yaptı?..
Tıssss!..
Ey medya!..
Sizler hem de içinizde birkaçınız hariç hepiniz; sadece "Yalaka" değil...
Korkaksınız da...
[email protected]