ANALİZ

O iş senin bildiğin gibi değil...

Gazeteci milleti, daha önceleri de kendi arasında kavga ederdi… Ama bu dönemde kavganın şekli de dili de içeriği de değişti...

O iş senin bildiğin gibi değil...

Kimileriniz kızacaksınız bana biliyorum…

Biliyorum ama…

Söylemek zorundayım arkadaş…

Çünkü…

Ve söylemezsem

Dilsiz şeytana dönüşürüm…

Çünkü…

Az sonra söyleyeceklerimi bizzat yaşayarak öğrendim…

Hepsi somut bilgi ve deneyime dayalı yani…

*

Gazeteci milleti, daha önceleri de kendi arasında kavga ederdi…

Ederdi ama…

O kavgalar “siyasi” değil, “ekonomik” olurdu…

Ansiklopedi dağıtımında “müşteri”, pardon “okur” kapmak için olurdu meselâ…

Klasik romanların kupon karşılığı verilmesinde telif sahibinden yayın hakkı alabilme kavgası olurdu…

Ne bileyim işte…

Buna benzer kavgalardı eski medya kavgaları…

*

Ya da…

Kimi köşe yazarları, kendisine yüz vermeyen…

Veya…

Bir süre çıktığı bir ünlü kadını, bir başka meslektaşına kaptırınca köşesinde başka bir bahane bulup çakardı rakibine…

*

Peki ya bugün?..

Bugün bambaşka…

Meselâ…

Bugün siyaseten birinin “siyah” dediğine diğeri “beyaz” diyor…

Aynı renk, kısa bir süre sonra beyazcının köşesinde “siyah” olurken, siyahçının köşesinde beyazlaşıveriyor…

*

İşin fenası…

Siyasi kavgalarda iki rakip (Ki aslında “düşman”…) birbirine sadece “yanlış düşünüyorsun” demekle kalmıyor…

Zira…

Birbirlerine “yanlış düşünüyorsun, benim doğrum bu” demek tatmin etmiyor arkadaşları…

Bir de…

Eleştirdiği kişinin adının önüne hakaret ya da küfür ekliyor?..

Yani…

O iş senin dediğin gibi değil” demek varken…

Aptal, hain, salak” ve benzeri sıfatlar eklemek ihtiyacını duyuyor...

Amaç, kendisi gibi düşünmeyen birinin yanlışlığını okurlarıyla paylaşmak değil...

Amaç; kendisi gibi düşünmeyen o kişiye hakaret ve küfür etmek...

Ayıp yahu!..

Ayıp…

Yakup MURAT

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar